BUNU YAPANLAR CEZALANDIRILSIN
Ahşap Heykel Ziya’ya yapılan saldırı sert tepki çekti
Değirmendere Çınarlık Meydanı’nda Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu münasebetiyle yapılan ahşap heykele kendini bilmezler zarar verdi. Değirmenderelilerin Ziya adını verdikleri ahşap heykelin kolunu kesen kendini bilmezlere tepki çok büyük.
Değirmendereliler çok seviyordu
Değirmendere’ye varlıklarıyla güzellik katan ahşap heykeller vatandaşların büyük beğenisini topluyor. Fakat geçtiğimiz günlerde Çınarlık Meydanının sahil bölümünde bulunan ve Değirmenderelilerin Ziya adını verdikleri ahşap heykele çirkin saldırı yapıldı. Ahşap Heykel vatandaşların büyük beğenisini topluyordu. Vatandaşlar bu duruma sert tepki gösterirken, ahşap heykellere bu şekilde saldıranların bulunup cezalandırılmalarını istedi.
ZİYA’NIN ELİ
İstanbul’da ikamet eden vatandaş Tülay Çabuk, Ziya’nın eline yapılan bu saldıraya tepki gösterdi ve şu açıklamayı yaptı: “Sanatla yontulmayan kişiler sevgisizlik ve şiddet doğurur. Bu yüzdendir dünyanın bir ucubeye dönüşmesi. Savaşlar ,ölümler, tecavüzler ve daha nicesi.
Dostlukla, sevgiyle yontulmasına rağmen O’ da, nasibini almış bu kötücül zihniyetten. Öğrendim ki, Gölcük sahip çıkamamış Ziyasına . Kolunu kaptırmış bir vandala. Doğrusu Sarrah Hillebrecht ve tahrip edilen diğer eserlerin sahiplerine karşı mahçup hissetmeliyiz kendimizi.
Ziya: Gölcük, 2015- 22. Uluslararası Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu’nda Alman sanatçı Sarrah Hillebrecht Değirmendere sahili, Çınarlık’ta Temmuz sıcağının altında, bir ay süren hummalı bir çalışma sonucu meydana getirdi onu.
Değirmendere sakinleri çabucak bağrına bastı, alman asıllı bu adamı. Ona, Ziya adını verdi. Herkesin sevgilisi oldu. Bekleyişin,özlemin, dostluğun, umudun adı oldu Ziya.
Ziya’yı Ziya yapan, güneşe siper ettiği eliydi. Kimine göre yol gözleyen bir erkek. Belki bir sevgili ,ağabey, ya da bir baba.
Kimine göre ; Selamlaşmanın kesildiği şu samimiyetsiz dünyada, onu selamlayan bir el.
Kimine göre ; Depremde yitirdiklerini arayan bir adamın umudu. Belki de acısı.
Güneşin bekçisiydi Ziya. Herkes kendince bir anlam yükledi. Elini gözüne siper etmiş, ufka bakan bu adama. Güneş’e, rüzgar’a, yağmur’a, kar’a karşı direndi de; Güneşten daha yakıcı, kardan daha dondurucu olan şiddetin, sevgisizliğin zararından koruyamadı kendisini. Değirmendere koruyamadı Ziyasını.
Ahşap Heykel Sempozyumunda yaratılan eserlerin yapım aşamasını Caner Kaya, ‘’ How to Shape a Town?’’ İsimli belgeselinde konu etmişti. Yerli -yabancı tüm sanatçıların bir ay süren yorucu çalışmalarını izledik bu belgeselde. Muazzam bir özveri ve sevgi hakimdi bu çalışmalara.
Sarrah’ın görüntülerini izledim. Nasılda sevgiyle bakıyordu,işliyordu onu. Bir sanatçının yarattığı her şey, çocuğu gibi değil midir? Sanata ve Ziya’ya yüklediğim anlamla onu içselleştiren biri olarak, içim acıdı derinden.
Kendi öz değerlerine karşı duyarlı olmayan, sahip çıkamayan bir toplumun, hediye edilen bu heykele sahip çıkabileceğini düşünmek pek olası görülmüyor aslında. Bu ayıp da bize kalsın.
‘’Alt tarafı bir ağaç kütüğü .Ne var bu kadar abartılacak?’’ Diye düşünebilirsiniz.
Bu el’in kırılması bir nevi; Ziya’yı özlemle, sevgiyle, dostlukla özdeşleştirenlerin de, elinin kırılmasıdır.
‘’Ne insanlar ölüyor. Buna mı taktın?’’ Diyenler çıkabilir.
Başta belirttiğim gibi. Şiddet dolu bir dünyaya itirazım. Sanat anlayışı olmayan,sevgisiz bir topluma sitemim. Bir heykele bunu yapan zihniyetin başka bir canlıya neler yapabileceğini düşünmek dahi istemiyorum. Böyle başlar savaşlar. Böyle öldürülür insanlar. Böyle sevgisizlikten yok olur dünya!”