DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

LİDERLİK VE GÜÇ – TRABZONSPOR GERÇEĞİ

11.05.2016
1.195
A+
A-

Siyasette geçmişi araştırmak, oralarda yapılan ve yapılmayanları iyi analiz ederek yoluna devam etmek önemlidir. Güçlü liderlik profillerinin siyasette her zaman öne çıktığını görüyoruz. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık Sistemi istekleri ve bunu açıkça dile getirmesi partili başkan olarak siyasetteki gücüde elinde bulundurma isteğinden kaynaklanıyor. Hatırlayalım, rahmetli Özal önce Başbakan oldu, sonra Cumhurbaşkanı seçildiğinde yerini Yıldırım Akbulut ve Mesut Yılmaz’a bıraktı. Onun Çankaya’ya çıkmasından sonra kurucusu olduğu Anavatan Partisi siyasi nefta haline geldi. Bugün parlamentoda temsil edilmeyen bir tabela partisi durumunda. Ardından rahmetli Demirel, Adalet Partisi ile başladığı serüvenine 12 Eylül Darbesi sonrasında bir dönemi yasaklı geçirmesine rağmen Doğru Yol Partisinde genel başkanlığını Başbakanlıkla taçlandırarak devam etti. Rahmetli Demirel de Çankaya köşküne çıktığında yerini Tansu Çiller’e bırakmıştı ki, bugün DYP de parlamentonun dışında Türkiye genelinde çok az oy alan bir parti konumunda. İşte bu iki açık örnek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı daha tedbirli olmaya yöneltiyor. Partili Cumhurbaşkanı isteği bir yandan Devlet yönetiminde en tepedeki insan olurken, diğer yandan da siyasetin de en üst noktasında olabilmek. Bunlar olur mu olmaz mı bilemeyiz, önümüzdeki günler net cevabını alacağımız sorular olacak. Şunu hepimiz biliyoruz ki güçlü liderler siyasetten çekildikten sonra siyasi partilerinin ayakta kalamadığı gerçeğidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Demirel gibi arkama bakmam deyip gitmiş olsaydı, meydanlara çıkmasaydı, partisinin de aynı konuma geleceği endişesini taşıyordu. Güçlü lider profili aynı zamanda siyasete de hakim olmaktan geçiyor.

 

Trabzonspor gerçeği

Türkiye Süper Liglerinin üç büyüklerin dışında şampiyonluğu yaşayan ilk takımı Trabzonspor’dur. Altı dönem futbolda şampiyon olarak adını Türk Spor tarihine altın harflerle yazdıran Trabzonspor, ne yazık ki son yıllarda oldukça şanssız dönemler geçiriyor. Yönetim hatalarının yanı sıra hakem hatalarının da oldukça canını yaktığı Karadeniz fırtınası hepimizin bildiği gibi en son Fenerbahçe maçında hiç kimsenin istemediği olaylara sahne olmuştu. Hakem hataları nedeniyle oldukça gergin olan Trabzonspor seyircisi o maçta verilmediğini iddia ettikleri penaltı sonrası gerilen ortamda her ne kadar son dakikalarda da olsa dahi üzücü olaylar yaşanmıştı. Şimdi şöyle bir bakalım. Trabzonspor bu kadar hakem hatası kurbanı olmasaydı, acaba ligdeki yeri bulunduğu yer mi olurdu? Bariz hakem hatalarıyla puan kaybetmek, takım üzerinde son derece olumsuz etki yaratır moralleri bozar. Doğal olarak seyirciyi de gerer. Fenerbahçe maçında yaşanan istenmeyen olay hepimiz gördük ki ferdi bir harekettir. Trabzonspor seyircisi Fenerbahçeli futbolcuları alkışlamıştır. Bu bir centilmenliktir ve orada sergilenmiştir. Ama Fenerbahçe’yle Trabzonspor arasında sanki sürekli gerginlik olsun isteyicileri o günleri de hatırlayın, Fenerbahçe kafilesi Rize’den dönerken Trabzon’da pusu kurmuştur. Niçin? Çünkü iki camia karşı karşıya gelsin diye. Orada Allah korumasaydı korkunç bir facia yaşanabilirdi. Peki ne oldu? İki tane Trabzonlu vatandaşı gözaltına aldılar sanki onlar yapmış gibi bir hava doğdu,. Sonradan olayla yakından ve uzaktan alakalarının olmadığı da anlaşıldı. Peki o gün Fenerbahçe’ye kumpas kuranlar yakalandı mı? Olay aydınlatıldı mı? Hayır. Böyle futbol ve böyle olaylar oldukça, Türk futbolunun hiç bir yere gidemeyeceğini herkes çok iyi idrak etmeli ve aklını başına devşirmeli. Spor tarihimizin en renkli çiçeklerinden olan Trabzonspor’un bu sezonki hakem hatalarından çektiklerini önümüzdeki sezon yaşamamasını diliyorum. Futbol böyle olmalı. Futbolda sonuç sahada mücadele eden her iki takımın oyuncularının yeteneklerine bırakılmalı. Aksi takdirde her hakem hatasının sadece futbol takımlarını mağdur etmediğini görüyoruz. Doğal olarak o renklere gönül veren milyonlarca seyirci de büyük bir gerilim yaşıyor. Kimse gönül verdiği renklerine aşkla bağlandığı takımların sahada hakem hatalarına kurban gitmesini istemiyoruz.

 

Nefse Paye Yok

Beyazıt Bestami sultanul arifin adıyla anılır. Bir gün nafile oruç tutar ve ikindiye doğru nefsinin artık orucu kabullendiğini ve artık tutmak istediğini anlayınca Sultan-ul Arifin hemen ağzına bir kaç üzüm tanesi atar ve orucunu bozar ve kendi kendine:

-Ne sana ne de bana olsun derdi.

Nefsinin feryat edip;

-Beni niye zararlı çıkardın? Diye çıkıştığını hissedince

-Ne sen kazandın nede ben diyordu.

Anlaşılan tuttuğu oruca Allahtan başkasını ortak etmek istemiyordu. Saf halis sadece onun rızası için yapmak istiyordu.

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.