DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

AİLE OLMAK, YOL CANAVARLARI

29.05.2016
1.168
A+
A-

AİLE OLMAK, YOL CANAVARLARI

Aile olmak, bir toplumun fotoğrafına bakılmasındaki ilk figürlerdir. Aile gibi yaşamak, toplumların temel prensipleri olduğunda bakarsınız ki, medeniyetin en uç noktasına varana kadar yakalamışlar. Ben aile olmayı doğduğum yeni mahallede öğrendim. Teneke mahallede yaşadım. Harb-İş Sitesinde aile olmanın tüm temel prensiplerini dostlarla birlikte kazanmayı başardım. Bugün ikamet ettiğim Değirmendere’deki Doğa Sitesinde sıcak bir aile ortamı içerisinde yaşamanın keyfini çıkartırken, biz yaşamız itibariyle de sitenin babası miniklerin de dedesi konumuna geldim. Zaman zaman sitenin bahçesinde yemek yeriz. İftar açarız. Mangal yaparız. Sertip Cengiz kardeşime zaman zaman takılırdım, hadi bir kahvaltı yapalım diye. Havaların sürekli yağmurlu olması bizi her ne kadar geri adım attırsa da dün isterse kar yağsın bu kahvaltıyı yapalım kararı aldık. Aile olmak böyle bir şey. Aynı site içerisinde yaşadığınız insanları bir aile bütünlüğü içerisinde gördüğünüzde bunun da keyfini yaşıyorsunuz. Allah’tan dün güneşte soframızı hem şenlendirdi, hem de sımsıcak bir yuva haline getirdi. Ne güzel ki minicik yavrularda aile olmanın ilk güzel adımlarını henüz kimileri daha konuşmaya bile başlamamışken, tatmış oldular. Birbirleriyle el ele tutuşup oyunlar oynadılar. Bizler de Sertip Cengiz’in gayet güzel organize edip, donattığı nefis masalara ailenin diğer fertleri olarak sadece çatal bıçak kaşık ve bardaklarımızı alarak katıldık. Böylesine güzel ortamlarda yediğin değil, içtiğin değil, konuştukların ve sohbetin önemli. Candan ve içten dostluklar samimi gülümsemeler, herkesin çok ama çok içten davranışları bana aynen şunu bir kez daha dedirtti ki, aile olmak duygusunu Doğa Sitesinde de yaşamaya devam ediyorum.

 

YOL CANAVARLARI

İnsan hayatındaki en önemli unsurun aile terbiyesi aile kültürü olduğunu hiç bir zaman unutmayalım. Kişi her zaman içindeki duyguları yaşar. Onu dışa vurur, eğer yoksa kültür, yoksa edep, ne yaparsan yap zakkum çiçeği gibi her ne kadar şeklen güzel olsan da zehir saçarsın. Malum bir çoğumuz iş yerlerimize ulaşmak için ama toplu taşıma araçlarını ama kendi özel araçlarımızı kullanırız. Gölcük’le Değirmendere arasında üç kilometrelik yolun hemen hemen tamamı, meskünmahal niteliğindedir. Yani önünüze her an bir insan bir araç çıkabilir. Bu bölgede mümkün olduğu kadar sadece yavaş araç sürmek yetmiyor. Bir de direksiyon başındaki sürücülerin kültürü de son derece önemli. Adı sanı ne olursa olsun, cüzdanı ne kadar şişkin olursa olsun, edep ve haya yollarda kendini öyle bir gösteriyor ki zaman zaman insanların bu yol canavarlarıyla aynı bölgede yaşamaktan utanç duyuyorum dediklerini de biliyorum. Kısacık bir yolda görgüsüzce araba kullananlar, yolları İspanya’daki boğa arenalarına çevirenler, kullandıkları aracın marka ve modeli ne olursa olsun, ancak ve ancak aileden ve toplumdan aldıkları terbiye kadar yol alabiliyorlar. Saygısız, küstah, yılışık, kaba bir sürü yol canavarının o kısacık mesafeyi nasıl cehenneme çevirdiklerini de hep birlikte görüyoruz. Taptuk Emre talebesi Yunus Emre ve etrafındaki müritlerine ne kadar da güzel söylemiş;   “EDEP YA HU” ne olursa olsun, ve ne yaparsan yap her türlü hareketinin altına kendi imzanı attığının farkında olacaksın. Kimi sonradan görmeler, kimi haramzadeler, kimi hampacılar ne yaparsanız yapın her zaman her ortamda Edep Ya Hu Felsefesinin çok uzağında kalırlar. Büyüklerimiz bize her zaman şunu söyler, şunu öğütlerdi; “oğul, asalet çarşı ve pazarda alınıp satılan bir şey değildir. Asalet insanın, yüreğindedir. Sana ne verdilerse, sen de ancak onu verirsin.” Ben de bu güzel öğütleri bir inci tanesi gibi dizerek, bana aktaranlara yani o dönemlerin gerçekten akil adımlarına bu nasıl bir şey hele şunu da bir anlatın dediğimde, Taptuk Emre’nin Yunus Emre’ye söylediği “Edep Ya Hu” sözlerini aynen bana söylerlerdi. İşte onun içindir ki bizler o çocukluk ve gençlik yıllarımızda mahallede oyun oynarken dahi kundaktaki bebeleri ve yaşlı ninelerimizi düşünerek, edep ya hu prensipleri içerisinden hareket eder, kimsenin bizi ikaz dahi etmesine çocuklar yavaş olun demesine fırsat vermezdik. Biz öyle büyüdük, öyle gördük, öyle yaşadık. Demem o ki, toplum niçin bu kadar süratli bir şekilde bozuluyor anlamak mümkün değil. Niçin bizi biz yapan değerlerden hızla uzaklaşıyoruz bunu da kavramak mümkün değil.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.