NİÇİN BÖYLE OLDUK?

Neydik, ne olduk ve ne olacağız? Bu soruyu zaman zaman kendimize sorarız. Dost toplantılarında konu ederiz. Soru aslında endişelerimizi konuşmak ve tartışmaktır. Zor hayat dün yoktu, bugün de olmayacak, gelişen ve bizi tedirgin edip içimizi sızlatan duygular her zaman var olacak. Bilmem bu duygulardan kurtulacağımız günleri görecek miyiz? İşte bizi düşündüren bir o kadar da ürperten araştırma sonuçlarını sizlerle paylaşıyorum. Kızımı başka partiliyle evlendirmem diyenlerin oranı %83, başka partili ile iş yapmam diyenler %78, başka partili ile komşu olmam diyenler %76, başka partili ile arkadaşlık etmem diyenler %73. Korkun! “Nereye gidiyoruz?” diye kendinize sorun. %80’leri dahi aşan bu kin ve nefret niçin? Ne ara bu hale geldik? Nasıl olur da birbirimizi bu kadar zorluyoruz? Bu tahammülsüzlük neyin ve kimlerin eseri?

AŞKIN DAYANILMAZ GÜCÜ

Kalp atışlarıdır o, için titrer, gözlerin kararır, sözler boğazında düğümlenir. Nasıl ifade edeceğini bilemediğin en yüce duygudur o. Sarsar seni derinden. Diplerde vurgun yemiş gibi olursun. Kalbin sağlamsa dayanırsın, yoksa hüsran, yok oluş. Kimi zaman en derin nefret, seni kendinden geçirir. Sarhoş olup, düz yolda tökezletir seni. Taşların üzerine düşersin, yüzün gözün kan revan içinde kalır, tanıyamazlar seni. Aşkın büyüsü öyle bir derindir ki, dipsiz kuyuya düşünmeden atlarsın. Sonunu düşünmediğin kalbini canına koyduğun en büyük var oluştur aşk. Gel dediğinde neden sorusu sorulmaz yüreğinde. Var oldukça koşarsın, o yolda hiç yorulmadan. Aşk aslında seni senden almaz, seni sana yeniden verir. Aşk yaşadığın hayattır senin, sımsıkı sarıl ve ondan hiç vazgeçme. Aşksız hayat olur mu ey fani? Aşk her daim baki.

VERENE BAK ALANI GÖR

Önemli bir istatistik yayınlandı. Hoş hepimizin malumu, bilmediğimiz bir şey değil. Tam bir vur abalıya misali. İşte malumun ilanı o istatistik sonuçları. Milli gelirin %60’ını elinde tutanlar, verginin %30’unu ödüyor. Bu şu demek, gelirin %40’ını da elinde bulunduranlar da verginin %70’ini. Verenleri gördükten sonra, alanlar kim onu da zaten siz buldunuz. Verenler; işçi, memur, küçük esnaf. Alanlar; onu da siz bulacaksınız ya. Bir de duranlar var. Emekliler, işsizler ve devletin sosyal yardımı ile hayatını sürdürenler ile 65 yaş maaşı alanlar. Yani hiç vergi vermeyenler. İşte manzara bundan ibarettir.

EKMEK İŞİ

En temel ihtiyaç, gıda maddesidir; ekmek. Soframızın baş tacı, hepimizin mücadelesi de zaten ekmek değil mi? Profesör Canan Karatay “Fırından beyaz değil kara ekmek alın” der. Sağlık için. Bir de işin namus yönü vardır. Orada kara değil, ak ekmeği tercih ederiz, helalinden olanı. Bir de bayat ekmek, fırınlarda elde kalan, satılmayan ekmektir o. Ertesi gün yarı fiyatına satılır. Fakir fukara alır onu. Çok tüketen dar gelirliler de buna dahildir. Herkesin mücadelesi ekmeğin adına biz halk tabiri ile ekmek kavgası deriz. Şu sıralarda bunu çok konuşur olduk, %25’lik zam büyük tepki çekti. Bütçeleri bir hayli sarstı. Ağır bir yük getirdi. Bakan, “fiyatı fazla” dedi, fırıncılar odası maliyet hesabı çıkardı. Bu arada fırın sahipleri de konuştu, bakın onlar ne diyor. Bir mahallede beş fırın var, her biri bin ekmek üretiyor. Bu sayı üç olsa, her bir fırın 1600 ekmek üretecek, maliyette daha düşük olacak. İşte sorunun cevabı. Fırıncılar birleşsinler büyük bir şirket kursunlar, belki de bir kooperatif kurarlar, bir mahallede beş değil, bir fırın olursa, ekmeğin maliyeti daha da düşer. Tek fırının üreteceği ekmek, yetmiş kuruştan satılabilir. Bunu söylüyorlar zaten. O halde sorunu çözecek olan fırıncılar odasının ta kendisidir. Herkes fırın açacak, bizde pahalı ekmek yiyeceğiz. Yok öyle şey! Şimdi bu anlattıklarımdan sonra kendi kendinize sorun bakalım, ekmeğin fiyatını ucuzlatın diyen bakan mı haklı, yoksa fırıncılar odası mı?

ESMA-ÜL HÜSNA

*EL- MUBDİ: İlk icat eden, yaşatılanları maddesiz ve örneksiz ilk yaratandır. (Her kimin hanımı hamile olsa çocuğunu düşürmekten korkarsa bu ismi on kere okur, işaret parmağını karnı üzerinde dolaştırırsa, muhakkak Allah’u Teala o çocuğu düşürmekten ve kadını zarardan korur. )