DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

ADNAN HOCA’NIN VAAZ LEZZETİ, ORDUNUN KUMPAS SIKINTISI

17.02.2016
1.847
A+
A-

ADNAN HOCA’NIN VAAZ LEZZETİ, ORDUNUN KUMPAS SIKINTISI

Dün kırk yıllık arkadaşım dostum ve Gölcük’ün en eski esnaflarından Mehmet Yalgı’nın validesi Safinaz Teyze vefat etti. Çocukluğumda ilk gittiğim cami olan Merkez Camiinde kılınan cenaze namazı için yolum tabi ki orasıydı. Gölcük’ün en eski esnafları, en eski dostları, ahbapları orada gördüm. Saçlarına kır düşmüş yüzünde çizgiler oluşmuş, ağabeylerim Merkez Camii’nin avlusunu adeta dost buluşmasına çevirmişti. Baş sağlığı verip eski dostlarla büyüklerle sohbet ettikten sonra camiye girdim. Kürsüde değerli dostum ve arkadaşım, sohbetinden her zaman lezzet aldığım Merkez Vaizimiz Adnan Yıldız Hoca vardı. O konuştu mu dinleyeceksin. Bir derya deniz misali. Dopdolu bir adam. Bir şey anlatırken o kadar güzel ifade eder ki, kendisini dinleyen hiç kimsenin kafasında en küçük bir soru işareti dahi kalmaz. O anlattıkça biz ruhumuzun dinlendiğini aynı zamanda da sakinleştiğimizi hissederiz. Kalbimize öylesine güzel duygular verir, sevgili Adnan Hoca. Gölcük’te Adnan Yıldız gibi bir Merkez Vaizinin olması, ilçemiz için de gerçekten çok büyük bir şanstır. Yıllardır, kendisini dinleyenleri kendisine hayran bırakan bir büyük alimden bahsediyorum. İşte dün değerli dostumu bir kez daha ama bu defa bir cenaze münasebetiyle dinledim. Sadece ben değil Adnan Hocanın anlattıklarına kulak veren herkes oradan ne istediğini bilen ve alan insanlar olarak ayrıldılar. Eline diline yüreğine sağlık sevgili Adnan Hoca.

 

ORDUNUN KUMPAS SIKINTISI

Şu meşhur Silivri günleri. Komşu kapısı yaptığım her duruşmayı yerinde izlediğim, üzüntülü ve sıkıntılı günler. Türk Ordusuna bir kumpas kurulmuş. Memleketin en seçkin komutanları orada. Ben her duruşmada Silivri’deyim. Onları hiç bir zaman başları önüne eğik görmedim. Her zaman başları dik ve alınları açıktı. Tek sevdaları, tek aşkları Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet etmek olan bu vatanın en güzide evlatlarından bahsediyorum. Günler günleri, aylar ayları kovaladı ve aradan yıllar geçti. Sonunda suçsuz oldukları anlaşıldı, devletin en üst kademesinden orduya yani milli orduya kumpas kuruldu açıklamaları geldi. Oldu mu şimdi? Bu insanlara yazık değil mi? Sadece onlara değil, Türkiye’ye yazık değil mi? Ben iki küsur yıl boyunca önce Gölcük Anıtpark’ta sonra da Değirmendere Çınarlık’ta Vardiya Bizde Platformunu düzenlediği Sessiz Çığlık Eylemlerine katıldım. Dönem sözcülüğü yaptım dostlarımı arkadaşlarımı anlattım. Bugün şimdi bakıyorum da Türkiye içeriden ve dışarıdan sıkıştırılmaya çalışılıyor. Oyun bu defa Türkiye üzerinden oynanıyor. Yani bir büyük millete kumpas kurulma çabaları var. Etrafımız yangın yeri gibi. İşte orduya kurulan kumpas sonucu yüzlerce seçkin askerin bugün onlara ne kadar çok ihtiyaç duyulduğu da bir gerçeğiyle karşı karşıyayız. Neticede ordunun morali bozuldu. Manevi olarak çöküntü yaşadı. Halbuki eğer o kumpas zamanında önlenebilseydi, bugün Türk Ordusu o seçkin askerleriyle en azından moral olarak çok daha güçlü ve kuvvetli olacaktı. En kritik yerlerde görev yaparken gelecekleri ve hayatları çalınan insanlar görevde olacak, Türk ordusunun motivasyonu ve gücü en üst düzeyde varlığını dosta güven, düşmana da endişe veren bir büyük camia olarak devam ettirecekti. Bugün tabi ki aynı heyecan ve kararlılıkla ordu görevdedir. Bundan şüphemiz yok. Benim bahsettiğim bu seçkin askerlerin bugün görevde olmayışının manevi sıkıntılarıdır.

 

HESAP KİTAP MESELESİ

Ekmek zor zanaat. Kazanmak için dökülen terler, zor mu zor. Aslında hayat zor, hiç kolay değil. Herkes geçim derdinde. Dün Anıtpark’ta bir kaç emekli bankların üzerine oturmuş sohbet ediyor. Cigarasını derin derin çeken bir tanesi “İlçeyi karış karış dolaşıyorum, marketleri geziyorum, hangi yerde ucuz bulursam onları tek tek not ediyorum. Fiyatlar farklılık gösteriyor. Bir yerde pirinç ucuz şeker pahalı. Diğer yerde şeker uygun, fasulye pahalı. Dolayısıyla bende aldığım notlar sayesinde belki biraz geziyor dolaşıyor yoruluyorum ama sonunda eve giderken hem almam gerekenleri alıyorum, hem de en uygun fiyatlardan olanları. Aslında bizim gibi emekliler için bu güzel bir durum.” Arkadaşları sordular “Nesi güzel?” diye. “E market market dolaşırken bol bol geziyorum ya o da işte bana spor olmuş oluyor.”

 

ESMA-ÜL HÜSNA

*ES- SAMED: Her şey kendisine muhtaç olup, kendisi hiç bir şeye muhtaç olmayandır. (Her kim açık arazide gece yarısı secde edip bu ismi yüz yirmi bir kere okursa Sıddıklardan olur.)

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.