DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

KAYMAKAM YAZICI’YLA SOHBET, DOKUNULMAZLIĞIN KALDIRILMASI

Hani derler ya gönül ne çay ister, ne kahve, ne de kahvehane; gönül bir dost ister, çay kahve bahane. İşte hayat böyledir. Sıcak dostluklar yoksa, hava hep soğuktur. Üşürsünüz. O üşüme titremeye dönüşür, kendinizi yalnız hissedersiniz. Halbuki biz insanoğluyuz, yalnız yapamayız. O sadece Yüce Yaratana mahsustur. Dost dediklerin boşuna o sıfatı hak etmezler. İçi dolu doludur. Bildiğiniz gibi Torunum Rauf Doruk’un ameliyatı sonrasında yüzlerce telefon ve mesaj almıştık, bu güzel bir şey. Eve gelenler, iş yerine gelenler, ne kadar güzel bir duygusal ve manevi paylaşımdır. Gölcük Kaymakamı Adem Yazıcı benim çok sevip saydığım çok değerli bir kardeşimdir. İyi bir yönetici olma vasfının yanı sıra, iyi bir insandır. Önceki gün geçmiş olsun ziyareti için geldi. Epey oturduk sohbet ettik. Vaktin nasıl geçtiğini anlayamadığınız ve doyumsuz bir söyleşiye daldığınız insanın adı dosttur. Samimi sıcak ve sizi anlayan insan sizin gerçek dostunuzdur. Biz, sevgili Kaymakamımız adem Yazıcı’yla insan hakları kurulunda ayda birde olsa resmi olarak bir araya geliyoruz, ancak insan dostu zaman zaman sohbette de arıyor ve özlemiyor değil. İşte önceki gün bizim yaptığımız da o oldu. Geçmiş olsun temennisiyle gazetemizi şereflendiren Değerli Gölcük Kaymakamı Adem Yazıcı’yla gerçekleştirdiğimiz dost sohbeti.

DOKUNULMAZLIĞIN KALDIRILMASI

Milletvekillerini Ankara’ya yüce meclise bizleri temsil etsin diye göndeririz. Onların görevi Türkiye Cumhuriyeti Devletini muhasır ve medeni devletler seviyesinin üzerine çıkacak çalışmalar yapmaktır. Ülkemizin üniter yapısını bozacak her türlü bölücülüğe birlikte karşı çıkmaktır. Yüce meclis HDP’yle ilk defa tanışıyor değil. Ben Eş Başkan Selahattin Demirtaş’ın eline sazı alıp seçimler öncesi ekranlara çıktığı günleri iyi hatırlıyorum, hepimiz hatırlıyoruz. Bir programda “biz Türkiye partisi olacağız” sözünü çok önemsemiştim. Ne yazık ki bunu başaramadılar. PKK’yı ciddi bir şekilde kınayamadılar. O da yetmiyormuş gibi PKK ve onun uzantısı YPG ve PYD gibi terör örgütlerini de adeta sahiplendiler. Ankara’da masum vatandaşlarımıza karşı alçakça bir saldırı yapılmıştı. Bu vatanın 28 evladı elim bir saldırı sonucu şehit oldular. Hepimizin yüreği yanarken, o saldırıyı gerçekleştiren bölücü terör örgütü mensubu teröristin cenazesine HDP’li Milletvekilinin katılması büyük bir infial yaratmıştı. Oraya gitmek, yapılan o alçakça saldırı tasvir ediyorum demektir. Bu vatanı ve milleti seven herkes böyle düşünür. Kabul edilebilir hiç bir yanı yok. Ardından tepkiler çığ gibi büyüdü. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve Başbakan Sayın Davutoğlu HDP’li Milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için meclisin gerekeni yapmasını istedi. Son derece haklılar. Bu zamana kadar kaldırılmalıydı bile. Hem bu ülkenin vatandaşlarının verdiği vergiyle mecliste milletvekili olarak yer alacak ve maaş alacaksın, hem de alçak bir terör örgütünün alçakça saldırısı sonrasında hepimiz yürekten yaralayan insanlarımızın cenaze törenlerine değil, o alçakça saldırıyı yapan terörist için taziyede bulunacaksın. Bunu kabul etmek mümkün değil. Mecliste bu kafadaki insanların olması da doğru değil. Ve seçimler öncesinde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da “Türkiye partisi olacağız” sözleri de yalandan başka bir şey değil.

BİR SICAK BİR SOĞUK

Ahali soğuk günlerde anında en kalın giysileri giyiyor, en küçük bir güneş, gördüğü zamanda açılıp saçılıyor. Şu sıralarda her ne kadar güneşi fazla görmesek te en küçük bir parıltıda kısa kol aydın havası misali tişört giyip te sokağa çıkan vatandaşlarımızın grip olduklarına şahit oluyorum. Bir sıcak bir soğuk. Ama biliyoruz ki içinde bulunduğumuz aylar kış aylarıdır. Kış deyince ille de her gün kar yağacak, her gün yağmur yağacak, her gün de hava buz gibi soğuk olacak değil. Ara sıra tabi ki güneş açacak, hava güzel olacak, neticede kısa kollu gezenler o yalancı güneşin gazabına uğramaktan da kurtulamayacak. Bugün havanın kapalı olması bekleniyor. Hafta sonundan sonra, yine güneşli günleri İnşallah göreceğiz. Meteoroloji öyle söylüyor, tahminler o yönde. Ama biz yine en küçük güneşi gördüğümüzde yaz gelmiş gibi kısa kollu tişört giymek yerine uzun kollu gömlek ve kazakları tercih edelim. Bak sonra grip oluyorsunuz.

ESMA-ÜL HÜSNA

EL-AHİR: Varlığının sonu olmayan, en son olandır. (Her kimin ömrü sonunda hayırlı ameli bulunmazsa bu ismi kendi vird yaparsa, Allah onun amellerini hayır ve sahih ile tamamlar.)

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.