BU ÇAĞRI GÖLCÜKLÜLERE
Türkiye bir beka sorunuyla karşılaşmamak adına Afrin Operasyonunu yapıyor. Devlet ve millet işte bu zamanda bir ve beraber olur. El ele, gönül gönüle. Şehitlerimiz oluyor, Allah rahmet eylesin, mekanları Cennet olsun. Gazilerimiz oluyor, Allah tez zamanda şifalar versin. Bizler normal hayatımıza o kahramanlar sayesinde devam ediyoruz. Herkes işinde gücünde. Bir yanda düğünler dernekler, diğer yanda çalışma ve eğitim hayatı. O halde Gölcük’te herkes tek ses olarak Atatürk Anıtı önünde toplanmalı, ortak bir bildiriye imza atmalı. Hepimiz biliyoruz ki, iletişim çağında yaşıyoruz, Türkiye’nin neresinden hangi sesler yükselirse, orada bizim için savaş veren kahramanlarımız da bütün bunlardan haberdarlar. Savaşlarda en önemli unsurun moral ve motivasyon olduğunu hepimiz biliyoruz. O kahramanlar Türkiye için Afrin’e giderken dönmemeyi de göze alan, hepimizin minnet sevgi ve saygı duyduğu askerlerimizdir. Siyasi partilerimiz başta olmak üzere, sivil toplum örgütlerimiz, Mehmetçiğin daha doğrusu ülkelerinin yanında olduklarını ortak bir bildiriyle tüm ülkeye ilan etmeli. Bizim için savaşan kahramanlarımız bundan ancak mutluluk ve gurur duyarlar. Görüyoruz ki Türkiye’nin bir çok yerinde bunlar yapılıyor. Özellikle kadınlarımız için ayrı bir parantez açmak istiyorum; Afrin’de savaşan Mehmetçiklerimizi kendi evlatları gibi görüyorlar ki atkılar, bereler örüyorlar, yemekler yapıp komutanlara teslim ediyor, evlatlarına gönderiyorlar. İşte Türk Milletinin beş bin yıllık şanlı tarihinde gerçekler budur ve o şanlı tarihin bugünlere erişmesinde özellikle kadınlarımızın da çok büyük payı ve emeği vardır. Bugün Sevgililer Günü, dünya böyle kabul etmiş. O halde gidin, önce ananızın elini öpün, sonra eşlerinize sarılın, bir gül veriyorsanız takdim edin, eğer veremiyorsanız o zaman tatlı bir tebessümle gülüverin. Bizim en büyük sevgilimiz ülkemizdir. Onun adına savaşan, alın teri dökeni şehit olan, gazi olan kahraman askerlerimiz de bizim sevgililerimizdir. Onları canı gönülden bağrımıza basıyor ve seviyoruz. Gölcük anlı şanlı bir Donanma kentidir, denizci memleketidir, Yenilmez Armadanın nefesi ve soluğu buradadır. O halde; ey Gölcük ,bu ilçeyi idare eden sosyal hayatında, siyasal hayatında etkili ve var olan herkes Anıtpark’ta toplanıp şanlı Türk Bayrağının altında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurunda askerlerimize destek sözünü hep bir ağızdan haykırmalıdır.
Beş Kuruşluk Tokat
Bir gün Hoca sallana sallana yolda yürürken, biri arkadan ensesine kuvvetli bir tokat atar. Hoca nerdeyse yere düşecek. Hoca hiddetle:
– Ne cüretle vuruyorsun!..
Genç adam, biraz ukala bir tavırla, kısaca özür diler. Küçük bir hata yaptığını, Hoca’yı bir arkadaşına benzettiğini söyler. Ayrıca, Hoca’nın olayı büyüttüğünü belirtir. Bunun üzerine, Hoca’yı mahkemeye gitmekten başka bir şey tatmin etmez. Hoca ısrarlıdır ve genç adamın kabul etmekten başka çaresi yoktur.
Kadıya giderler. Kadı her iki tarafı da dinler. Ancak kadı genç adamın arkadaşı olduğundan, onu müşkül durumdan kurtarmanın çaresine bakarken, Hoca’yı da yumuşatmaya çalışır…
– Hoca, hislerini anlıyorum. Herkes aynı şeyleri hissederdi bu durumda. şimdi ne dersin, bu genç adam kendine bir tokat atsa kabul eder misin? Hoca tatmin olmaz, ısrar eder: “Mahkeme yapılsın.” der.
Bunun üzerine kadı, genç adama 5 kuruş ceza verir ve gidip getirmesini söyleyip kürsüden iner. Hoca, genç adamın dönmesini bekler. Bir saat geçer, iki saat geçer fakat genç adamdan ses seda yoktur. Mahkeme kapısının kapanmasına az kalmışken, Hoca kadının, en meşgul bir anında ensesine okkalı bir tokat atar ve ekler.
– Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyemeyeceğim…Gelirse söyle ona, 5 kuruşu sana versin!
Hediye Ya Ayva Olsaydı
Nasreddin Hoca bir gün Timur’u ziyarete karar verir. Giderken yanına hediye olarak bir sepet ayva alır. Fakat hoca yolda ayva yerine incirin daha iyi hediye olacağına karar verir ve dönüp ayvaları boşaltır onların yerine sepeti incir doldurur.
Padişah Timur’a hocanın kendisine hediye getirdiği ve huzura kabul edilmesini istediği bildirilir. Hoca huzura alınır. Hediye olarak çok değerli taşlar, kumaşlar bekleyen padişah incirleri görünce çok kızar ve incirleri tek tek hocanın kafasına vurur. Fakat hoca acıdan bağıracağına Allah’a şükreder. Şaşıran Padişah sebebini sorar:
Hoca: Padişahım ya ayvaları getirseydim halim ne olurdu der…