DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

AYNI DİLİ KONUŞUP ANLAŞAMAMAK

19.06.2017
1.078
A+
A-

Bizim lisanımız Türkçe, konuşma dilimizde aynı, ne farklı dünyaların insanlarıyız, ne de farklı diyarların. Konuşuyoruz, ancak anlaşamıyoruz. Çünkü konuşma dilimiz hiddete, hakarete ve sonunda bizi şiddete götürecek lisan üzerinden gerçekleşiyor. Dün siyasetin iki duayen ismi Doğruyol Partisinin İlçe Başkanlıklarını yapmış, Hüseyin Cerrahoğlu ve Adem Sarıoğlu ile gündemi değerlendirdik. Yıllar önce yani onların siyaset yaptığı dönemde üslup hiç sert değildi. Kıran döken kelimeler yoktu. Hakareti hiç söylemezler, tevessül edenlere de kendi partilerinden bile olsa kızarlardı. Ilıman bir iklim ve ılıman bir siyaset vardı Gölcük’te. Aynı iklim Türkiye için de geçerliydi. Siyaset tabi ki yapılır, politik konuşmalarda heyecan tabi ki yükselir, ama söylenen sözlerde kahredici unsurlar ve kulağa hoş gelmeyen nakaratlar hiç olmazdı. Bu iklimi kaybetmek, bizi yaza değil önce sonbahara ardından kışa götürür. Halbuki siyasette de ölçü Mevlana, Yunus, Aşık Veysel olmalı. Ben daha iyi yapabilirim iddiaları daha güzel sözlerle dile getirilmeli. Ülkenin içinde bulunduğu durum her gün bizi farklı gündemlerle buluşturuyor. Bir yandan şehit haberleri yanan yüreklerimiz, diğer yandan sosyal travmalar komşusu tarafından katledilen minicik yavrular, kadına şiddetin cinayetlerle sonuçlandığı ürpertici bir kötü gidişat. Etrafımızda onlarca sorunun dikenli bir yumak haline dönüştüğü savaşlar. Dolayısıyla bu kadar ağır yük, kimin omuzunda olsa tek başına kaldıramaz. Bir ve beraber olamadığımız sürece ancak ülkem üzerinde kötü emeller besleyenlerin ekmeğine yağ süreriz. Bu durumdan sadece onlar hoşnut olurlar. Bak, mübarek Ramazan ayını elveda günleriyle uğurluyoruz. Çarşamba gecesi bin aydan daha hayırlı olduğu söylenen Kadir Gecesi. Ardından üç gün sonra Pazar günü karşılayacağımız on bir ayın sultanının finali mübarek Ramazan Bayramı var. Hep derler ya, bayrama küs girilmez.  Kırgınlıklar bir kenara bırakılır, bayram günleri kucaklaşmanın coşkunluk pınarları gibi gönüllerden aktığı günlerdir. İşte iki duayen siyasetçi ile konuşmamızın ağırlıklı bölümünü şu lisan ve üsluba ayırdık. Daha hoşgörülü, birbirimize daha tahammül eden, söyleyeceklerini güzel lisanla ifade eden siyaset anlayışı içerisinde olmalıyız ki, ülke kazansın.

 

NAMAZ UĞRUNA HER ŞEY FEDA

Bir adam namaz kılarken “ iyya kenabüdü ve iyya kenestain” derken içinden ben tam olarak Müslümanım demiş gizliden bir ses -Yalan söylüyorsun diye demiş adam bunun nedeni cemaateki arkadaşlarım dikkatimi dağıtıyor diye düşünüp dağa gidip orada namaza başlamış tam iyya kenabüdü ve iyya kenestain derken yine aynı ses-yalan söylüyorsun sen Allah’a değil malına tapıyorsun diye .tekrarlamış adam budun üzerine malını dağıtıp tekrar namaza durmuş tam iyya kenabüdü ve iyya kenestain derken yine aynı ses-yalan söylüyorsun sen Allah’a değil üstündeki elbiseye tapıyorsun diye

adam giydiğinden harici bütün kıyafetlerini dağıtmış ve yine tam iyya kenabüdü ve iyya kenestain derken aynı ses-şimdi doğru söyledin şimdi gerçekten namaz kıldın demiş ve adam mutluluk tan kaybettiği her şeye sevinmiş.

 

İHLAS SURESİ VE CENNET

Vakti zamanında Allah erenlerinden birinin oğlu vefat eder.

Daha o gece rüyasında oğlunu Cehennemde azap çekerken bitmiş tükenmiş bir halde gören ermiş, derin bir üzüntüye boğulur.

Ertesi akşam yine görür.

Fakat bu defa oğlu Cennet köşklerinden birine kurulmuş neşe içinde yüzmektedir.

Merak içinde kalarak sorar:

– “Ey oğlum, seni dün akşam Cehennemde,

Bu akşam da Cennette gördüm.

Bu nasıl iş, bunun sebebi ne?”

Babasının bu sorusunu oğlu, şu sözlerle cevaplandırır:

– “Bugün mezarlığımıza muhterem bir mümin uğradı.

Üç defa İhlâs sûresi’ni okuduktan sonra sevabını bütün yeryüzü ölülerinin, ruhlarına bağışladı.

Benim payıma düşen sevapla işte gördüğün gibi Allah (c.c.) beni Cennetine koydu.”

Yüce Allah (c.c.) cümlemizi İhlâs Sûresi’ni okuyarak

Hem bu dünyanın,

Hem de öbür dünyanın çile ve sıkıntılarından,

Uzak kalan kullarından eylesin, amin.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.