DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

KAFAYI DEPRESYONA TAKTIM

26.04.2016
1.131
A+
A-

Biz asrın en büyük felaketini yaşadığımızda sokakta kendi kendine konuşan insanlar vardı. Hatta bir gün sizlere şu meşhur hüzünlü kadın hikayesini anlatmaya başlamış, yurt genelinde de büyük bir ilgiyle vatandaşlar okumuştu. Zannediyordum ki, depresyon bir büyük felaketi Gölcüklüler olarak yaşadığımız için sadece bize mahsus. Bugün Türkiye’de 2015 istatistikleri itibariyle 43,5 milyon kutu depresyon ilacının satılması büyük vahamet. Demek ki 17 Ağustos sanki Türkiye’nin her yerine yayılmış. Bakın İsrail’e, yapın bir araştırma, girin Google amcaya, nüfusun kaçta kaçı depresyon ilacı kullanıyor diye merak edin. Sonuçlar sizi oldukça şaşırtacak. Peki biz niye böyleyiz? Bunun cevabını şöyle verelim, Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışından uzakta gibiyiz. Bu ülkede milyonlarca insan açlık sınırının altında, milyonlarca insan da fakirlik sınırının altında yaşıyor. Bir mutlu azınlık milli gelirin çok büyük bölümünü hanesine yazdırmış durumda. Sofrada suratların sirke satması, insanların sinirden ne yapacağını şaşırmasının adına zehir zemberek hayat derler. Diğer tarafta da bal börek. Hal böyle olunca depresyon ilaçlarının satışı da tabi ki patlar. İyi güzel de nereye kadar? Banka borçları nedeniyle tavuğa dönmüş vatandaşlar, kredi kartı borçları nedeniyle hacze düşmüş insanlar bu ülkede hiçte az değil. Gelecekten umudunu kesenlerin sayısı arttığı sürece istikrarı yakalamamız çok zor. Gidin milli piyango bayilerine gidin sayısal loto bayilerine gidin at yarışı oynatan bayilerin önüne kuyruklar göreceksiniz. Herkesin derdi farklı. Kimi ev borcunu ödemek için, kimi kredi borcunu ödemek için, kimi de çocuğunu evlendirmek için neticeyi şans oyunlarına bağlamış. Hayat ya tutarsa, ya çıkarsa hayalleriyle garip bir şekilde devam ediyor.

 

17 LİRAYA CEVİZ

Bugün marketlerde kilosu 17 liraya satılan kabuklu cevizleri fazlaca görmektesiniz. Bir tanesini aldım kırdım yedim. İçi de gerçekten doluydu. Hem kuru hem de dolu olması beni şaşırtmıştı. Kuruyemişçiye dönerek “Ben içi boş zannettim ama dolu çıktı üstelik fiyatı da çok uygun 17 lira” deyince kuruyemişçi kardeşim aynen şöyle dedi “Abi bunlar Amerika’dan ithal cevizler” böyle deyince biraz durakladım, içimi bir şüphe kapladı, keyfim kaçtı. Bugün normalde yerli üretim iyi cevizi 30 liranın altında alamazsınız. Hani şu içi dolu cevizlerden bahsediyorum. Amerikan cevizinin kilosu ise 17 lira ve gerçekten hayret verici. Ben ürün ithal olunca şüphe duyuyorum. Üstelik fiyatı yerli ürüne oranla, çok daha düşük olunca o şüphelerim, bir kat daha artıyor. Amerika bize niçin cevizi bu kadar ucuz versin? İster istemez acaba bu da GDO’lu ürünler kapsamında mı diye içimden geçirmedim değil.  Yine acaba bu ceviz de ileride başımıza farklı sağlık sorunları açacak bir şeyler olabilir mi? Tabi bunlar benim sadece şüphelerim. Sağ olsun etrafımızda dönen dolaplar, Türkiye üzerinden oynanan oyunlar, ülkemize kurulan kumpaslar beni ve benim gibi milyonlarca yurdum insanını şüpheci yapmış durumda. Elimde değil. Böylesine konularda komplo teorileri üretenlerin kurbanı mıyım nedir, bilemem. Ama bildiğim bir şey var, birileri kendilerinin yemediği GDO’lu ürünleri bizlere satmaya çalışıyor. Şu meşhur pirinç hikâyesi henüz hafızalardan silinmemişken benim Amerikan cevizi ile ilgili şüphelerimi kimse “Aman neler de düşünüyor” diye yorumlamasın.

 

Allah dostlarından biri olan Abdullah Kalanisi (K.S.) bir defasında gemi ile yolculuk ederken şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Gemide bulunan yolcu ve mürettebat dua ettiler ve birer adakta bulundular.

Abdullah Kalanisi’nin de bir adakta bulunması için kendisine işaret ettiler. Abdullah Kalanisi, kendisine adfakta bulunması için işaret edenler:

– Ben şu fani dünyadan alakamı kestim. Beni böyle işlere karıştırmayın, dediyse de dinlemediler ve adakta bulunması için ısrar ettiler.

Onların bu kadar ısrarları karşısındfa Abdullah Kalanisi:

– Eğer Allah beni buradan sağ salim kurtarırsa ben fil eti yemeyeceğim, diye onlara göre garip bir adakta bulunur.

Gewmi mürettabatı ve yolcular:

– Hiç insan fil eti yer mi? Neden böyle garip bir adakta bulunuyorsun?, dediler ve kendi aralarında bu zatın akli dengesinin yerinde olmadığına hükmettiler.

Bu konuşmalara kulak misafiri olan Abdullah Kalanisi:

– Şu anda gönlüme gelen budur. Ben de bu şekilde adakta bulundum, dedi.

Cenab-ı Hak onları şiddetli fırtınadan kurtarıp karaya çıkardı. Orada günler geçmesine rağmen yiyecek buılamadılar. Açlıktan yıkılacak bir haldeyken bir fil yavrusu gördüler. Hemen onu öldürüp etini yemeğe başladılar, Abdullah bin Kalanisi ahdine ve adağına sadık kaldı ve fil etinden yemedi.

Onlar:

– Burada zaruret var. Biz zaruret olduğu için yiyoruz. Sen de ye!, dediler.

Fakat Abdullah bin Kalanisi onalrın sözlerini hiç dinlemedi, gerçekten aç olmasına rağmen yine de fil etinden yemedi. Onlar fil etini yiyince aniden üzerlerine bir uyku hali çöktü ve uyuyakaldılar. Biraz sonra fil geldi. Yavrusunun kemiklerini orada görünce, önce uyuyanları tek tek kokladı. Üzedrinde yavrusunun kokusu bulunan herkesi öldürdü. Sonra abdullah bin Kalanisiye geldi. Onda koku bulamayınca sırtını çevirdi ve sırtına binmesini işaret etti. O da filin sırtına bindi. Onu bilmediği bir yere götürdü. Orada sırtında indirdi. Sehar vakti bir cemaat ile karşılaştılar, cemaat onu alıp evlerine götüürp, misafir ettiler.

İşte ahde vefa ve onun güzel bir neticesi…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
1 Aralık 2021
29 Ağustos 2018
3 Ağustos 2018
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.