CEHALET ÖLÜM GETİRİRSE SORGULANIR

CEHALET ÖLÜM GETİRİRSE SORGULANIR

Yüce kitabımız Kur’an “İkra” ayetiyle başlar. Hz. Ali “Bana bir kelime öğretenin bin yıl kölesi olurum” demişti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ilanından sonra “Şimdi en büyük savaşa başlıyoruz” dediğinde “Kurtuluş Savaşından daha büyük olanı mı var?” diye sordu kurmayları, “Cehaletle savaş” dedi. Bu şu demek, sadece ilim irfan öğrenmek anlamında değil, aynı zamanda iyi bir yurttaş olmak. Biz bunu bir türlü beceremiyoruz. Tabi beceremeyenler çok azınlıkta olsa da topluma büyük yaralar açıyorlar. Geçenlerde küçücük bir ilkokul öğrencisi ilimizdeki okulların birinde ihmal sonucu hayatını kaybetti. Demir kapı üzerine devrildi. Bu cehaletin tam da dik alasıdır. Çünkü vurdumduymazlıktır, nemelazımcılıktır ve bir hayata mal oluyorsa, küçücük bir fidan çınar olmadan kopup gidiyorsa, buna neden olanlar en ağır cezayı almalı. Bulundukları yerleri asla işgal etmemeli. Baktık bu defa bir çocuğun üzerine dolap devriliyor. Evi uzak olduğu için yatılı okuyan bir çocuk. Arkadaşlarıyla oynarken, devrilen dolabın altında kalıyor. Kör bir cehalet vakası. Gözü görmeyen, kafası çalışmayan insanların olmaması gerektiği yerlerde oldukları için meydana gelen bir olay. Türkiye bir deprem ülkesi ve her defasında deprem uzmanları evinizdeki dolaplarınızı sabitleştirin diyor. Kaldı ki burası küçücük çocukların kaldığı bir oda, o dolap duvara sabitlenseydi, o kahredici olay meydana gelmeyecek bir fidan hayattan kopmayacaktı. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. O halde cezaları da en ağır şekilde uygulanmalı tüm sorumlular hesap vermeli. Televizyonlarda mikrofon uzatılan insanların “Burası Türkiye, burada olur” demelerine çok üzülüyorum. Ama bazı gerçekler o insanlara o kırıcı lafları söyletiyorsa, bunları ciddi bir şekilde dikkate almalıyız. Demek ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Cehaletle savaş” dediği konu hala bitmemiş. Demek ki kimileri Kur’an’ın “İkra” ayetini iyi anlayamamış. Sevgili Peygamberimizin o muhteşem hayatını hiç okumamış, bomboş yaşamış.

Mutluluk Hikayesi

Yavru bir kedi kuyruğuyla oynuyormuş. Bunu gören yaşlı bir kedi:

– Neden kuyruğunu kovalıyorsun?

Yavru kedi yanıt vermiş:

– Mutluluğun kuyruğumda olduğunu öğrendim. Onu yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım. Bu nedenle onu kovalıyorum.

Bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş:

– Senin yaşında bende mutluluğun kuyruğum olduğunu düşünmüştüm. Sonra şunu fark ettim; ne zaman onu yakalamaya çalışıp, kovalasam benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi yoluma gitsem hep peşimden geliyor.

Hayat akarken mutluluğu kovalamak yerine onun sizi takip etmesine izin verin.

Kadıyı Uçuran Tekme

Bir memlekette, nüfuzlu kişilerden birinin mahkemeye işi düşer.

Bu adamın gayet güzel katırı varmış. Kadı, rüşvet olarak katırını ister. Adam vermez, kadıda işi görmez. Nihayet, katırın sahibi hile ve desiseyle kadıyı teker-meker azlettirir.

Bir gün her ikisi bir yerde buluşurlar. Kadı şöyle der:

– Bize gelen bu tekme kimin tekmesidir anlayamadım! Adam şu cevabı verir:

– Kimin olacak, bizim katırın tekmesi…

Kral Ve Baş Şövalye

Kral ile baş şövalye tartışmaya başlamış… Kral, şövalyesine; “En büyük ve en güçlü benim; sen benim emrimdesin.” demiş. Şövalye; “Hayır ben büyüğüm. Ordunun başında ben savaşıyorum, sen sadece mühür basıyorsun.” diye itiraz etmiş. Tartışma uzayınca kral ile baş şövalye, bir çobanın yanına gitmiş ve konuya direkt girmemek için çobana sormuşlar:

– Söyle bakalım çoban, senin koyunun mu büyük yoksa ineğin mi?

– Çoban “inek” demiş.

– Keçin mi büyük, öküzün mü? Çoban “öküzüm tabii ki” deyince, kilit soruyu yöneltmişler hemen :

– Peki, kral mı büyük, baş şövalye mi? Çoban hiç düşünmeden cevap vermiş:

– Vallahi ben o hayvanları tanımıyorum…

Liranın Gücü

Türk Lirasından 6 sıfırın atılmadığı yıllarda iki Alman turist, kendi özel arabalarıyla Bodrum’a doğru giderken, trafik polisi araçlarını durdurmuş ve aşırı hızdan dolayı 67.000.000 ceza yazmış…

Turist çift, ceza makbuzunda yazan rakamı görünce fenalık geçirmiş, hastanelik olmuşlar.

Tabii sonrada, 67.000.000’un Türk Lirası olduğunu, Euro2ya çevrildiğinde pek bir şey etmediğini öğrenmiş ve kendilerine gelmişler…

Hayır bu komik belki ama gerçek bir gazete haberi…