DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

HAYATINIZDAKİ YABANİ OTLAR

09.02.2016
2.385
A+
A-

Hepimizin hayalidir, bahçeli bir eve sahip olmak, ekip biçmek ister insan. Meyvesi sebzesi olsun ister. Bir kenarında biberi, maydanozu, domatesi, diğer kenarında tavukları, yorgun düştüğünde de gölgesinde dinleneceği bir dikili ağacı olsun ister.

Bahçesinde zaman geçirmeyi kim istemez ki? Kendini çok yormadan yetiştirdiği sebzenin, meyvenin tadına kim doyabilir ki? Ter döktüğü, yorulup emek verdiği ve sonunda elde ettiği güzellikleri kim görmez ki? Bahçede yetişen her ürünün bir tadı bir lezzeti vardır. Hele bir de siz organik olarak yetiştiriyorsanız, değmeyelim keyfinize.

Biz, değmeyiz keyfinize ama bu yabani otlar sizin keyfinizi kaçırabilir. Çok arsızdırlar, çabuk büyürler. Siz bir yeri temizlersiniz, onlar bir başka yerden boy gösterirler. Bahçenizin güzelliğini gölgeledikleri gibi ektiklerinizin de büyümesini ve çoğalmasını, bir anlamda nefes almasını engellerler. Tıpkı hayatınızda sizi engelleyen olumsuz inançlarınız gibi…

Ama durun hemen yabani otlarınızı düşünerek karamsarlaşmayın. Tüm yabani otlar bahçenizde veriminizi engellemezmiş. Karahindiba ile köygöçüren yabani otları güçlü kökleri ile toprağı havalandırır, toprağın derinlerindeki besinleri toplarmış. Böylece de diğer bitkilerin yaşamasını sağlarmış. Böcekler ve kuşlar içinde besin kaynağı oluyormuş.

Bahçe sevenlere düşen en önemli iş, bu yabani otların, bahçenin hangi bölümünde işe yaradığını keşfetmekmiş. Tıpkı bizlerin hayatında az da olsa işe yarar olumsuzluklar gibi.

Hayatınızda gelişmenizi engelleyen, hedeflerinizden uzaklaştıran, enerjinizi düşüren, şevkinizi, heyecanınızı, özgüveninizi azaltan hatta bazen yok eden yabani otlarınız yok mu? Bunların hepsi sizin bahçenizde yetişmiyor mu? Hepsini siz kendi ellerinizle suluyor ve hatta biçiyor, tekrar tekrar büyümesine çoğalmasına sebep olmuyor musuz?

Bizim iç sesimiz, bazen o kadar çok yoğunlaşıyor ki ne kadar olumsuz duygular varsa, bahçemizdeki yabani otlar misali her yanımızı sarıyor. “ İşte bak! Olmadı.  Yine başaramadın. Sen anlamazsın. Sen geri zekâlısın. Sen yapamadın… Ssssssseeeeeennn  ……”

Bir sürü sessiz çığlıklar yankılanır içinizde. Öylesine yankılanır ki artık o sese teslim olur, onu haklı çıkarmak için elinizden geleni yaparsınız ve de hiç farkına varamadan. Hepsine olmasa bile sizin en çok eksik olduğuna inandığınız duyguya tutunur ve inanarak kendinizi üzersiniz.

Hiç olmadık yerde, hiç olmadık bir konuda aslında çok iyi olduğunuza inandığınız halde azıcık bir olumsuzlukla kendinizi hemen geneller “bunu bir kere daha yapamamıştım, beceriksizim” diyerek kendinize hiç hata yapma şansı vermezsiniz.

Oysa bu duygularınızı kabul ederek, yine iç sesinizi harekete geçirip “olsun, herkes hata yapar, hata yapa yapa yapmamayı öğrenirim” diyebilmeyi başardığınızda kendinize daha çok değer vermiş olursunuz ki bu da bir süre sonra alışkanlık haline gelecektir. Yaptığınız herhangi bir olumsuzlukta içinizden “ hıııım bu durumda şu noktayı düzeltmeliyim” şeklinde düşünerek kendinizi genel olarak başarısız kılmak yerine geliştirilebilir yanınızı görmenizi sağlayacaktır.

Bir anlamda yabani otlarınızı yavaş yavaş çevresine zarar vermeden temizlemiş olacaksınız. Elbette her şey zamanla oturacak ve alışkanlık haline gelecektir. Bunu birkaç kez yapıp “olmuyor, ne kadar denedimse yine kendime haksızlık ediyorum” diyebilirsiniz. Ancak unutmayın ki damlaların sürekliliğidir kayaların oyulmasını sağlayan.

Bazen de bırakın akışa kendinizi, bırakın yabani otlar güneşi görsün. Onu gören börtü böcek sevinsin. Diğer bitkiler gün yüzüne çıksın. Öyle ya bizleri de bazen olumsuz duygular, yersiz korkular yönlendirmez mi? Ne olduğunu anlamasak bile korkar,  tedbirimizi alırız ve sonrasında “iyi ki böyle düşünmüşüm” deriz, tıpkı faydası dokunan yaban otları gibi. Ancak nerede nasıl olacağını bilmek şartıyla..

