DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

YAŞAM SÜRESİ

31.10.2017
710
A+
A-

Eskiden insan ömrü yüz yıllar sürermiş, hani derler ya Sultan Süleyman beş yüz yıl yaşadı diye. Nuh Aleyhiselam için bin yıl yaşadığı söylenilir. O zaman bugün niye beş yüz yıl, bin yıl yaşamıyoruz diye sormak lazım. Ben kendi kendime sordum, şöyle bir cevap buldum. Mesela bizde bir ay otuz gün, o dönemlerde bir takvim olmadığına göre hafta ve ay kavramı var mıydı? Varsa bir ay kaç gündü? Şimdi Sertap Erener üzerinden bir tartışma başladı, yeni uygulanan bir tedavi yöntemiyle hücreler süratle yenileniyor ve insan gençleşiyormuş. Sertap Hanım “Üç yıl gençleştim” dedi. Yani şimdi diyelim ki 53 yaşındaysa, bu yaş 50’ye mi indi? İşte bu sorunun cevabını Profesör Doktor Osman Müftüoğlu verdi. Yeni yöntemin insan vücudunda yapacağı değişikliklerin kanserin yolunu açabileceğini ifade etti. Bizim bildiğimiz insan ömrünün süresinin ne olduğunu yalnızca Allah’ın bildiğidir. Kimi doğarken ölür, kimi yüz yıldan fazla yaşar. Hayatın toplam varlığı içerisinde önemli olan sağlıklı yaşamaktır. Vücudunuzun iyi korunması, abur cuburlardan kaçınarak üç öğün olan sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeğinin de altın, gümüş ve bakır olarak sınıflandırılması önemlidir. Kötü alışkanlıklarınız olmazsa, stresten uzak yaşarsanız veyahut stresle mücadeleyi başarırsanız düzenli ve yaşınıza uygun spor yaparsanız, var olan ömrünüzü zamanında doldurursunuz ancak; bütün bunları dinç ve sağlıklı geçirirsiniz. Şimdi gelelim Ertuğrul Akbay meselesine. “Yaş 75 Yolun Yarısı” adlı kitabı yazan Ertuğrul Akbay; 75 yaşın mevcut yaşdaşları arasında son derece dinç gözüküyor. Bütün bunlar onun ömrünü uzatmayacak. Ama belki son  nefesine kadar sağlıklı ve dinç kalmasının yolunu açacak. Bilmiyoruz. Anadolu’nun kim bilir hangi köşesinde sağlıklı beslenip belki de seksen yaşında olup en az Akbay kadar dinç görünen insanlar vardır. Mesele ömrü uzatmak değil, mesele ömrü sağlıklı geçirmektir. Bence Sertap Erener’in “Kendimi üç yaş genç hissediyorum” demesinin altında yatan gerçek, aslında o uygulanan tedaviler değil, onun yanında sağlıklı beslenmesinden başka bir şey değildir.

Çiftçinin Çorak Tarlası

Bir çiftçinin bir tarlası varmış. Çiftçi tarlasını eker biçer bir türlü istediği ürünü alamazmış. Tarla çorakmış (verimsiz). Çiftçi bakıyor ki elde ettiği ürün yaptığı masrafı karşılamıyor ve zarar ediyor. Demiş ki “Amaaan ben bir daha bu tarlayı ekmeyeceğim. Bu tarla beş para etmez” diyerek gitmiş köy kahvesine oturmuş. Kara kara düşünürken köy kahvesine eli ayağı düzgün yakışıklı bir adam gelmiş. Çiftçinin adını söylemiş, göstermişler. Genç adam çiftçinin yanına gelmiş;

– Şu tarla senin mi? demiş.

– Evet

– O tarlayı bana satar mısın?

– Hayır

– Neden

– Beş para etmez o tarla demiş kendi tarlası için. Gelen adam demiş ki

– Olsun ben o tarlayı satın almak istiyorum. Çiftçi demiş ki;

– Ben seni kandırmak istemem. Benim tarlam beş para etmez senin hiç bir karın olmaz zarar edersin.

– Ben tarlanı almak istiyorum diye ısrar etmiş adam ve

– Satmıyorsan kirala o zaman demiş.

– Olmaz ben bişi kazanamıyorum ki sende kazanamazsın. Bunun üzerin gelen adam

– Ben petrol mühendisiyim. Buralarda yaptığımız araştırmalarda senin tarlanda çok zengin petrol rezervi tespit ettik. Petrol çıkacak oradan demiş.

Çiftçi kafasını kaldırmış adama bakmış demiş ki;

– Çiftçiyim diye dalga mı geçiyorsun. Benim tarlamda arpa buğday bile çıkmıyor petrol nasıl çıksın demiş.

Gelen adam bakmış ki çiftçi ikna olmuyor.

– Madem ki tarlanı satmıyorsun. Onu bir yıllığına bana kirala petrol çıkarsa yarısı senin. Çıkmazsa tarla senin. Ne kaybedeceksin ki?

Çiftçi adamın ısrarı karşısında “Tamam” demiş. “Nasıl istersen git başımdan ya. Zaten borçlarımı ödeyemiyorum. Bir sürü borçlanmışım kara kara düşünüyorum”

Gelen adam tarlaya gitmiş teşkilatı kurmuş petrol aramaları başlamış. Tabi çiftçinin pek umudu yok. Köylüler dalga geçiyorlarmış “Petrol zengini mi olacaksın, bizi de görürsün” falan diye. Bir hafta geçmiş, bir ay geçmiş. Gelen adam kuyu kaza kaza belirli bir derinliğe geldiğinde ordaki makinalardan petrol fışkırmaya başlamış. Petrolün satışı başlayınca bir ay içinde o çiftçi çok zengin olmuş.

Sorabilir miyim? Sence o çiftçi bir ay da mı zengin oldu? Aslında çok daha önceden zengindi de bundan haberi mi yoktu? Ne dersin?

Peki sen kendini nasıl görüyorsun. Belki birisi senin kafan çorak demiştir. Belki verim yapmıyor demiştir. Belki dıştan bakıp “Yahu bunun notları düşük” ya da senin böyle kendini ifade edemeyişine bakıp “Ya bundan hayır çıkmaz” demiştir. Sen kendini öz güven fakiri, sevgi fakiri, kapasite yoksunu olarak görmüş olabilirsin. Sahi beyninin derinliklerine, ruhunun derinliklerine, kendi kapasitene, içine doğru bir yolculuk yapmaya ne dersin?

Alişan KAPALIKAYA ALINTI

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.