DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

BİR KOCA YUSUF VARDI – KENDİNİ BUĞDAY BAŞAĞI ZANNEDEN ADAM

01.11.2016
1.300
A+
A-

Yine geldik kelimelerin kifayet etmediği anlara. Bir dost, bir arkadaş ve her şeyden önce adam gibi bir adamdan bahsediyorum. Otuz yıllık dostum, dün hakkın rahmetine kavuşarak Bursa’da toprağa verildi. Onu tanıdığım ilk yıllarda ki otuz yıl önce, yiğit bir delikanlıydı. Saçlarımız simsiyah, içimizde her zaman olduğu gibi mesleklerimizi yapmak adına büyük bir aşk vardı. Beni ve ekibimi hiç yarı yolda bırakmadı, hiç yalnız bırakmadı. Makinalarımızda herhangi bir arıza olduğu anda iki eli kanda olsa koşup geldi. Aradan geçen yıllar, bizim dostluğumuzu ve arkadaşlığımızı pekiştirirken, öyle saygılı bir adamdı ki benden büyük olmasına rağmen bana sürekli “Nurettin Abim” diye hitap ederdi. Bende ona “koca Yusuf” derdim. Gece yarısı yatağından kaldırdığımdan tutun, bir işe Bursa dışına giderken bile yoldan çevirmişliğim olmuştur koca Yusuf’u. “Aman Nurettin abi sen merak etme, ben hemen geliyorum” deyip, içime su serper, bende heyecanla o güzel dostu beklerdim. Ne parada ne pulda gözü yoktu. Birlikte bir yemek yerdik, bir benzin parası tutarıyla sağ olsun var olsun, işimizi görürdü. Hatta o benzin parasını bile Koca Yusuf’a zorla verirdim. İşte böyle bir adamdı. Kar kış demeden, yağmur çamur demeden, gece gündüz demeden, bizlere elini uzatan bir adamdan bahsediyorum. Evimde misafir ettiğim, kardeşim gibi güvendiğim, değerli arkadaşım dostum Yusuf altı yedi ay önce oğluyla birlikte gazeteye gelmişti. “Hayırdır Yusuf? “ dedim, Gebze Şekerpınar’daki meşhur Anadolu Sağlık Merkezine gelmiş. Bir kaç saatlik boşluğu olunca, geri dönüp gazetemize geldi. Bursa’dan oraya sevk etmişler. Hemen eş dost aradık, orada yakından ilgilensinler diye. Yusuf biraz solmuş, konuşurken zorlanıyor, sürekli öksürüyordu. Sonraki görüşmemizde yine gazeteye geldi, bulguları yakın dostum ve arkadaşım Doktor Can’a anlattım, telefonda bana acı gerçeği söyleyerek, Allah rahmet eylesin demişti. Tabi bunu Yusuf’a nasıl der nasıl anlatırız? Aradan bir süre geçtikten sonra Bursa’ya ziyaretine gittim, kemoterapi nedeniyle saçları dökülmüş, o yiğit kanlı canlı görüntüsünden içindeki yiğitliğe evet ama fiziksel olarak bir görüntü kalmamıştı. Allah’tan ümit kesilmez derler, biz de hep öyle ümit ettik. Ama dün öğle vakitlerine doğru gelen acı haberle sarsıldık. Cenazeye yetişemedik çünkü öğle namazına müteakip defnedilecekti, telefonla baş sağlığı dileklerimizi ilettik, aileye de özel olarak gidip mezarı başında da dua edeceğiz tabi ki. Allah rahmet eylesin, ruhu şad mekanı cennet olsun.

 KENDİNİ BUĞDAY BAŞAĞI ZANNEDEN ADAM

Vakti zamanında enteresan bir olay olmuş. Adamın biri kendini bir anda buğday tanesi zannetmeye başlamış. Tavuklar yemesin diye, sokağa da çıkamaz olmuş. Ailesi her ne kadar onun bir insan olduğunu anlatsa da “Hayır ben buğday tanesiyim, beni tavuklar yer, onun için de sokağa çıkmayacağım” dermiş. Bu durum günlerce devam edince, aile hasta adamı doktora götürmüş. Bir kaç zaman hastanede kalan o adama doktorlar sürekli terapi yaparak buğday tanesi olmadığını anlatmayı başarmışlar. Adama “Sen nesin?” diye soran doktorlar “Ben insanım, merak etmeyin, artık kendimi buğday tanesi olarak ta görmüyorum. Bu durumu içimden attım.” Verilen cevap karşısında doktorlar “Tamam artık senin taburcu olma vaktin geldi” demişler. Adam eşyalarını toplamış, doktorlarla vedalaşmış, yattığı odanın kapısını açıp tam dışarıya çıkarken bir an duraksayarak doktorlara dönüp, “Ya hu doktor beyler, ben buğday başağı olmadığımı biliyorum, bunun farkındayım. Peki acaba bu durumu tavuklar da biliyor mu?”

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.