Sanırım bu düşünceye en çok çocukken sahiptik. Belki biraz da o yaşlarda onaylanma duygusunun çokluğu olsa gerek, hep yaptığımız şeylere “İyi ki böyle yapmışım, iyi ki böyle düşünmüşüm değil mi?” diye sorardık. Büyüdükçe bunun ayırtına vardık elbette, bazı durumları açıklarken “bunu iyi ki yapmışım” deriz.

Yine “çocukken” değince aklıma geldi. O tertemiz duygularımız kirlenmeden, zihnimiz kötü düşünceler oluşturmayı öğrenmeden önceki çocukluğumuzdan söz ediyorum. O zamanlarda bahçemize ne kadar iyi bakıyorduk değil mi? Çiçekler açmış, sebzeler meyveler olgunlaşmış.

Özgüvenimiz yerindeydi. Hiç kimseden korkmazdık. En güçlü bizdik. Bizi kimse yenemezdi. Bize yapamazsın dediklerinde, ısrarla tekrar ettiklerinde nasıl da kendimize güvenerek yapacağımızı bağırarak söylerdik. Nasıl da gözümüz karaydı, korkuyu fiziksel olarak canımız yanmadıkça hissetmezdik.

Sonra ne oldu da sesimiz kısıldı? Yapamayacağımız söylendiğinde sessizce bir kabul edişler yaşadık? Ne oldu bahçemize, mis kokulu leylaklara, güllere, hani dalına salıncak kurduğumuz ağaçlara, tatlı tatlı esen serinliğine neler oldu?

Büyümeye başladıkça, yaptığımız her yanlış yüzümüze sık sık söyleniyordu, bazen sözlü bazen fiziksel olarak. Her birinin izi gün geçtikçe daha derinleşiyor ve kalıplaşmış inançlarımızı oluşturuyordu. Gün geçtikçe büyüyor, büyürken de “ben önemsizim, ben değersizim, bbbbeeeeennnn …….   ” diyerek çocuk ruhumuzu kaybediyorduk, yabani otlar çevremizi sarıyordu. Bize biçilen değerler içinde, kalıplar içinde yaşamayı öğreniyorduk.

Bugün ise bize biçilen bu kalıpların, artık farkındayız. Bu olumsuz duygulardan olumluya geçmeyi, negatif düşüncelerden nasıl uzak durulacağını, aslında doğuştan var olan gücünüzü pozitif alanda nasıl kullanacağınızı ve enerjilerin yaşamınıza etkisini az çok öğrenmiş olmalısınız. Enerjiniz bol yabani otlarınız az olsun…..

Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür…  Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür…  Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür…  Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür…  Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür!… (M.Ghandi)

 

 

YORUMLAR

Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

  1. Anıl Ersin dedi ki:

    uzun zamandır böyle güzel bir yazı okumadım özelikle kızımın doğum gününe gelmesi dolayisi ile de daha anlamlı oldu. Ben sizinle tanıştığımdan beri enerjimi düşüren insanları çevremde barındirmiyorum başkalarının ne düşündüğü değil kendi yaşamımız önemli kendi bahçemizde yetiştirdiğimiz her bir bitkinin ayrı bir faydası var yeter ki o güzellikleri bilelim farkında olalım. Sevgilerin en yücesi size gelsin çünkü herkese o güçten veriyorsunuz

  2. Nurşen Gazezoğlu dedi ki:

    Ne muhteşem yazmış benim can arkadaşım–İki zıt düşünce kelebek gibi hafifçe dokunarak yalın bir dille ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.–Aklıma Ferrarisini Satan Bilge geldi–Ne demişti–İnsanlar sizi kontrol edebilir ama zihninizi asla—Zihin gücümüzü kullanarak yabani otları en değerli bahçemiz olan beynimizden atabiliriz—Olumsuzlukları hayattan uzaklaştırmak da çözüm değildir.—Onları fazla büyütmeden ve idareyi onların eline vermeden de hayatımızı sürdürebiliriz.—Engelleri bir fırsat olarak algılayarak sorunları insan olmanın bir parçası olarak görebiliriz—Okul hayatımda yabani otların yanı sıra her zaman güzel enerjisiyle bana renk katan can dostumu yürekten alkışlıyor ve başarılarını kutluyorum—

  3. Ali ACIBUNAR dedi ki:

    SÜPER BİR ANLATIM TEBRİK EDERİM KARDEŞİM
    sadece şunu söyleyim ayrık otu vardır genelde cimlerin arasındadır ve o güzelligi hep bozar sorsan dermişki ben bi girebilsem arasına cimin gerisi kolay hayatımızdada ayrık tları mevcuttur saygılarımla

  4. Sıdıka Akyazı dedi ki:

    Hayatımın belki en saf,en zor döneminde tanıdığım ve güzelliklerini asla unutamayacağım gönlü güzel ablam..emeğine, ellerine, yüreğine sağlık..yazında anlattığın o ayrık otlarına bolca rast geldim..ayıklamayı öğrendim..bahçem tam değilse de temizlendi ablacım..hoşçakal gönlü güzel insan..