İSLAM ÜLKELERİ VE KUDÜS
İSLAM ÜLKELERİ VE KUDÜS
Önce size önemli bir bilgi notunu aktararak sonrasında konuyla ilgili yorum yapmak istiyorum. İşte size çok önemli bilgiler; Dünya nüfusunun%32’si (2,2 milyar) Hristiyan,%23’ü (1,6 milyar) Müslüman, %15’i (1 milyar) Hindu, %7’si (500 milyon) Budist ve %0,2’si (14 milyon) Yahudi. Ayrıca %6’sı (400 milyon) geleneksel dinlere inanan, Afrika, Amerika, Asya ve Avustralya bölgelerindeki insanlardan oluşuyorken, %1’i ise (58 miyon) Jainizm, Sihizm, Şintoizm, Taoizm, Tenrikyo ve Zerdüştlük gibi diğer dünya dinlerine inanıyor. Hristiyanlar ve Müslümanların ardından en büyük üçüncü grup olan herhangi bir dine inanmayanların dünya nüfusuna oranı ise %16 (1,1 milyar) olarak belirlendi.
Gelin şöyle bakalım; tartıştığımız Kudüs aslında bir Siyonist oyunu. Orası biliyoruz ki Hz. Peygamberin Miraç’a çıktığı yer ve ben ilahi adalete inananlardanım, Kudüs her zaman Arş-ı Ala ruhuyla kalacaktır. İslam ülkelerine baktığınızda Hristiyanlardan sonra dünyada en çok Müslümanın yaşadığını görüyorsunuz. Yahudiler ise 8’i İsrail de olmak üzere tüm dünyada 14 milyon nüfusa sahipler. Hal böyle olunca vaat edilmiş topraklar üzerinde ki bu saçma lafı kendileri söylerler, bir güçlü devlet kurmaları mümkün değil. Nüfus olarak o coğrafyalara hakim olmaları hiç bir zaman mümkün değil. Peki ne yapacaklar? O yol üzerindeki ülkeleri bölüp parçalayıp küçük devletler haline getirerek tahakküm kurma çabasına girecekler. İslam ülkeleri Türkiye’nin haricinde gelişmiş ve modern değil. Özgür de değil. Demokrasi konusunda hemen hemen hiç yoklar, Türkiye gibi açık ve şeffaf değiller. Müslüman ülkeler ki baktığınızda Ortadoğu coğrafyasında Arap yarımadasında petrol nedeniyle kişisel olarak büyük zenginliklere sahipler. Paraları var ama teknolojileri yok. Savunma sanayi konusunda tamamen dışa bağlılar. Onların bölgedeki koruyucuları büyük ölçüde Amerika ve İngiltere. Özellikle ABD olmadan ne nefes alacak halleri var, ne de yanlış olan konularda irade beyan edebilecek durumları var. Bölge belli ki karıştırılmak ve orada bir sıcak savaş ortamı hazırlanmak isteniyor. İsrail’e kim ve nasıl kafa tutacak? Hangi Silahla, hangi teknolojiyle? Şu aşamada ancak seyredebilirler. Peki ya Türkiye? İşte ortada kocaman bir devlet ve kocaman bir millet var. Burada da hedef daha önce söylediğim gibi açık ve net bir şekilde Türkiye. Hem Türk Dünyasının, hem İslam Dünyasının en güçlüsü ve son kalesi olan Türkiye. Hedef Kudüs üzerinden oyunlar oynayarak Türkiye’nin başına çorap örmeye çalışmak. Biz bunun farkındayız. 1071’de Alparslan’la Anadolu’yu yurt yaptık, 1453’te dünyanın kaderini değiştirerek, bir yüce Peygamberin vasiyetini yerine getirip, Bizans’ı yıktık. Bir çağı kapatıp yeni bir çağ açtık. 18 Mart 1915’te Çanakkale Zaferiyle yine dünyanın coğrafi ve siyasi haritasını değiştirmek isteyenlere Çanakkale’yi geçilmez kılıp, mazlum milletlerin önünü açtık. Şimdi bütün dünya Türkiye’ye gözünü dikmiş durumda ki, dünyanın kaderini kendi istedikleri gibi değiştirsinler. Bilmedikleri noktaysa, bizim için söz konusu vatansa gerisi teferruattır.
Rızkın Mecburiyeti
Zahidin biri “Herkesin rızkı Allah’tan (c.c.) gelir.” hadisinin manasını anlamak istiyordu. Başını alıp çöllere düştü bir kenarda yatıp uyudu.
Kendi kendine:
– “Bakalım rızkım nasıl gelecek.” diyordu.
Derken bir kervan yolunu kaybetti, gele gele o zahidin yattığı yere geldiler. O zahidi yatıyor görünce, birisi:
– “Bu adam neden böyle yolun izin uğramadığı bu yerde yatıyor, kurttan, düşmandan korkmuyor mu? Ölü mü yoksa diri mi? dedi.
Kervandakiler onun yanına vardılar, zahit bakalım ne olacak diye hiç sesini çıkarmadı. Ne vücudunu oynattı ne gözünü açtı. Kervandakiler bunu görünce:
– “Bu zavallı açlıktan ölüm derecesine gelmiş.” dediler.
Ekmek ve yemek getirdiler. Zahit dişlerini iyice sıktı. Adamlar bıçak getirip dişlerinin arasına sokarak zorla ağzını açtılar. Çorbayı ağzına dökerek yemekleri zorla ağzına tıkıştırdılar..
* ALLAH bir insana rızkını böyle zorla da olsa verir, Eğer kişi kaçsa gitse rızkı da onun arkasından onu takip edip onu mutlaka bulur.
Mesneviden Hikayeler
GÜZEL SÖZLER
Hayat, yaşantı aramak değil, kendimizi aramaktır. C.PAVESE