DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

NASRETTİN HOCA’DAN HİKAYELER

27.10.2016
1.158
A+
A-

Sen beğendin ben doldurdum

Nasreddin Hoca , “İnsanlar nefislerinin istediklerini düşünmeden yapmamalıdırlar. Nefsinizin beğendiği her şey ahirette önünüze geldiğinde , ondan kaçmak, kurtulmak isteseniz de kurtulamazsınız,” diye bir vaaz etmiş.

Ertesi gün birkaç köylü arkadaşı ile beraber, kasabaya pazara gitmek üzere yola koyulmuşlar. Tabii o zamanın vasıtası, herkesin eşeği.

Yolda giderken konu yine nefsin istekleri ne gelmiş. Bir kısım köylüler :

– “Ben nefsime zulmetmem. Nefsime hoş gelen şeyleri yaparım. Benim zevkimdir, hakkımdır” gibi savunmaları biraz da Nasreddin Hocayı kızdırmak için yapıyorlarmış.

Hoca, eşeklerinin yoldan daha evvel geçmiş hayvanların pisliklerini koklamak için durduklarını değerlendirmiş. Kokladığı pislikleri, hayvanının yem torbasına doldurmağa başlamış.

Birkaç saat sonra bir çeşme başında mola vermişler. Azıklarını çıkarıp yerlerken, eşeklerinin başına da yem torbalarını takmışlar. Nasreddin Hoca’nın eşeği yem torbası boynuna takılanca kısa bir süre güzelce koklayıp, sonra huysuzlanmağa ve kafasını hızla sallayıp torbadan kurtulmağa uğraşınca :

– “Ne huysuzlanıp, torbadan kurtulmağa çalışıyorsun?” demiş Hoca, “Sen beğendin, ben doldurdum.”

Görenler: “Hocam bu çok yanlış. O hayvan bunu ne anlayacak.” dediklerinde, Nasreddin Hoca taşı gediğine koymuş :

– “İnsanlar bir de kendilerine baksınlar!.. Bu dünyadan ahirete hazırladıkları çıkınlarındakiler kendilerine orada ikram edilince ne yapacaklar?”

 

Enini boyuna uyduracaktı

Akşehir’e gelen bir İranlı, sürekli palavra atarmış. Bir gün:

– “Bizim Isfahan’da Şahın iki yüz odalı, beş bin arşın boyunda sarayları var.” diye söze başlamış, attıkça atmış.

Dinleyenlerden biri de karşılık vermek istemiş.

– “Bizim başkentimiz Bursa’da daha da büyük saraylar var. Bir de kaplıca yapıldı ki, boyu beş bin arşın…”

Tam o sırada başka bir İranlı içeri girip

;

– “Bursa’dan gelirem…” diye söze başlayınca :

– “Eni de elli arşın” deyivermiş.

– “Nasıl olur” diye karşı çıkmış İranlı, “eni boyuna uymadı.”

Konuşmaları dinlemekte olan Nasreddin Hoca :

– “Şu adam Bursa’dan gelmiş olmasaydı, bu adam kaplıcanın enini boyuna bir güzel uyduracaktı” demiş.

 

Bu ayağını kaldıracaksın

Nasreddin Hoca öğlen namazının sünnetini kılarken, önündeki cemaatten birinin paçasında abdeste ( dolaysıyla namaza ) engel bir necaset görüyor.

Farzı kıldırmak için mihraba doğru giderken, adama;

– “Bu ayağını havaya kaldır. Tek bacağının üstünde namaz kılacaksın” diyor.

Adam şaşkınlıkla :

– “Neden? hocam” deyince :

Hoca , adama paçasındaki necaseti göstererek :

– “Bak bu ayağının abdesti yok” diyor.

 

Sahuru da yemezseniz

Nasreddin Hoca’nın, ailece oruç tutmayan bir komşusu varmış. Ama adam hep sahur yemeği hazırlattırır, çocuklarını da sahura kaldırır, hep beraber yerlermiş.

Sonunda karısı dayanamamış. Hocaya danışmaya gitmiş;

– “Bizde ne kocam, ne ben ne de çocuklardan oruç tutan kimse yok. Kocam ısrarla bana güzel yemekler yaptırıyor, hep beraber sahurda yiyoruz. Oruç tutmadığımıza göre ne diye her gece sahura kalkalım ?”

– “Öyle konuşma hanım” demiş Hoca , “namaz kılmıyorsunuz, oruç tutmuyorsunuz, sahur da yemezseniz Müslümanlığınız nasıl belli olacak !”

 

Tembellik edeceğine çift sür

Nasreddin Hoca sabah namazını kıldırmış evine gelmiş, Hanımına :

– “Hatun, ben azcık divanda uzanıp, sonra kalkıp çift sürmeye gideceğim, bir saat kadar sonra beni kaldır.” Demiş.

Bir saat sonra Hanımı arada bir Hocaya seslenmiş. Bakmış hoca tembellik ediyor :

– “Efendi” demiş, “bugünkü uyuşukluğunla kaplumbağalar bile seni geçti.”

Hoca hareketlenmiş, hazırlanmış, tarlaya varmış. İşe koyulmuş. Çift sürerken pulluğun önünde bir kaplumbağa görmüş. Kımıldamadan öylece durup duruyor. Devam etse kaplumbağayı canlı canlı toprağa gömecek.

Seslenmiş :

– “Hey kaplumbağa” demiş, “bakıyorum buraya benden evvel gelmeyi becermişsin; Amma, öyle tembellik edeceğine bana bak da çift sürmesini öğren !”

Kıyamet ne zaman kopacak

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar:

– “Kıyamet ne zaman kopacak ?”

– “Karım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet kopacak,” demiş.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.