DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

TERÖRE ASALA MODELİ

12.12.2016
1.623
A+
A-

İstanbul’da çok acı bir olay yaşadık, üstelik bir spor müsabakası sonrasında. Başbakan Yıldırım “Alçakça saldırıyı PKK’nın yaptığından şüphemiz yok” dedi. Biz hain FETÖ örgütüyle mücadeleye devam ederken, ortada bir de DEAŞ belası var. Şimdi baktığımızda üç terör örgütünün de dış bağlantıları var. Bu alçaklar birilerinin maşası, yani piyon. İstanbul’daki saldırıda yabancı istihbarat örgütlerinin de yardım ettiğini ve işin içinde olduğunu söyleyebiliriz. O halde bu alçaklara bir zamanlar ASALA’nın da başınıza ne dertler açtığını düşünerek ve adi ASALA örgütünün nasıl yok edildiğini hatırlayarak bakalım. Bu alçaklara da ASALA’yı yok etme modelini uygulayalım. Şimdi bakın size bir başka hikaye daha anlatayım. İsrail 1948’de kuruldu, MOSSAD ise 1949’da. MOSSAD gücünü ve kendini nerede gösterdi, şimdi ona bakalım. 1972’de Almanya’da Münih Olimpiyatları sırasında on beşe yakın İsrailli sporcu Filistin gerillaları tarafından öldürülmüştü. MOSSAD o işin içinde kim varsa hepsini birden yok etti ve bir daha İsrail böyle bir olayla karşılaşmadı. O halde bizim de uygulamamız gereken yol bir zamanlar ASALA’ya uyguladığımız yol olsa gerekir diye düşünüyorum. Türkiye’nin yine bu olay karşısında sergilediği tavır da aslında tüm dünyayı şaşırtıyor. İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle, sanatçısıyla, halkıyla bir anda kenetlenen bir büyük milletin sergilediği tavır; tüm dünyaya karşı önemli de bir mesajdır. Şimdi burada HDP’ye de bir bakmak lazım. Mecliste grubu bulunan dört siyasi parti var üçü teröre karşı ortak bildiride imzayı koymuş. HDP’nin imzası yok. Efendim neymiş, içeriğini beğenmemişler. Buna bu milletin vatanını seven bayrağına bağlı hiç bir ferdi inanmaz. PKK’dan ve terörden yana bir tavır gibi algılar ki, böylesine önemli bir süreçte bu ayrı tavır, mutlaka karşılarına en yakın sandıkta çıkacaktır diye düşünüyorum.

SPOR MÜSABAKASI SONRASI OLMASI DAHA DERİN ÜZÜNTÜYE NEDEN OLDU

Futbol Federasyonu ve Kulüpler Birliği seyirci yasağını kaldırarak, çok güzel bir adım atmıştı. Galatasaray seyircisi Beşiktaş sahasına konuk oldu, çokta güzel oldu. Kol kola bir mesaj verildi. Sonra Galatasaray seyircisi Kadıköy’e geldi, güzel bir atmosfer yaratıldı. Ardından Beşiktaş seyircisi geldi, birlik ve beraberlik mesajları verildi. Eski güzel günleri yaşamaya başladık. Sonra Bursa seyircisi Beşiktaş’a geldi. Ne yazık ki, o seyircileri korumakla görevli polis kardeşlerimiz hain bir saldırı sonrasında şehit düştüler. Televizyon programlarında “Ya keşke şu yasak kalkmasaydı mı” gibi laflar edildi. Öyle ya konuk seyirciyi korumak için orada olan polis kardeşlerimiz eğer seyirci yasağı devam etseydi orada olmayacaktı, gibi bir mantık işlendi. Herkes doğal olarak üzgün ve insan canı tabi ki her şeyden çok daha önemli. Ancak seyirci yasağının tekrar başlaması terör örgütleriyle alçak teröristleri cesaretlendirmekten başka bir işe yaramaz, olumlu olan uygulama devam etmeli, tedbirler de ona göre alınmalı. Spor müsabakası sonrasında canımızın yanması bu alçakların aslında kardeşlik teması işleyen spora karşı da nasıl hain olduklarının önemli bir göstergesidir. Terör insanlık suçudur, terörist zaten insan değildir. Dünyanın en alçak yaratıklarının insanlara karşı işlemiş olduğu bir suçtur ve bugüne kadar dünya yüzünde terörden abat olan olmamıştır. Biz bundan böyle alçak ve bölücü terörün dış bağlantılarını bu milletin önüne koyarak seksen bir vilayetteki seksen milyon insanımızı tek yürek haline getirmeliyiz.

Şeytanın Pisliği

Cüneyd-i Bağdâdî’nin talebelerinden biri şeytanın vesvesesine kapılıp; “Artık ben kemâle geldim. Sohbete devâm etmeme lüzum kalmadı.” deyip kendi başına bir yere çekildi.  Benlik ve gururundan dolayı şeytânî bir rüyâ gördü. Rüyâsında, bağlık bahçelik içinde güzel nehirler ve çok lezzetli yemekler yediğini gördü. Bu rüyâyı hakîkat zannedip, kibiri daha da arttı ve bu hâlini arkadaşlarına anlattı. Onlar da Cüneyd-i Bağdâdî’ye arzettiklerinde, Cüneyd-i Bağdâdî çok üzüldü ve anlatılan kimsenin yanına gitti. Baktı ki o kimseyi şeytan aldatmış, Ona;

“Seni bu gece Cennet’e götürürlerse, Cennet’e vardığında üç defâ Lâ havle oku.” buyurdu. Hakîkaten o kimseyi rüyâsında Cennet’e götürdüler. O kimse Cennet’e vardığında üç defâ Lâ havle okudu. Gördüklerini ve kendisinde hâsıl olan şeytânî hâllerin hepsini unuttu. Bir anda kendisinin pislik ve çöplük içerisinde olduğunu gördü.Uyandığında gördüklerini hatırladı ve içine düştüğü hatâyı anladı. Çok pişman olup tövbe etti ve Cüneyd-i Bağdâdî’nin elini öptü. Sohbetlere devâm edip, talebeler arasındaki yerini aldı.

Hazret-i Cüneyd-i Bağdâdî buyurdu ki:

“Herkese bir mürşid-i kâmil lâzımdır. Aksi halde mel’ûn şeytan gelip kendisine musallat olur ve insan maazallah ona tâbi olur.”

Evliyalar Ansiklopedisi, İhlas Yayınları

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.