DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

ÖMER ALBAY’IN ARDINDAN

29.10.2017
1.037
A+
A-

ÖMER ALBAY’IN ARDINDAN

Bir kahraman hayata ne yazık ki dramatik bir şekilde veda ederken onu sevenler takdir edenler Merkez Camii’nin içini ve dışını hınca hınç doldurdular. Ömer Kurt benim çok sevdiğim değerli bir ağabeyim ve değerli bir dostumdu. Mükemmel bir askerdi, o bir kahramandı, bir SAT Komandosuydu. Emekli olduktan sonra, doğup büyüdüğü köye yerleşmiş, orada doğayla iç içe yaşamaya başlamıştı. Gölcük’e her indiğinde bir vesile ile mutlaka buluşur, zaman zaman beni ziyaret eder, çok güzel sohbetlerimiz olurdu. Hayatını vatanına adayan, ülkesini bu kadar çok seven bir yiğit adamın vefat haberi tabi ki hepimizi üzdü. Şöyle yıllar gerisine gittim. Kıbrıs Barış Harekatı dönemine. Ömer Abi o dönemde Kıbrıs’ta köy köy dolaşıyor, halkı morallendirerek savaşa hazırlayan, mücadeleye hazırlayan değerli askerin içerisinde yer alıyordu. O günleri hep konuşurduk. Sonra yıllar yılları kovaladı, Ömer Albay şanıyla şerefiyle aldığı her görevi başarıyla ifa etti. Türk askerlerine kurulan alçakça kumpaslar sırasında hep yanımızdaydı. Ben Sessiz Çığlık Eylemlerinin Gölcük’teki başkanlığını üstlenirken, mikrofonu her elime aldığımda Ömer Albay da yanımızda olup, Gölcüklüler onun komutanlık yaptığı yerlere vatani göreve gittiğinde gençlerimize evini açar her türlü sorunlarıyla ilgilenir, onlara ağabeylik ve babalık yapardı. Böyle bir insandı Ömer Albay. Hani hep deriz ya adam gibi adamdı. Eşiyle birlikte bu yıl Haç Farizasını yerine getirmek amacıyla kutsal topraklara gitmişti. Değerli dostum kardeşim Adnan Yıldız Hoca, onun da aralarında bulunduğu Gölcüklü Haç Kafilesinin başkanlığını yapıyordu. Ömer Albayla tanışmış, 37 gün beraber olmuş ve kendisinin mütevazi kişiliğiyle insanlığına hayran kalmıştı. Ne acı bir tesadüftür ki, Adnan Hoca Haç arkadaşı Ömer Abinin cenaze namazını kıldırmak durumunda kaldı. Gerek namaz öncesi verdiği vaazda gerekse cenaze namazı öncesi ve sonrasında Ömer Albay’ı anlatırken zaman zaman da gözyaşlarını tutamadı. Silah arkadaşlarının bir çoğunu orada gördüm. Birlikte çalıştığı kendisi gibi SAT Komandosu olan ve halen CHP İstanbul Milletvekili olan Balyoz iftirasına uğramış Dursun Çiçek Albay da oradaydı. Cami avlusunda herkes onun insanlığından ve dostluğundan bahsederken duygulu anlar yaşadılar. Gölcük Merkez Camii nice cenaze namazlarına ev sahipliği yapmıştır ama böylesine mahşeri kalabalıklar her zaman olmazdı. Dostları sevenleri onu son yolculuğunda yalnız bırakmazken, Ömer Albay’ı dualarla uğurladılar. Ne diyelim hayat böyle bir şey. Doğan her insan mutlaka ölümü tadacak. Önemli olan giderken gök kubbede hoş sedalar bırakabilmek. İşte Ömer Albay böyle bir insandı. Allah’tan rahmet kederli ailesine baş sağlığı dilerken mekanın Cennet olsun diyorum.

 

Aynı Şeyi Hissedebilmek

Günün birinde bir krallığa başka bir düşman krallık tarafından savaş açılmış ve krallığın kalesi ele geçirilip kral aranmaya başlanmış. Ama o esnada bizim kral kendi halkının arasına karışıp kendini gizlenmeyi başarabilmiş.

Halktan bir köylüye de kendisini düşmanlardan saklamasını, bunu yapması ve kendisinin kurtulması halinde de kendisine ne isterse verebileceği vaadinde bulunmuş. Bunun üzerine köylü kralını kendi evine kaçırıp yatağının altına saklamış. Bu sırada kralı bulamayan düşman askerleri tüm evleri aramaya karar vermişler. Köylünün evine de bakmışlar tabi ki…

Kralın altında bulunduğu yatağı, düşman askerlerinden biri kılıçla yoklamış ama şans eseri kralı fark edemeyerek oradan ayrılmış. Böylelikle kral askerlerin eline düşüp ölmekten kurtulmuş. Yatağın altından çıkıp köylüye teşekkür etmiş ve sözünü tutacağını söyleyip köylünün isteklerini söylemesini buyurmuş. Bunun üstüne köylü, kendini ve ailesini ölene kadar rahat yaşatacak kadar para ve toprak almış kraldan.

Ama köylü son bir arzusunun olduğunu da belirtip; askerler sizi öldürmek için eve girip te yatağı kılıçla yolladıklarında neler hissettiniz?” diye sormuş.

Bu soru üzerine kral hiddetlenmiş… “Nasıl olur da bir köylü kendisine böyle bir soru sorabilir” diye köpürmüş…

Ve hemen askerlerine emir verip köylünün bu sorusu yüzünden asılmasını istemiş.

Kralın isteği üzerine hemen bir darağacı kurulmuş ve ip köylünün boynuna geçirilmiş.

Tam köylünün ayağının altındaki sandalye çekilecekken kral celladına “Dur” emri verip köylünün yanına yaklaşmış ve demiş ki:

“‘Şimdi anlıyor musun neler hissettiğimi?…”

Evet aynı şeyi hissedebilmek aynı duyguyu birebir anlamak için AYNISINI tecrübe etmek lazım. Yoksa anlayamazsınız ne kadar anlamaya çalışsanız da..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.