DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

2018 SİYASET YILI

01.11.2017
688
A+
A-

 

Yeni yılla birlikte Türkiye’de siyasetin daha da hareketlenip ısınacağını düşünüyorum. Bu erken bir Genel Seçim getirir mi, onu önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz. Benim şahsi kanaatim 2018’in Kasım ayında üç seçimin birden yapılacağıdır. Ben böyle düşünüyorum. AK Parti’de Belediye Başkalarıyla, İl Başkanlarının istifa süreci biraz sıkıntılı geçti. Önümüzdeki günlerde bu hava yumuşayıp, siyaseti dengesine oturttuklarında erken seçim gündeme gelebilir. Bunun için siyasi partilerin anlaşması da gerekiyor. CHP zaten daha bugünden “Erken seçim” diye konuşmaya başladı. Eğer MHP de “Haydi seçim” derse, AK Parti’yle anlaşıp kararı meclisten çıkartırlar ve seçimlerin de önü açılmış olur. Türkiye içeride ve dışarıda bir çok sorunla boğuşurken 2018 yılında seçime odaklanmak ne kadar doğru, bunu da tartışabiliriz. Yeni yılda iç ve dış sorunlarla boğuşurken, bir de seçim kampanyalarıyla meşgul olmak nedir diye soracak olursanız, şöyle de söyleyebiliriz; zaten 2019’un Mart ayında Yerel Seçimler olacak, Kasım ayında da Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimleri. Arada altı ay gibi bir süre olduğu için bu konuda bir uzlaşma olur diye düşünüyorum. Meclisteki partilerin içerisine her ne kadar grubu olmasa da Meral Akşener Başkanlığında İYİ Parti de eklendi. Dolayısıyla seçimler özellikle sağ merkezde, çok daha çetin mücadelelere sahne olacak ve siyasi partiler arasında bu seçimlerde ittifaklar da olabilir. Yerel Seçimler ve Milletvekilliği Seçimlerinin dışında aslında en önemli nokta Cumhurbaşkanlığı Seçimleri. Burada ilk turda %50+1 oy gerekiyor. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan doğal olarak Cumhurbaşkanlığı Seçimine çok daha fazla önem vermekte. Eğer ilk turda %50+1 olmazsa, ikinci turda mutlaka ittifaklar olacak ve o zaman %50+1 konusu da ortadan kalkacak. Hepimiz biliyoruz ki, siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyaseti millet olarak her zaman önemsedik. Demokrasi tarihimize baktığımızda yüzlerce siyasi partinin demokrasi yelpazesi içerisinde yerini aldığını görürüz. Buna rağmen sağ ve sol cenahta iktidar isteyen siyasi partilerin sayısı da 10’u geçmez. Yine kimi zaman seçimlerde siyasi partiler arasında ittifaklar gördük. Türkiye bütün bunları yaşadı. Gelinen noktada 2018’in siyaset yılı olacağı kesin olarak gözüküyor ve bütün bunlar bir üçlü seçimi birlikte hale getirir mi, bence getirir.

 

Altın Dolu Kundura

Fakir bir kadıncağız, bir beyin yanında hizmet eden fakir, kimsesiz bir erkek çocuğunu, soğuk bir kış gününde yalınayak yürürken gördü. Çocuğun bu hâline çok üzülüp, eskimiş bir çift kundurayı çocuğa verdi. Çocuğun adı Yusuf’tu. Zamanla yokluklara rağmen okudu ve İstanbul’a geldi. Dürüstlük ve çalışkanlığı ile âmirlerine kendisini sevdirdi. Saraya kabul olundu. Zaman geldi Osmanlı Devleti’nin Kaptan-ı Deryâ’sı oldu. Yâni Deniz Kuvvetleri Komutanı. Bu Kaptan-ı Derya, Hanya fâtihi Silahdâr Yusuf Paşadır. Bu iyiliği hiç unutmadı. Bir gün ona, içi altın dolu bir çift kundura gönderdi. Bir pusulaya da şunları yazdı: “Anacığım, buzdan donmuş ayaklarına bu kunduraları giydirdiğin o fakir çocuk, sana borcunu ödemeye çalışıyor. Lütfen hakkını helâl et! Duâ et!

 

Bir Avuç Toprak

Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam,deniz kenarında oltayla balık tutuyordu.Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin padişahı bu gariban adamla ilgilendi ve ona.

-”Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim,” dedi.

Biraz sonra oltaya takıla takıla ortası delik bir kemik takıldı.Hükümdar balıkçıya,

-”Ne yapalım,şansın bu kadar,oltana ağır bir şey takılmadı” diyerek alıp sarayına götürdü.

Saraya varınca adamlarına,balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti.Kemiği terazinin kefesine koydular,öbür kefesine de altın koymaya başladılar.Beş,on ,yirmi,elli diyerek altınları koydular ama kemik yerinden oynamıyordu.Görünüşte dört beş altını zor tartar göründüğü halde,tahminlerin on milli üzerinde altın koydular kemik bana mısın demedi.Altını doldurmaya devam ettiler,terazinin kefesi doldu taştı ama kemik tarafı yerinden kımıldamıyordu.Bunda bir sır olduğunu anladılar.

Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın ne olduğunu sordular.Bilge kemiği eline alıp şöyle bir baktıktan sonra şu açıklamada bulundu.

” Bu kemik açgözlü bir insanın göz çukurudur. Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız yine yerinden oynamaz.Çünkü doymaz.Ama bir avuç toprak bunu doyurur”

Nitekim bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydu ve kemik yukarı kalkıverdi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.