DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

DOWN CAFE YAŞAYACAK

11.07.2017
1.057
A+
A-

Gölcük’te ne mutlu ki Down Cafe var. Ne mutlu ki Belgin Abanoz başkanlığında güzel bir dernek yönetimi var. Burada Down Sendromlu çocuklar çalışır. Aslında bu onur hepimizin olmalı ve o güzel Cafe her geçen gün artan bir potansiyel ile çalışmalıdır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ilçemizde de art niyetli insanlar var. Fazla işletemezlermiş, yakında kapatırlarmış, falan filan. İnsanda önce bir utanma duygusu olur ama belli ki kimilerinde yok. İnsana demezler mi bir gönüllüler ordusu tarafından organize edilen ve o güzel çocukların harçlıklarını çıkarmak için ekmek parası için büyük bir mutlulukla çalıştıkları Cafe işlemezse başınız göğe mi erecek? Bu ne hasetliktir bu ne fesatlıktır. Gölcüklülere, İzmitlilere hatta ülkenin her yerindeki insanlara, can dostlara sesleniyorum o Cafe mutlaka yaşamalı. O baca mutlaka tütmeli. Gidin bakın sizlere çay kahve ikram eden, yemek servisi yapan Down sendromlu çocuklar nasıl bir mutluluk içerisindeler. Hepsinin sevinçten gözlerinin içi parlarken, ben orada o güzel çocukların ikramı kahveyi içerken hem mutlu oluyor hem de gururlanıyorum. Düşünün ki bir yiğit insan grubu. Başların da Belgin kardeşimle o evlatlar için varını yoğunu ortaya koymuş, onları sosyal hayatın içerisinde tutmak için gecesini gündüzlerine katıyorlar. Bizlerin görevi de onlara destek olmaktır.

Küçük Karınca Dosi

Küçük karınca Dosi gözlerini açalı daha çok kısa bir zaman olmuştu. Annesi onu daha yeni dünyaya getirmişti. Şöyle hafifçe bir doğruldu etrafına bakındı pek kimseler görünmüyordu. Biraz ürkek bir sesle, “kimse yok mu?” diye seslendi. Ama sadece kendi sesini duyabildi. Biraz uzaktan bir sesin geldiğini fark etti. Sesin tokluğu biraz onu korkutmuştu ama yapacak bir şeyi yoktu. Kafasını usulca arkaya doğru uzattı, birden yaşlı bir karıncanın ona baktığını fark etti. “Merhaba sizden başka kimse yok herhalde, siz ve ben varız,” diye yaşlı karıncaya sorunca, “hayır burada bizim gibi birçok karınca yaşamakta, onların hepsi yiyecek aramaya gittiler, akşam olunca dönecekler, merak etme,” deyip tekrar yaşlı karınca gözlerini kapayıp uykuya geçmişti. Küçük karınca Dosi merak uyandıran bir tavırla etrafı gezmeye başlamıştı ki birden bir delikten süzülen ışığı fark etti. Hemen oraya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı, ilerledikçe etraftan gelen sesler onu bir anda heyecanlandırmıştı. Nihayet seslerin geldiği yere vardığında fark ettiği delikten küçücük bir merdivenden inip çıkan karıncaları görünce, hemen onların yanına koştu. “Merhaba arkadaşlar, ben Dosi, ne yaptığınızı sorabilir miyim?” diye seslendi. Etrafındaki karıncalardan cevap alamamak onu biraz  üzmüştü. Usulca başını yana çevirip oradan uzaklaşmak üzereyken, kendisi gibi küçük bir karınca yanına yaklaştı ve “merhaba ben Sem,” “bende Dosi” “yenisin herhâlde buralarda?” diye sorunca, “evet annem yemek getirmek için dışarıya çıkmış, bende sesleri duyunca buraya geldim merdivenden görünen ışığın diğer tarafında ne var biliyor musun?” diye sorunca “hayır bilmiyorum, istersen bizde gidip bakalım,” fikri Doside merak uyandırmıştı. “Tabi neden olmasın,” demeye kalmadan kendilerini merdivenin en başında bulmuşlardı. Işık o kadar yakındı ki birden inanılmaz heyecana kapıldılar. Gözleri kamaşıyor aşağıdaki serinlik yerini sıcak bir havaya bırakmış küçücük bedenleri birden ısınıvermişti. Ürkek ürkek bir şekilde merdivenden dışarıya çıkmışlardı. Yavaş yavaş yürümeye başladıklarında etraflarında koşturan insanlar yoldan geçen arabalar başlarını adeta döndürmüştü. Birden yanlarına yaklaşan iki çocuk, “aaa.. gelin burada iki karınca yavrusu var,” diye bağırmaya başlayınca diğer çocuklarda hemen Dosi ve Sem’in yanına gelmişlerdi. Dosi ve Sem’i fark eden çocuklar etraftan buldukları bir cam kavanozun içine Dosi ve Sem’i bırakarak ellerinde oynamaya, kavanozu sağa sola sallamaya başlamışlardı. Dosi ve Sem bu kavanozdan kurtulamayacaklarını, yuvadan anneleri olmadan çıkmalarının çok büyük bir hata olduğunu, kavanozun çocukların ellerinden düşüp kırıldığında anlamışlardı. İki küçük karınca da yaralı bir şekilde, parçalanmış kavanozun içinden çıkmayı başarmış, ama çok acı çekerek sürüne sürüne evlerinin yolunu bulmaya çalışırken, Sem kocaman bir adamın ayağının altına ezilivermişti. Ne yapacağını bilmeden bağırmaya başlamıştı ki “Dosi Dosi.. uyan yavrum, ben burdayım, annen senin yanında, uyan yavrum,” sesi ile gözlerini açan Dosi tüm bu yaşadıklarının bir rüya olduğunu, annesi olmadan hiçbir yere gidilmemesi gerektiğini, bazen fazla merakın insanın başına çok kötü şeyler getirebileceğini anlamıştı. Annesi rüya gören Dosi’ye, daha sen çok küçüksün, benimle beraber hayatı tanıyıp, iyiyi kötüyü, güzeli çirkini, hayatla nasıl baş edilmesi gerektiğini, öğrendikten sonra kendi kararlarını verip, hayatına yön vermelisin. Canım yavrum hadi uyumana devam et,” deyince,  gözlerini kapattı. Sevgili arkadaşlar, doğruyu yanlışı bilmeden hayata atılmak, başımıza ne geleceğini bilmeden, merak uyandıran her şeye koşturmak, her zaman iyi sonuçla bitmez, Fazla merak bazen can yakar, canımızın yanmaması için kararlarımızı iyice düşündükten sonra verelim.

Çok Güzel Bir Hikaye “Minder”

Küçükken yatağımdan her kalkışımda, yerde bir çok yastık ve minder görür, “dağınık biri diyerek anneme söylenirdim. Büyüdüm, evlendim ve ilk önce bir erkek çocuk sahibi oldum. Oğlum da herhalde bana benzemiş olmalı ki, geceleri çok huzursuz yatıyor ve beş yaşını doldurmasına rağmen, ikide bir yatağından düşüyor. Şimdi ben, rahmetli anacığıma fatihalar okuyup, yavrumun düştüğü yere minderler seriyorum.

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.