Kocaeli °C
Eskişehir 2
Yasadığımız her yer bize kendine has güzellikler kazandırıyor.
Geçen haftaki yazımda Eskişehir maceralarımız anlatmaya başlamıştım.Tabi öyle çok şey
var ki bitiremedim.
Güzel bir Eskişehir turu ile ilk günümüzü tamamladık ve kaldığımız otele döndük..Ertesi
günün planları yapıldı ve yorgunluktan uyuya kalındı..
Sabah erkenden sokakları temizleyen işçilerin telaşı günün başlangıç habercisi oldu.
Odamızın sokağa bakıyor oluşu büyük şanstı,gözümüzü açar açmaz güne hakim olmaya başladık
oda arkadaşım Zerrin’le..Neşeli ve güleryüzlü olunca oda arkadaşım gün de eğlenceli başladı doğal olarak.
Günün en önemli öğünü kahvaltı için buluşuldu tüm ekiple..Aynı güleryüz ve tatlı dille hepimiz
kahvaltımızı ettik..Bir de keyif kahvesi içerek,Eskişehir turuna hazırlandık..
Çok mutlu gezdiğimizden midir bilmem,sanki soğuk ve yağmur hiç etkilemiyordu bizi..
Odunpazarı Evleri nin çevresini turlayarak, başladık günümüze..
Arzu’nun Bebeklerine uğramadan geçmedik..Rengarenk bebekler,dükkanın eğlenceli atmosferi
ve her yerden çıkan bir sürü kedi..Her yer özenle yapılmış,tasarlanmış ve hikayesi yazılmış bebekler
ile gülümsüyordu adeta..Zar zor çıktık dükkandan..
Ve kendimizi Cam Müzesi’ne yönelttik.
Müze girişimizi yaparak bir avluya açılan muhteşem müzeyi gezdik..İçinde camlardan bir masal
şehri yaratılmış müzede hayranlıkla dolaştık.Camlardaki renkler,yansımalar ve ortaya çıkan eserler
muhteşemdi..
Biraz ilerideki galeride göç hikayelerini anlatan bir sergi vardı..İnsanların kayboluşları,yaşadıkları
yerleri terk etmek zorunda bırakılışları tabi ki en güzel bir ressamın fırçasında can bulmuştu..
Duygu karmaşası içinde olayları düşünürken ,biraz sonraki galeride Eskişehir tarihi ile karşılaştık..
Göçler ve şehrin oluşması tarih tarih fotoğraflanmış ve videolar ile desteklenmişti..Şu an yaşadığımız
güzel günler için insanların çektikleri ve fedakarlıkları gözlerimizi doldurdu hepimizin.
Neyse Cam Müzesi’ni gezip bitirdikten sonra,yolumuzun üstündeki Balmumu Müzesi’de sıradaydı.
Ben daha önce gördüğümden arkadaşlarımı bir çay molasında bekledim..Arada bu molalar en sevdiğim
anlardır her zaman..Amaç çaydan ziyade dinlenmektir yani,çay da bahanesi..
Müzeyi gezen arkadaşların da gelmesi ile bir taksiye atladık ve Porsuk Çayı gezimize yöneldik..Sürekli
söylüyorum ama,buranın taksicileri çok efendi insanlar..İnanılmaz yardımcı ve kibarlar.. Bayıldım gerçekten..
Taksiden indiğimiz meydan rüya gibi..Sanki bir Avrupa şehrimdeyim..Her yer heykeller,ağaçlar,köprüler
ve düzgün yollar..Köprüden geçip,Porsuk Turu için koşturuyoruz..Ne yağmur ne soğuk bize engel olamıyor
o gemi turu yapılacak tabi..
Hemen sıraya giriliyor ve gemi yolculuğu başlıyor..Aklımızda gondol vardı ama diğer gelişe insallah..
Gemide oturmak ne mümkün,ne yana bakıcağımızı şaşırıyoruz..Zaten sonbaharın renk dansları baktığımız
her yerdeler..Yağmur yağınca daha güzelleşen nehir bize yeşilin tüm tonlarını sunuyor adeta..Fotoğraf sanatçısı
arkadaşlarım Berna İkiz ve Zerrin Tavşan var Allahtan yanımızda,tüm bu güzellikler onların fotoğraflarında
yer alıyor.Biz de cep telefonlarımız ile bir şeyler yakalama derdindeyiz,hatıralarımız için..
Bir gidiş bir de dönüş ile turumuz son buluyor..Sarı tonlarını üstüne yakıştırmış ağaçlı yollardan geçerek,
yöreye ait çiğ börekçi aranıyor.Tüm ritüelleri yaptıktan sonra,şehrin caddelerine yöneliyoruz.
Eskişehir in tam merkezinde araçlara kapalı muhteşem caddeler var..Tramvaylar ve gösterişli binalar ile
harika bir yer..Son derece şık hanımlar alışveriş halindeler.Kafeler çok güzel..Sanki İstiklal Caddesi havasında
ve çok daha sakin ve düzenli..İnsan kaosu da yok ..Kimse yerlere çöp atmıyor,kimse kimseyi rahatsız etmiyor.
ve işte diyorsun,her şehir ve insanları böyle neden olmasın..
Bu kadar gezdikten sonra buranın meşhur bozasından içmeden gidemeyiz diyor arkadaşlar.Bakıyorum Seyhan,
Hilal,Emine,Berna ,Zerrin hepsi aynı fikirdeler..Karakedi Bozacısı ‘nda uzun bir sıra var,ama olsun o boza içilecek.
Biraz da sevdiklerine alıyorlar tabi..
Birkaç adım atıyoruz ve çay molası veriyoruz..Bir Kafe de dunyalar tatlısı bir kızımız ve dükkan sahipleri bize
öyle ikramlarda bulunuyorlar ki,işte diyorum özlediğimiz insanlık hareketleri bunlar..Evlerine
gitmişiz gibi yakınlar bize ..Çaylar,kurabiyeler ve tabi sohbetler…Daha kalkmayacağız ama tren saatimiz yaklaşıyor..
Sanki eksik bir şeyler kalmış gibi içimiz..Belki de birine uğramayı unuttuk havasındayız..Fakat,şehrin büyüsü öyle
sarmış ki bizi,yüzümüzde güzel bir tebessüm var hepimizin.
Tren Garı yakın şükür ki.Yine taksi ile çabucak gidiyoruz ..İşlemlerimizi yaptırıp,trenin önü mü arkası mı tartışması ile
bir noktaya oturuyoruz..
Maalesef yine hata yapıp,sırt çantalarımızı zıplatarak ve tabi kahkahalarla yine trenin doğru tarafına koşuyoruz.
O kadar yorgunluğa ve kendimizi tutamayarak gülmemize rağmen doğru vagonlara yerleşip,bir oh çekiyoruz.
İŞte bir şehir daha hikayesi ile bize anılar bırakıyor..
Belki her yeri sanat koktuğundandır çok mutlu oldum burada..
Değerli arkadaşım Seyhan Sirmen gezimizi planlayarak,diğer arkadaşlarım Emine Pamuk;Zerrin Tavşan,Berna İkiz,
Hilal Suan, da güzel dostlukları ile bu geziyi unutulmaz kıldılar..
Gidilecek yollar her zaman vardır..
Fakat bu yolları güzel kılan,sıkıca sarılacağınız ve sonsuz güveneceğiniz insanlar önemlidir..
Biz şanslıyız kesinlikle..
Daha nicelerine ..
Sanatla kalın..Banu Devrim.
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR