DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

AŞKIN KANUNU

02.10.2017
859
A+
A-

Şarkılarda söyler, “Aşkın kanunu yazsam yeniden” diye. Aşk dünyanın doğuşuyla başlamıştır, bugün de kanunu hiç değişmeden devam eder. Benim aşkım ülkemdir, tabi ki manevi değerlerimle birlikte. Balkonda koltuğa doğru şöyle bir yaslandım, parlament mavisi bir gece, ay da ne kadar güzel vuruyor üzerime üzerime. Yıldızlara bakıyorum, ışıl ışıl hepsi. Sonra güneşi arıyorum, gökyüzünde bir yerlerden göz kırpıyor bana. “Benim sıcaklığımı hissetmen için sabahı bekle Şenemre” diyor adeta. İçim geçmiş, o güzel duygularla. Annem “Hadi oğlum, yatmıyor musun?” diyor, ben de “Canan’ın mutfakta işi bitsin kestiriyorum” diye söylesem de aslında aşkı hayal ediyorum yarı uykulu yarı uykusuz, biraz içimin geçtiği o anda. Tertemiz pırıl pırıl bir duygudur aşk. Sabahı özlemle bekleyip, gün ışığında ezan sesiyle uyanıyorum. Yine çıkıp gidiyorum balkona. Havada değişen bir şey yok. Parlament mavisi günü yavaş yavaş ışıklarıyla birlikte kabul etmeye başlamış. Biraz daha vakit geçince gökyüzünden güneş bir kez daha göz kırpıyor bana. “Az kaldı Şenemre merak etme biraz sonra beni tüm sıcaklığımla göreceksin” diyor. Haydi inşallah deyip, kahvaltıya geçiyorum. İçimde sımsıcak bir mavi özlemi var. Onsuz yapamıyorum nedense, mavi her zaman benim için aşkın en güzel rengidir. Ve zamanı geldi artık güneşin, gösteriyor kendini. Sadece bana değil, tüm aleme. Birden içim ısınıyor, müthiş bir sıcaklık hissediyorum içimde. Balkonda kahve keyfini yaparken annemle, güneş artık iyiden iyiye çıkmış ortaya. Hah işte budur derken, bir anda gök gürlüyor, şakır şakır yağmur yağmaya başlıyor, ama ne gam. Güneş hala gökyüzünde, tüm sıcaklığıyla ısıtıyor içimizi. Sonra bir de ne göreyim, gökyüzünde müthiş bir armoni var, gökkuşağı oluşmuş. Güneşle konuşuyoruz o anda, “Bak Şenemre diyor bana, gecenin de gündüzün de kıymetini bil, bugün sana bir mesaj vermek istedim. Şu gökkuşağını iyi izle. Mavisi var, pembesi var, sarısı var, yeşili var. İşte siz insanlar da böylesiniz. Renkleriniz farklı olabilir, inançlarınız farklı olabilir, kimlikleriniz de farklı olabilir. Ama hepiniz insansınız, bunu iyi bilin. Mavi aşkın her zaman yüreğinde olsun, onu hiç çıkarma, bir elbise gibi yakışıyor sana. Şu koskoca dünyada yaratılanların en mükemmeli olan siz insanlar bir türlü aşkı bulamıyorsunuz. Çünkü kiminiz aramıyor. Hile, kavga, fitne ve kötülük peşinde. Bizi de üzüyorsunuz gökyüzünde. Sürekli sizi ikaz etmek zorunda kalıyoruz yüce Yaradanın emriyle. Dünyadaki en büyük aşk insandır. Aşk elini tutmak, öpüşmek, koklaşmak, yürekten sevmek ve her şeyden önemlisi aşk iyilik demektir. Aşkın kıymetini bilmeyen her şeyden önce iyi insan olamaz. Unutma, mavi iyi bir renktir. Sakın vazgeçme ondan.”

 

Anne Yemeği

Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın, akşam yemeğine gelecek olan oğlu ve yeni gelini için yine mutfağına kapanmış, yemek yapıyordu. Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da davetliydi.

Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştılar. Yaşlı kadının o gece yaptığı yemekler değme oburların bile iştahını kapatacak kadar berbattı. Tatlılar un kokuyordu, patatesler yanmıştı, köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti. Oğlu, yeni gelini ve aile dostu, kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden geleni yaptılarsa da, yemek sırasında pek iştahlı göründükleri söylenemezdi.

Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin ellerini öperek evlerine gittiler. Aile dostları ise biraz daha kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu. Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına:

“Senin harika bir aşçı olduğunu adım gibi biliyorum. Bana söyler misin, bu geceki yemekler neden o kadar kötüydü? Bence ya hastasın ya da bir sorunun var” dedi.

Yaşlı kadın gülümseyerek, cevap verdi:

“Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım, Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak.”

 

Fazla Maaş

Hz. Ömer bir gün eve geldiğinde eşinin yeni aldığı elbisesinin farkına varması için etrafında dönüp durduğunu fark eder, sorar:

“Hayrola hanım bu elbiseyi yeni almışsın, ancak ben sana bunun için para verdiğimi hatırlamıyorum.” Eşi “Ya Ömer, doğrudur. Ben elbiseyi bana verdiğin harçlıklardan biriktirip aldım.” deyince, Hz Ömer, “Ya öyle mi. Demek ki ben fazla maaş alıyorum. Yarın gidip maaşımda indirip yapılmasını teklif edeyim.” der.

Günümüzde böyle devlet adamı bulunur mu? Ne dersiniz?

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.