DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

BİZİM MAHALLEDEN İYİ İNSANLAR GEÇER

27.08.2018
1.045
A+
A-

 

Eğer Allah yaratılanların en şereflisi insan diyorsa sizde iyi insan olmak zorundasınız. Bizim mahalleden iyi insanlar geçer. Selam verirler, hal hatır sorarlar. Bir isteğiniz arzunuz var mı derler. Yüzleri hep güler. Samimidirler.

Ben o insanları çok severim. İçlerinde olmak bana ayrı bir mutluluk verir. Komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen âlemlere rahmet sevgili efendimizin izinden giderler. Yürekleri ile hareket ederler, sağlam insanlardır.

Cesurdurlar. Gözünü budaktan esirgemezler. Sadece Allah’tan korkarlar. Ona da iyi kulluk yapamıyoruz mu acaba endişesi taşıdıkları için. Ben o iyi insanları çok severim. Eğer her mahalleden iyi insanlar geçse ki bu sizin elinizde sevgili dostlar.

O zaman iyiye iyi kötüye de kötü diyeceksiniz. Çünkü o iyi insanlar menfaatleri için hiçbir şey yapmazlar. Toplumun mutluluğu onların mutluluğudur. Dünya ancak ve ancak iyi insanlarla düzelir. Peki, bir düşünün iyi insanlar sizin mahallenizden geçiyor mu? Hal hatır soruyor mu?

Selam veriyor mu? Eğer bunlar yoksa bilin ki oturduğunuz sofrada da bereket olmaz. Taptuk Emre ihvanlarına bir konuşma yaparken onlara, “İlle de edep, ille de edep, ille de edep” demiştir. İşte insan için ahlaklı olmak son derece önemli. Başkasının malına göz dikmemek, kem gözle bakmamak hep iyi insanların özellikleridir.

Onlar konuşurken ağızlarından adeta bal damlar. Şiir gibi konuşurlar. Hepsi yürektendir ve samimidir. Bizim mahallemizden hep iyi insanlar geçiyor. Bize kattıkları, öğrettikleri çok şey var.

 

Nasreddin Hoca Azrail

Nasreddin Hoca ölüm döşeğindedir. Hanımına seslenir.

-“Hanım buraya gel”

Karısı koşarak yanına gelir.

-“Buyur bey”

-“Hanım şimdi git en güzel elbiseleri giy, tak takıştır, en güzel kokuları sür kendine. Sonrada gel otur yanıma.”

-“Ayol hoca dediğine bak. Sen bu haldeyken nasıl yapayım ben bunları.”  -“İyi ya belki Azrail gelince beni değil seni alıp götürür.” 🙂

 

Solucana Yüzme Öğretmek

Görevli memur, göl kıyısında balık tutan bir deliye yanaştı: -Kusura bakma kardeşim ama… Burada balık tutmak yasak! -Biliyorum. -Biliyorsun madem.. -Ben balık tutmuyorum ki. -Balık tutmuyor musun? Ya o elindeki ne? -Bu mu? Kamış.. -Kamışın ucundaki? -Kıl. d-Kılın ucundaki? -Solucan. -Balık tutmuyor da ne yapıyorsun öyleyse? -Ne yapacağım; solucan kardeşe yüzme öğretiyorum. 🙂

 

Lüzum Yok

Öğretmen sınıfta ders anlatırken çocuklara sormuş: -Anneniz sizi çarşıya yolladı, bir kilo patates iki kilo domates, bir paket tuz, yardım kilo da beyaz peynir al, dedi. Patatesin, domatesin, tuzun peynirin fiyatlarını biliyorsunuz, daha önceki derste bu üniteyi işlemiştik. Şimdi hesaplayın bakalım, bakkala ne kadar vermemiz gerekiyor? Bütün talebeler oturmuş hesabını yapmış, toplamış, defterlerine bir güzel yazmışlar. Ama çocuğun biri hiçbir şey yazmadan öyle oturuyormuş, öğretmen merak etmiş: -Oğlum sen niye yazmıyorsun? -Lüzum yok öğretmenim.. -O ne biçim laf! Ne demek lüzum yok! Çocuk gülümsemiş: -Öğretmenim benim babam bakkaldır, biz böyle şeylere para vermeyiz. 🙂

 

Kayserili ve Terzi

Kayserili Ali`ye babası hayat dersi veriyormuş:

-Oğlum senden ne kadar isterlerse istesinler yarısından fazla verme.

Ali birgün terziye takım elbise diktirmiş.

Kayserili sormuş borcum nedir?

Terzi cevap vermiş 6 milyon

Kayserili mümkün değil 3 milyon demiş.

Terzi kurtarmaz 4 milyon demiş.

Kayserili mümkün değil 2 milyondan fazla vermem demiş.

Terzi lanet olsun tamam demiş.

Bu sefer Kayserili 1 milyondan fazla vermem demiş.

Terzi sinirlenmiş para falan istemiyorum al elbiseni defol demiş.

Kayserili bir takım elbise daha dikmezsen şurdan şuraya gitmem demiş.

 

Tüccar Zekâsı

Kayserili Tuhafiyeci dükkânından geçimini sağlayabiliyor, bir köşede üç beş kuruş da biriktirebiliyordu. Günün birinde sağındaki dükkân boşaldı, derken orası da tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha… Rekabet başladı, işleri kötüye gitti.

Ama sonunda bir çözüm yolu buldu: Sağındaki komşusu, dükkânının üzerine, gerçek ucuzluk burada yazdırmıştı. Solundaki, en büyük tuhafiye mağazası, yazılı bir bez asmıştı.

Bizimki, ikisinin ortasına şu yazıyı koydurdu: Mağazaya buradan girilir.

 

Nasrettin Hoca’ nın yaşı

Nasrettin Hoca’ nın yakın arkadaşı Hocanın yaşını merak eder ve sorar:

– Hocam kaç yaşındasın? Nasrettin Hoca cevap verir :

– 45 yaşındayım. Aradan uzun yıllar geçer sorar arkadaşını yine sorar:

– Hocam kaç yaşına geldin?

– 45 yaşındayım der yine hoca. Arkadaşı şaşırır ve sorar:

– Hocam bu nasıl olur? Yıllar önce de 45 yaşındayım demiştin.

– Eee erkek adam sözünden döner mi hiç?

 

Dünyanın merkezi neresidir?

Nasrettin hoca ya sormuşlar,

– Hocam dünyanın merkezi neresidir? Hoca bulunduğu yeri göstererek:

– İş te tam da burası dünyanın merkezidir. Soruyu soranlar şaşırmış:

– Aman hocam bu nasıl olur? Hoca cevabı yapıştırır:

– İnanmıyorsan git ölç.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.