KADINLAR GÜNÜ PANELİNİN ANALİZİ
Bir kaç gündür Kayınpederimin rahatsızlığı nedeniyle yapamadığım analizi bugüne bıraktım. 7 Mart Salı günü Kocaeli Sanayi Odası Konferans Salonunda kadınlarla ilgili önemli bir panel vardı. Bu önemli panele Profesör Doktor Füsun Yıldız‘ın daveti üzerine katıldım, çokta iyi oldu. Konuşmayı daha önce haber olarak versem de analizini şöyle yapayım. Füsun Hocam çok sıcak temas kurduğu konuşmasında zaman zaman şiirler okudu. Şöyle bir baktım, kimi katılımcı kadınlar o şiirlere alkış tutarken, kimileri sessiz kalmıştı. Sürekli erkek egemen toplumdan şikayet eden kadınların konu kadın olduğunda siyasi bir görüş farklılığı veyahut sosyal anlayışlarına uymaması nedeniyle sessiz kalmaları, bence doğru değil. Eğer orada farklı bir şiir olsaydı ve bu defa da diğer kadınlar alkışlamasaydı, yine yanlış bulurdum. Ben eğer güzel mesaj veriyorsa Nazım Hikmet Ran’ın da şiirlerini alkışlarım, Necip Fazıl Kısakürek’in de. Orada ben gördüm ki, kadınlar bir kere tek yumruk olmayı başaramıyorlar. Öyle olunca, siyaset ötesinden berisinden çekiştirip, araya yoğun bir şekilde kadınların girmesine fırsat vermiyor. Diyeceksiniz ki bunu yapan erkekler. O zaman bende derim ki, hangi siyasi görüşte olursa olsun demek ki erkekler kadınların yoğunlukta olmaması konusunda hem fikir olabiliyorlar. Tıpkı kıyak emekliliğe iktidarıyla muhalefetiyle anında el kaldırmaları gibi.
TEK YÜREK OLMALISINIZ
Yine gerek Füsun Hocam, gerekse diğer konuşması Seval Kızılca gerçekten çok güzel anlattılar. Mesela ben Seval Hanıma temsil ettiği KOÇ Grubundan hareketle Türkiye’nin yedi iklim bölgesindeki kadınlarımızın analizinin yapılmasını demografik yapısının çıkarılmasını önerdim. Ciddiye aldı ve konuyu grupta tartışacaklarını ifade etti. Yine konuşmacılar bir çok meslek grubundan örnekler verdiler, kadınların en yoğun olduğu bölge Milli Eğitim Kurumu. %80 oranında bir kadın yapısı Milli Eğitime hakim ise, bizleri de o değerli öğretmenlerimiz yetiştirdiğine göre burada nasıl bir çelişki var, onun da yorumlanmasını isterim. Öğretmenlerimizi mi okullardan donanımlı mezun edemiyoruz, yoksa hangi faktörler var bunları da yine kadınlarımızın ağzından duymak isterim. Türkiye’nin nüfusun yarısı kadın demek ki yönetimin her dalında da yarı yarıya bir kadın eşitliğinin olması gerekir diye düşünüyorum. Biz ki, yüce dinimiz tarafından da eşit insanlar olarak adlandırılırız, Allah bizi böyle yaratmış. Ve İslam dini diyor ki, “Bana bir kelime öğretenin bin yıl kulu kölesi olurum.” Bu Hz. Ali’den bir söz. Yine “İlim Çin’de olsa gidin onu alın” dinimizin medeniyete bakış açısıdır. Kur’an’ın ilk ayeti “oku”dur ve orada sadece erkekler okusun denmemiştir. Dinimizde kadın ve erkeği eşit tuttuğuna cenneti dahi annelerin ayaklarının altına koymasına rağmen kadınların bir türlü o eşitliği yakalayamaması aradaki makası kapatamamasının cevabı bence yukarıda anlattığım şiir hikayesinde gizli. Ben böyle düşünüyorum. Eğer kadınlarımız “hayır öyle değil, böyle” diyorlarsa lütfen onu da paylaşsınlar ki bende bileyim.