HEM APTAL HEM ALÇAKLAR

NATO tarihinin en büyük skandalını Türkiye’ye karşı yaşadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bunlar aptal değil, alçak” derken hadisenin bilinçli yapıldığına işaret ediyordu. Aslında aynı zamanda aptallar. Yağlı Güreş stilinde buna açık düşme derler. Olimpik stilde ise kendi oyunuyla tuş olma. NATO ve Avrupa güya 15 Temmuz hain darbe girişimi için Türkiye’nin yanındayız mesajı verdi. İşin aslı öyle değil tabi. Hepimiz biliyoruz ki FETÖ’cü hainleri koruyor ve kolluyorlar. Bu skandal gösterdi ki NATO’nun Türkiye’nin düşmanlarıyla ilgili samimiyeti hiç yok. Doğal olarak bu iş bir iki kişinin görevden alınmasıyla geçiştirilecek bir olay değil. NATO kendini gözden geçirmeli hatta tartışmaya açmalı. Hepimiz biliyoruz ki NATO’nun en güvenilir ve sözünün eri olan ülkesi Türkiye. Peki bu alçakça skandal sonrasında NATO Türkiye’ye karşı kendini nasıl affettirecek. Mesela şunu yapar mı? Avrupa’daki FETÖ’cüleri sınır dışı etme hatta Türkiye’ye iade etme cesaretini gösterebilir mi? Eğer bunları yapmazsa NATO’nun özür dilemesi hiç bir şey ifade etmeyecektir. Aynı oyunları Suriye’de ABD PYD üzerinden oynuyor. Orada bir maşa var. Adı DEAŞ adlı emperyalistlerin kurduğu bir örgüt. Güya PYD DEAŞ’a karşı mücadele ediyor. Amerika böyle diyor. Onun da öyle olmadığını gördük. PYD’li ama aslen PKK’lı hainler DEAŞ’ın tahliyesine yardım ettiler. Onlarla kol kola girdiler. Burada ABD de açık düştü. Peki bütün bunlar bize ne olarak geri dönüyor ona bakalım. Türkiye bu coğrafyada varlığını sürdürebilmesi için, çok güçlü bir ordusunun olması gerektiğini bir kez daha görüyor. Hangi savaş unsuru olursa olsun, bütün bu araç ve gereçleri milli ve yerli olarak yapmamızın elzem olduğunu da bize gösterirken, bu konuda çok önemli ve ciddi çalışmalarımız var. Dünyanın hiç bir ülkesinden savunma ve saldırı amaçlı silah almayacak duruma gelmeliyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün bunların da yapıldığını anlatırken “Kötü komşu insanı ev sahibi yapar” dedi. Son derece doğru. Çünkü ne NATO ne de ABD samimi değil. Son skandalla her ikisi birden açık düştüler. Bunlar hem aptal hem de alçaklar. Ama hiç kimse unutmasın ki karşılarında çok güçlü ve milli konularda anında bütünleşen seksen milyonluk bir Türkiye var.

Pahalı Ev

Temel büyük bir sevinçle karısının yanına geldi,

– Müjde karıcığım hani hep bana daha pahalı bir evde oturalım diyordun ya artık o istediğin olacak. Karısı heyecan içinde sordu :

– Nasıl yani ? Daha pahalı bir eve mi taşınıyoruz şimdi ?

– Hayır ev sahibi kiraya zam yaptı

Duydunuz mu?

Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz. Domatesçi, Biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir. Popçular, folkçular boğazlarını patlatana kadar bağırıp duruyor. Ama Dede Efendi’yi okuyanlar bağırmıyor.

İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.!

Necip Fazıl Kısakürek

Kaderde Varsa

Bir gün ölüm meleği adamın karşısına çıktı ve ;

– Bugün, senin son günün. dedi.

Adam “Ama ben hazır değilim” dedi Ölüm meleği “Bugünkü listemde, senin ismin ilk sıradadır.” diye cevap verince adam;

– Peki o zaman gitmeden önce, gel oturalım beraber bir kahve içelim.

Ölüm meleği “Tabi ki.” dedi.

Adam, ölüm meleğine kahve ikram etti. Ve onun kahvesine bir kaç uyku hapı attı…

Ölüm meleği kahveyi içti ve derin bir uykuya daldı…

Adam, ölümün listesini aldı ve ismini ilk sıradan silip listenin sonuna koydu.

Ölüm meleği uyandıktan sonra şöyle dedi:

– Sen, bugün bana çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım.

Bazen bazı şeyler kaderinde yazılıdır. Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala, onlar hiç bir zaman değişmezler… Karga ve papağanın her ikisi de çirkin yaratılmıştır. Papağan itiraz eder ve güzelleşir. Ama karga Yaradan’ın rızasından memnun kalır. Bugün papağan kafeste, karga ise özgür…