DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

KIYAMET ALAMETLERİ

22.06.2016
1.568
A+
A-

Bizim Peygamberimiz son peygamber. Yani ahir zaman peygamberi. Bundan sonra peygamber gelmeyeceğine göre yavaş yavaş kıyamete gidiyoruz. Eskiden beri büyüklerimiz kıyamet alametlerini anlatır. Keçi koyun doğuracak der. Hırsızlık arsızlık artacak, isyanlar çoğalacak der. İşte size çarpıcı bir kıyamet alameti. Değirmendere Yalı Cami’sinden Peygamberimizin Sakal-ı Şerifin çaldılar. Ben Gölcük’te nice hırsızlık olayları duydum, gazeteler yazdı, böylesi ilk defa oluyor. Sakal-ı Şerif hangi amaçla çalınır. Niçindir, nedendir, anlamakta zorluk çekiyorum. Hani desek ki çalan Peygamberimize duyduğu aşktan yaptı. E İslamiyet’te hırsızlık haram, üstelik böylesine bir hırsızlık aynı zamanda bir büyük saygısızlık. Kim veya kimler yaptıysa, gaflet dalalet, hatta hıyanet içerisinde. Desen ki bu işi para için yaptı, derim ki yuh be çüş bee! Hani camiden halı çalınmasını işittik, ayakkabı çalınmasını biliriz, kumbaraların çalınmasını da biliriz. Her ne kadar anlamasak ta bunlar neticede bir hırsızlık olayıdır. Hırsız için önemli olan çaldığının az veya çok bir değer etmesidir. Eğer deseniz ki, kıyamet alametlerinden bir tanesi de budur, derim ki evet. Yahu akıl ve mantık dışı insan, daha doğrusu buna bir yaratık diyelim, bir mahluk, bir meczup, hangi akla ve neye hizmet ederek sen Sakal-ı Şerifi çalıyorsun? Evet, evet; tam bir kıyamet alameti. Hani derler ya kıyamete yakın binalar ve zinalarda çoğalacak. E bakın etrafınıza, onun yorumunu siz yapın. Ama ben bu Sakal-ı Şerif olayına fena bozuldum. Arsızlık yüzsüzlük ne derseniz, deyin. Bula bula onu mu buldun be meczup! Hangi akıl tutulmasını yaşadın ve amacın ne? İnşallah en kısa zamanda yakalanırsın, bizlerde senin o amacını öğreniriz.

 

CAMİDE CEMAAT

Sıcaklar mı deyin yoksa son günlerdeki yorgunluklar mı teravih namazlarında cemaat sayısında gözle görülür bir düşüş var. Hoş ilk gün de benim teravihi kıldığım merkez camii dört bilemedin beş sıraydı ya. Son zamanlarda duyuyorum ki kimi cemaat teravih namazını evinde kılıyormuş. Neticede önemli olan on bir ayın sultanında o güzel ibadetin yerine getirilmesi. Kadınlı erkekli ama ayrı yerlerde Gölcüklü camilerde buluşmanın hazzını yaşamaya cemaat sayısı ne olursa olun devam ediyor. Hoş biz her zaman eski Ramazanları özler ve anarız ya, işte o cemaatte ama namaz öncesinde ama namaz sonrasında eski günleri yâd ederek, kimi zaman çocukluk günlerine dönüyor, kimi zamanda gençlik. Toplum olarak biz zaten sürekli olarak anılarda dolaşmayı pek severiz. Eğer o dolaşım derin sulara doğru gidiyor, muhabbet oldukça koyulaşıyorsa bilin ki eski günlere duyulan özlem de tavan yapmış demektir. Böyle diyelim ve şöyle devam edelim; Rabbim ne cemaati ne de camileri yurdumdan eksik etmesin. Özellikle cemaati arttırsın eksiltmesin.

 

Namaza Gelenin Farkı

Harun Reşid, bir Ramazan günü Behlül’e, akşam namazında camiye gitmesini ve namaza gelen herkesi iftara davet etmesini söyledi.

Akşam oldu, namaz kılındı, namazdan sonra Behlül 5-10 kişilik bir grupla çıka geldi. Harun Reşid şaşırdı:

– Akşam camiye bu kadar insan mı geldi?

Behlül cevap verdi:

– Siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara çağır dediniz. Namazdan sonra cami kapısında durdum, çıkan herkese hocanın namaz kıldırırken hangi sureyi okuduğunu ve daha başka şeyler sordum. Onları da yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu ama namaza gelen bu kadarmış.

 

Cehennem Korkusu

Haccac ve adamları Mekke ile Medine arasında yolculuk ya­parken bir suyun başında mola verdiler.

Sofra kurulunca; Haccac etrafa bakın fakir birisi varsa getirin beraber yiyelim dedi. Hizmetçiler yakınlarda üzerinde bir hırka olan birini gördüler. Onu uyandırıp; Seni Haccac çağırıyor, dedi­ler ve adamı Haccac’ın yanına götürdüler.

Haccac:

-Gel beraber yemek yiyelim, dedi.

Adam yemem diyerek Haccac’ın teklifini reddetti cevaba şaşıran Haccac sebebini sorunca:

-Beni senin sofrandan daha iyi. bir yere çağırdılar.

-Nereye çağırdılar? Deyince adam:

-Allah’ın misafirliğine çağırdılar. Ben oruç tutuyorum deyince,

Haccac böyle sıcak günde oruç mu tutuyorsun? Deyince adam şöyle cevap verdi:

-Evet, bu sıcak günde oruç tutuyorum ki kıyamet gününün sıcaklığından kurtulayım, dedi.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.