DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

CANIM DEDEM

18.06.2017
1.072
A+
A-

CANIM DEDEM

Dedeler ile torunlar arasında çok özel bir ilişki vardır. Babalar genellikle çocuklarıyla birlikte büyürler, ama torun olunca işte o zaman dede ile torun birlikte büyür. Canınızdan bir can ve sizin yaşam sevincinizdir artık torununuz. Ona her baktığınızda içiniz açılır. Ağladığında sizde ağlar, güldüğünde siz de gülersiniz. Bende bir dedeyim. Torun gerçekten çok özel ve çok güzel. İşte size şimdi eli öpülesi bir deden bahsedeceğim. Değerli dostum ve yıllardır alışveriş yaptığım Öz Kasap’ın kurucusu Nizamettin Öz’ün dünürü olan hayatını önce Türk Silahlı Kuvvetlerine adamış sonra özel sektörde başarılı işler yapmış olan Hüseyin Çağlayan; çok sevdiğim kardeşim Tayfun’un babası. Önceki gün gazeteye ziyarete geldi. Bizleri çok memnun ve mutlu etti. Sohbetimiz sırasında konu torunlara gelince, gözlerinin içinin güldüğünü hissettim. İşte torunuyla birlikte büyüyen bir dede ve ne gurur ki hem o güzel torun Yiğit Çağlayan büyümüş, bir Keman Virtüözü olmuş onunla birlikte yücelen Hüseyin Çağlayan dede. Delikanlı henüz 15 yaşında, Gölcük Belediyesi Musiki Derneğinden mezun olmuş. Güzel Sanatlar Lisesi Birinci Sınıf talebesi ve dede Hüseyin Çağlayan büyük bir davetli topluluğunun önünde geleceğin büyük keman sanatçısı torununu izlerken gururlanıyor. Kemanını konuşturan Yiğit büyük alkışlar alıyor, dede tabi ki daha da gururlanıyor. Sahneye çıkıp torununun elini öpen dede, ne kadar güzel bir asalet sahibidir ki, öylesine güzel bir alicenaplığı gösterebilmiş ve torununa sanatçıların eli öpülür, gerçeğini de göstermiştir. Epey konuştuk, epey sohbet ettik. Öncelikle Yiğit Çağlayan’ı candan ve yürekten kutlamak lazım sonra da onu yetiştiren anne ve babasıyla her zaman yanında olan en büyük destekçisi eli öpülesi dedesi Hüseyin Çağlayan beyefendiyi. Allah her ikisini de sağlıklı bir ömür bereketi versin.

 

BİZ DENİZCİLER

Donanma kentinde o ruhu hissederek yaşamak çok güzel ve özeldir. Denizcilik bizim için müthiş bir verim kültürüdür. Dünyanın dört bir yanında Ay Yıldızlı Bayrağımızı dalgalandıran denizcilerimizin her biri aslında bu ülkenin birer büyükelçileridir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu onuru bizlere yaşatan, tek ve en güzide birim olan denizcilerimiz liman liman dolaşır; evlerinden, eşlerinden, çocuklarından ve sevdiklerinden hep uzak yaşarlar. Kimi çocuğunun doğduğunu görmez, kimi ilkokula başladığı günü, kimi de mezun olduğu günü. Lakin, onların yaşamları bir kalitedir. Oturup kalkmasını, nasıl konuşulması gerektiğini her zaman en güzel şekilde icra etmişlerdir. İşte onun için bende Garnizonun içerisinde yetişen onlarla birlikte büyüyen bir denizciyim. Aldığım kültür gereği insanlara karşı her zaman saygılı olmayı öğrendim. Hasreti onların gözlerinin içinden okudum ve limandan her gemi ayrıldığında “Yolunuz açık olsun hayırlısıyla gidip dönün” temennisinde bende bulundum. Ben bir denizciyim, belki üzerimde bir üniforma yok ama hayatım onların arasında geçti. Tertemiz Donanma Kültürüyle büyüdüm, bu günlere öyle geldim. Yenilmez Armadanın yüce milletimize gurur veren ve her biri bu ülkenin birer büyükelçisi olan denizcilerimizi ne kadar çok sevdiğimiz Donanma Kültürüyle büyüyen her Gölcüklü’nün de onları ne kadar sevip saydığını bu satırlarla ifade etmek istedim.

 

BEREKETİN SIRRI PAYLAŞMAK

Halil ve İbrahim iki kardeştir Halil evli İbrahim’de o yazı evlenme hayali kurar.O sene ikisi ortak buğday ekerler ve sonunda hasat zamanı gelir ve buğdayları toplayıp bölerler.Halil sabah erkenden kalkar tam buğdayların yanından geçerken -kardeşim bu yaz evlenecek benden ona bir teneke buğday veriyim nasıl olsa ben evlendim şimdi onun masrafı çok olur der ve kendi buğdayından bir teneke İbrahim’in yığınına boşaltır.Halil tarlaya gider arkasından İbrahim gelir buğdayları yanına

-Ben şimdi tek kişiyim abimin karısı ve çocukları var ben evlensem bile bu kadar masrafım olmaz en iyisi ben bir teneke buğday abime veriyim der. ve kendi yığınından bir teneke abisinin yığınına boşaltır.ve çuvallama zamanı gelmiştir artık kiside çuvallamaya başlar çuvallar çuvalla sanki çuvalladıkça yerdeki buğday artıyordu çuvallar biter buğday bitmez O sene kuraktan hiç kimse verim alamazken Halil ve İbrahim normalin 10 misli verim alır Allah hepimizin sofrasını hanesini Halil İbrahim sofrası etsin.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.