MUSTAFA KOÇ
MUSTAFA KOÇ
Önceki gün Türk Sanayisinin kurucu iradesi Koç Ailesinin çok değerli evladı bir Türkiye sevdalısı Mustafa Koç’un ebediyete intikalinin birinci yıl dönümüydü. İçimden bunlar geldi sizinle paylaşmak isterim.
BU TOPRAKLAR BİR ADAM YETİŞTİRDİ
ADI: MUSTAFA KOÇ
İSMİ ÖNCE PEYGAMBERDEN SONRA GAZİ MUSTAFA KEMAL’DEN
AMA; EVVELİYATI VAR SOYADI HZ. İBRAHİM’DEN
İSMAİL’İ ALLAH’I LÜTFUYLA KURTARAN MÜBAREK KOÇ’TAN
TÜRKİYE’YE ADANAN BİR HAYAT
HİÇ KİBİR OLMADAN
HER ZAMAN MÜTEVAZİ
HER ZAMAN İNSAN SEVGİSİYLE DOLU BİR BEYEFENDİ
MAHALLENİN BAKKALI ASİL BİR DEDE’DEN
EVLATLARINA GÜVENEN BİR LİDER BABADAN
O BAKKAL Kİ TÜRKİYE’NİN SANAYİSİNE GİDEN DEV VE YÜREKLİ BİR BACADAN
BAYRAK OLUP ÜLKENİN HER YERİNDE DALGALANAN
BİR BÜYÜK VATAN SEVDASINDAN
ASALET VARSA GENLERDE
YAŞARSIN ÖMÜR BOYU GÖNÜLLERDE
HELE Kİ ADIN MUSTAFA, SOYADIN KOÇ’SA
BÖYLE BİR İNSAN SEVGİSİNİ NE MÜMKÜN UNUTMAK
AY YILDIZIN OLDUĞU HER YERDE
BELKİ ELLİ ALTI SENE ÇOK GENÇ GENELDE
BİZLERE ONUN BIRAKTIĞI VİZYONLA
TÜRKİYE DAHA ÇOK KUCAKLAŞIR ONUN EKMEĞİNİ YİYENLERLE.
PAZARCININ PAZARCIYA YAPTIĞI
Cumartesi pazarlarına anacığımla giderim. Maksat o hava alsın, dolaşsın, alışveriş yapsın diye. Pazarın hemen girişi sayılabilecek bir yerde, Yeniköylü bir pazarcımız var. Ben ona “Macir” diye takılırım, çok efendi ve tok gözlü bir adamdır. Bir kaç haftadır, tezgahında yakın bir arkadaşı duruyordu. Biz alışveriş yaparken, annem “Şuradaki maydanozdan da al” dedi. Ben bir tane alıp, anama uzattığımda; tezgahın önüne bir adam geldi. Başladı söylenmeye; “Bu maydanoz her yerde bir buçuk liraya satılıyor, sen niye bir liraya satıyorsun? Kaldır şu etiketi” dedi ve etiketi kendisi ters çevirip söylenmeye devam etti. Ben öncelikle o adamı pazarcının arkadaşı sandım. Fakat değilmiş. Karşıdaki tezgahın sahibiymiş. Orada maydanozu bir buçuk liraya satıyor. Bizim vekil pazarcı dedi ki “Bana yirmi kuruş kazanmak yetiyor.” Öbürü ise bir buçuktan satıyor. Yani yüzde yüz kar peşinde. Şaşırıp kaldım. Öyle ya sana ne? Kim hangi ürünü kaç liradan satacaksa satar. Biri bizim pazarcı gibi tok gözlüdür, diğeri de senin gibi daha fazla kar peşinde koşan aç gözlü. Aslında belediye zabıtası bu tip insanlara karşı da bir yaptırım uygulamalı. Annemle yıllardır pazara çıkarım, hiç böyle bir değişik tip pazarcıyla karşılaşmamıştım.
NOHUT MEKSİKA’DAN 17 LİRA
Evet eskiden, fakir fukaranın garip gurebanın en baş tacı yiyeceği, sofrasının kıralı kuru fasulye pilavdı. Şimdi, her ikisi de zengin sofralarının baş tacı oldu. Fakir fukara garip gureba fasulye pilavdan yoksun kaldı. Nohutta aslında aynı kategoriye girse de kuru fasulyenin hep bir tık altında kalmıştır. Önceki gün evden nohut istediler. Bende nohut aldım. Önce bir kilo istedim, cebimden beş lira çıkardım. Sonra hadi çocuklar da var, “İki kilo olsun” dedim, yanına bir de on lira ekledim. Arkadaşıma “Borcum ne?” deyince “Otuz dört lira” dedi. Güldüm, “Şaka mı yapıyorsun?” deyince, “Yoo, işte bak fiyatı bu” dedi. Satın aldığım nohut üstelik Meksika’dan ithal edilmiş ve kilosu on yedi lira. Fasulye on sekiz ila yirmi lira. Vah ki ne vah. Biz tarım ülkesiydik. Dünyada kendi kendini doyuran yedi ülkeden biriydik, şimdi nohudu bile ithal eder olduk, üstelik kilosu on yedi lira.