DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

BARLAS ‘KUŞLAR ÖLMESİN’ DEDİ

09.07.2017
903
A+
A-

BARLAS ‘KUŞLAR ÖLMESİN’ DEDİ

Düğün ve derneklerde çeşitli cemiyet ve kutlamalarda havai fişek atma, silah atma gibi adetlerimiz devam ediyor. Önceki akşam İstanbul’dan ziyarete gelen, amcamın oğlu Barlas, havai fişek seslerini duyunca keşke bunları yapmasalar, kuşlar ölmese dedi. Evet aslında bir çoğumuzun rahatsız olduğu hadiselerdir bunlar. Hem rahatsız oluruz, hele hele silah sesleri içimizi ürpertir. Öyle ya havai fişekte atsalar, silahta atsalar sonuçta bunu havaya yapıyorlar ve o gök yüzündeki kuşlara isabet edebilir. Hele ki silah nedeniyle nice insanların hayatlarını kör bir kurşunla kaybettiğini de biliyoruz. Eğlenceler tabi ki olacak, kutlamalar tabi ki olacak ama bak birileri sevinirken, insan canını almak niye? Birilerinin sevinci niçin birilerinin üzüntü kaynağı olsun. Ne insanlar hayatını kaybetsin, nede kuşlar kanat çırpmaktan alı konsun. Ben şahsen Barlas’ın bu güzel ve halisane düşüncelerine katılıyorum.

 

Küçük Bir Terslik

Adamın tersliği, yedi cihana yayılmıştı. Dünyaya da tersinden geldiği söylenirdi. Çocukluk yılları dahil, çorap ve ayakkabılarının ters olmadığı görülmemişti. Herkes düz yürürken o tersi tersine gider, herkesin ak dediğine o kara derdi. Yatakta bile ters yatıp ayaklarını yastığa koyar, eşeğine ters bindiği için Nasrettin Hocaya büyük hayranlık duyardı. Gittiği bütün okullardan tersyüz edildiğinde tersanede iş buldu ve kazandığı parayla bir İngiliz otomobili satın aldı. Böylelikle direksiyonun ters tarafta olduğunu bahane edip soldan giderdi. İleri yaşlarda spora merak sardı ve attığı ters taklalarla isim yaptı. Adam, esasında dindar bir ailenin çocuğuydu fakat sırf terslik olsun diye babasının yolundan gitmemiş ve ʺkalʺ dedikleri için evini terk etmişti. Adam gerçek şöhretini, kelimeleri tersinden okumakla kazandı. Herhangi bir kelime söylendiğinde, onu şıp diye tersine çevirir ve karşısındakini hayrete düşürürdü. Beş sene süren çalışmalar sonucunda becerebildiği bu işin ʺfaydasız şeylerʺ olduğunu söyleyenlere inat olsun diye, 15 sene daha çalışıp işi cümlelere döktü ve uzunluğuna bakmadan bütün cümleleri tersine çevirir hale geldi. Kendisiyle röportaj yapmak isteyen gazetecilerin teklifini, çektikleri fotoğrafların ters basılması şartıyla kabul ettiğinde şöhreti daha arttı ve televizyonda boy göstermeye başladı. Adam, dünyaca meşhur olmak üzereyken hastalanıp yatağa düştü. Doktorlar kurtulma ümidinin olmadığını söylüyorlardı. Adamın, diğer insanların tersine olarak sağ tarafında bulunan kalbi feci halde tekliyordu. Baş ucunda Kur’an okuyan amcası, son anlarında kulağına şahadet kelimesini fısıldadığında, adam büyük bir gayretle tekrar etmeye çalıştı. Fakat küçük bir terslik yapmış, yılların verdiği alışkanlıkla kelimeyi tersinden söylemişti. Adam ölmüştü ve yatakta yine ters yatıyordu.

 

Borç

 

Oldukça yaşlı bir adam, kendisi gibi kamburlaşıp yere yanaşmış bir ağacın altında ağlıyordu. Biraz önce iri kıyım bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmıştı. Yaşlı adamın yere yıkıldığını görenler, hemen yardımına koşup:

‐ Geçmiş olsun dede ,dediler. O serseri ne istedi ki senden?

Adamcağız bir şey olmamış gibi toparlanmaya çalışırken:

‐ Eski bir borcum vardı, onu istedi, dedi. Yapması gerekeni yaptı sadece…

Çevresindekiler, ihtiyar adamı yerden kaldırdıktan sonra eline bastonunu tutuşturup aceleyle işlerine koşuştular. Herkes ayrıldığında, hadiseyi başından beri görmüş olan bir delikanlı onun koluna girerek:

‐ Fazla hırpalandınız, dedi. Ağacın gölgesinde biraz oturalım mı?

Yaşlı adam yorgun bakışlarını yukarıya yöneltip :

‐ Benim bu ağacın altında dinlenmeye hakkım yok yavrum dedi. Ölünceye kadar da olmayacak.

Delikanlı, söylenenden bir şey anlamamıştı. Meraklı gözlerle kendisine bakarken, onun tekrar hıçkırıklara boğulduğunu fark etti.

Yaşlı adam, iniltiye benzeyen bir sesle:

‐ Elli yıl kadar önceydi, diye devam etti. Rahmetli babamı, sigara parası almak için bu ağacın altında azarlamıştım. Yani biraz önce evladımın beni dövdüğü yerde.

Delikanlı ne diyeceğini bilemedi ve şimdi biraz daha bitkin görünen ihtiyarın sakinleşmesini bekledikten sonra, onu arabayla evine bırakmayı teklif etti.

Adam, titrek adımlarla yoluna koyulurken:

‐ Evim oldukça uzaklarda yavrum. Ama ben yürüyerek gideceğim oraya. Babamın da onu azarladıktan sonra, üzüntüsünden yayan döndüğü gibi. Hem şehir dışındaki kabristana uğrayıp bir Yasin le öpeceğim ellerinden…..

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.