EVREN MUMCU’NUN ZİYARETİ
Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli Araştırmacı Gazeteci Yazarlardan ve hain bir saldırı sonucu hayatını kaybeden üstat Uğur Mumcu’nun kızı Evren Mumcu gazetemizi ziyaret etti. Gürsel Albayrak ve arkadaşlarının düzenlediği bir konferans için ilçemize gelen Evren Mumcu’yu Sanat Galerisinde dinleme fırsatı bulamamıştım. Sağ olsun, kendisi gazetemizi ziyaret ederek hem bizlerle tanıştı, hem de güzel bir sohbetimiz oldu. Elinden geldiğince davet aldığı her yere gitmeye çalıştığını söyleyen ve aslında Mimar olan Evren Hanım, son derece donanımlı önemli aydınlarımızdan. Sakin ve samimi kişiliği ve tüm içtenliğiyle birlikte çaylarımızı yudumladığımız Evren Hanımın gazetemizi ziyaret etmesi bizleri de memnun etti. Yerel Gazeteciliğin zorluklarına da dikkat çeken Evren Hanım, bu manada 33 yıldır Gölcük’te yayın hayatını sürdüren Gölcük Haberi de internet vasıtasıyla takip ettiğini ifade etti. 12 sayfalık gazetemizin dolu dolu olmasını önemli bir başarı olarak ifade eden Evren Hanım, fırsat buldukça Gölcük’e geleceğini ve ilçemizde gördüğü ilgi ve alakadan dolayı da son derece memnun olduğunu belirterek konferansa katılan tüm dostlarına özellikle teşekkür ettiğini ifade ederek Gölcük Haber vasıtasıyla tüm Gölcüklülere de selam, saygı ve sevgilerini iletti.
Devlet Malından Çalan
Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Resulullah (asm) ile birlikte Hayber savaşına çıktık. Allah da bize fethi müyesser kıldı. Ganimet olarak altın ve gümüş almadık. Sadece eşya, yiyecek ve giyecek aldık. Sonra Vâdil-kurâ’ya çekildik. Resulullah (asm)’in kölesi gölgeliğe girmek için ayağa kalktı. Bu esnada kendisine bir ok isabet etti, eceli de bundan oldu.
Resulullah (asm):
“Hayır! Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Hayber’de taksim edilmemiş olan ganimetlerden almış olduğu şu hırka ateş olmuş, onun üzerinde alev alev yanmaktadır.” buyurdu.
Herkesi bir korku almıştı. Derken bir kimse bir veya iki adet pabuç tasması getirdi ve: ‘Yâ Resulellah! Bunu Hayber’de almıştım.’ dedi.
Resulullah (asm) şöyle buyurdu:
“Ateşten bir pabuç tasması, yahut ateşten iki pabuç tasması!” (Müslim, h.no: 115)
Ümitli Kurbağa
Bir kurbağa sürüsü ormanda yürürken, içlerinden ikisi bir çukura düştü. Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplandılar. Çukur bir hayli derindi ve arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyordu.
Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylediler arkadaşlarına:
“Çukur çok derin. Dışarı çıkmanız imkânsız.”
Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam ettiler. Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlardı.
Sonunda kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilendi ve mücadeleyi bıraktı. Diğeri ise çabalamaya devam etti. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürdüler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa son bir hamle daha yaptı, bu kez daha yükseğe sıçramayı başardı ve çukurdan çıktı.
Çünkü, bu kurbağa sağırdı. O yüzden, arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine kulak asmamıştı.