DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

MEMLEKETİN HALLERİ

12.07.2016
944
A+
A-

Siyasette sürekli bir kavga var. Taraflar yumuşama adına, hiç bir adım atmazken, ağır eleştiriler birbirini kovalıyor. Sokaktaki vatandaşın huzur aradığı bir dönemde siyasetin sertleşmesi köylü Mehmet Ağayı, şehirli Ali Beyi, emekli Ayşe Teyzeyi de sadece rahatsız etmiyor, çileden çıkarıyor. Türkiye’nin açlık ve fakirlik sınırının altında yaşayan milyonlarca insanı varken, iktidar ve muhalefetin ortak hareket edip, milyonların sorununa çözüm araması gerekirken, keskin sirke misali, sonunda küpün zarar göreceğini niçin kimse hesaba katmıyor? Osmangazi Köprüsünden beleş diye 960 bin araç geçti. Şimdi paralı, ekranlar gösterdi, in cin top oynuyor. Bu ülkenin meselesi değil ki. Niçin her gün Türkiye’nin gündemini meşgul ediyor? Şehit haberleri olağan hale gelmiş durumda. Vatandaş, televizyonları dahi açmak istemiyor. Bu ülkede gencecik insanlar toprağa düşerken bir yandan zevki sefa, diğer yandan alemler devam ediyor. Yurdun halleri pek iyi değil. Bak, kıymanın kilosu dahi 42 liraya çıkmış. Bunu kim alacak ki, sofrasına koysun ve yesin? Açlık sınırının altında kalan ailelerin tek umudu Kurban Bayramıysa, yurdum insanlarının ağlanacak haline kimi yerlerde şampanya patlatmak ta neyin nesi? Yüz binlerce genci üniversiteye nasıl gireceğim nasıl yerleşeceğim, yüz binlercesinin de aklını ben hangi imkanlarla orada nasıl okuyayım düşünceleri sarmışsa; siz hala neyin peşindesiniz diye siyasilere sormazlar mı? Bak ilaçlara da zam gelmiş. Kalem olarak 520 ilacın fiyatlarının artışından bahsediyorlar. Ne hikmetse SGK listesi dışındaki ilaçlara çok yüklü zamlar gelmiş. Hastalar, şimdi kara kara düşünürken bir yandan da feryat ediyorlar. Bizim kullandığımız ilaçlar niçin sosyal güvenlik kurumu kapsamına alınmıyor, gözyaşlarısı içerisindeler. Sokakta gezen insanların suratları eğer sirke satıyorsa siz bal börekten nasıl bahsedeceksiniz? Türkiye’nin içinden geçtiği bu zor dönemde hepimizin beklediği siyasilerin sen ben kavgasını bırakıp, ülkenin sorunlarına yoğunlaşmasıdır. Biz böyle istiyoruz gardaş, biz derken hepimiz, bütün ülke. Bak, şimdi Suriye’den ülkemize göç edenlere evler de verilecekmiş. Sosyal medya farklı farklı yorumlarla dolu. Bir vatandaş, aynen şöyle yazmış “Bende Suriye vatandaşlığına geçmek istiyorum, öyle ya onlara ev verilecek, bir de yardım yapılacakmış.” Evet burada millet olarak her zaman mazlum ve mağdurların yanında olduk. Amma velakin bu ülkenin insanları evsiz barksızken, Suriyelilere ev verilmesi kamu vicdanında ne kadar kabul görür bilemem. Türkiye’nin taşıdığı yükü bu millet bilir. Daha fazla yük kaldıracak halimiz de yoktur. Önemli olan Suriye’de kalıcı bir barışı tesis edip, ülkelerini terk edenleri tekrar vatanlarıyla buluşturmaktır. Yıllardır kan ve gözyaşının dinmediği Ortadoğu’da en büyük sınır komşumuz olan Suriye’den ülkemize yansıyan sıkıntılar, vatandaşı da çileden çıkarır hale gelmiştir. Geçenlerde anlatmıştım, bizim fakirlerimizden bizim muhtaçlarımızdan yaklaşık 300 kişi sosyal yardımdan çıkarılmış, yerine Gölcük’teki Suriyeliler eklenmiş. Hoca vaazlarda zaman zaman şöyle söyler; eve lazım olan camiye haramdır. Şimdi siz o öfkeli ailelere Suriyelileri sevin nasıl diyeceksiniz? Onlar Suriyelileri hangi duygularla kabul edip, bağrına basacaklar? Yok böyle bir şey! Çok ağır bir süreçten geçiyoruz. Bütün bunları aşmamızın tek yolu vardır, iktidar ve muhalefetin Türkiye şartlarında birleşmesi, ülkenin sorunlarının el birliği ile çözülüp, bu ağır ve badireli durumdan kurtulmamız için ortak hareket etmesidir. Dün yine televizyon ekranlarında grup toplantılarını izledik. Liderleri dinledik. Yumuşamaya dair tek bir söz bile duymadık. Bilmem anlatabiliyor muyum? Milyonlar bu durumdan oldukça rahatsız. Evet biz büyük bir ülkeyiz, büyük bir milletiz, büyük bir coğrafyamız var. Hepimiz biliyoruz ki bu coğrafya dünyanın en ağır sorunlarının yaşandığı bir coğrafyadır. Kan ve gözyaşının dinmediği bir coğrafya. Huzur arayan ve onu bulamayan bir coğrafya. Haksız işgallere ve savaşlara maruz kalmış bir coğrafya. O halde ne yapmalı? Anlatmaktan, yazmaktan, söylemekten biz yorulduk; ama bizim için siyaset yaptığını söyleyenler aynı tavırları sergilemekten yorulmadı. Bizi hiç dinlemiyorlar. Sonunda ne olur? Bu sorunlar artarak devam eder, kar topu gibi olur. Ondan sonra olacakları ne düşünmek, ne de söylemek isterim.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.