DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

BİR ADEM MASALI

12.05.2016
1.301
A+
A-

Anlatacağımız bir Adem masalı lakin nerden başlamalı. Eskiden babalar çocuklarına “Sen büyüyünce büyük adam olacaksın” derdi. Annelerde kızlarına telli duvaklı bir gelin hayali kurardı. Bir evlat babasına hep isyankar olmuş. Sözünü dinlememiş, nasihatleri bir kulağından girip öbür kulağından çıkmış sonunda isyankar evlat evi terk etmiş. Ne hikmetse okumuş, makam mevki sahibi olmuş. Hikaye öyle anlatılır ya, doğduğu şehrin valisi olarak atanmış. Koltuğuna şöyle bir kurulup görevlileri çağarmış. “Falan köye gidin, şu şahsı alın makamıma getirin” demiş. E görev validen geldiğine göre emir başım üstüne tabi ki. Göreviler o köye gitmiş, söyledikleri adamı bulmuş. “Seni vali bey istiyor” deyip, arabaya bindirmişler ve makamına çıkarmışlar. Vali iki görevlinin arasında babasını görünce şöyle demiş, “Baba bak sen bana hep adam olamazsın derdin. Ben koskoca vali oldum.” İhtiyar gülmüş, sakallarını okşamış ve vali beye şöyle cevap vermiş, “Oğlum, ben sana vali olamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim. Eğer sen adam olsaydın, iki görevliyle beni ayağına getireceğine doğduğun köye gelir elimi öperdin.” Devam edelim adem masallarına, bunlar hiç bitmez. İşte bir tane daha.

TEMELİN TATİL HİKAYESİ

Bizim Temel yıllarca çalışmış, çocuklarını iyi yetiştirmiş. Evlatları iyi okullarda okumuşlar. Vakti saati gelince Temel emekli olmuş. Bankadan emekli ikramiyesini çekip çocuklarını yanına çağırmış. “Evlatlarım burada şu kadar para var, bunlar sizin paranız. Dörde bölün güle güle harcayın.” Evlatları da Temel’in yani babalarının bu güzel davranışı karşısında demişler ki “Babacığım sen bizi öksüz büyüttün hiç evlenmedin. Bizim için her şeyi yaptın, çalıştın didindin. Hepimiz okuduk, iyi meslek sahipleri olduk. Bu para senin hakkın. En iyisi sen bununla dünya turuna çık” demişler. Temel de çocuklarının bu önerisi üzerine dünyayı gezmeye başlamış. Uzak doğuda bir ülkeye gitmiş. Bir otel tutmuş, gece mışıl mışıl uyuyup sabahleyin havlu ve bornozunu alarak deniz kenarına gelmiş. Bir palmiye ağacının altına uzanmış biraz dinlenip etrafı seyredip denize girecek. Bir anda karşıdan dört tane çıplak kadın belirmiş. Temel şaşırmış, gözlerine inanamamış. Doğal olarak nefsi de uyanınca kadınlar Temel’in yanına koşmuşlar, “Sen bizi istiyorsun” demişler. “Bizi çağırdın” demişler. Temel yemin billah etmiş “Ben sizi çağırmadım” demiş. Ama kime anlatırsın kadınlar demiş ki “Senin nefsinin uyandığını gördük burası çıplaklar kampı bunun anlamı, bizi çağırmaktır” demişler. Temel “Peki şimdi ne olacak?” deyince kadınlar “Senin odana gideceğiz” deyip Temel’le birlikte odaya çıkmışlar. Emekli Temel tabi geceden son derece memnun sabah uyandığında kadınlar ona güzelce bir kahvaltı hazırlayıp gitmişler. Temel kahvaltıyı yaptıktan sonra yine havlusunu alıp yine aynı palmiye ağacının altına yatmış keyiften sağa sola dönerken gaz kaçırmış. Dört tane zebella gibi adam gelmiş. Demişler ki “Sen bizi çağardın.” Her ne kadar çağırmadığını anlatmaya çalışsa da dinlememişler bizim Temel’i odasına götürüp gerekeni yapmışlar. Temel hışımla bavulunu toplayıp otelden koşa koşa ayrılıyormuş ki beline bir otel görevlisi sarılmış “Hayırdır Temel Bey otelimizden memnun kalmadınız mı, yemekler mi kötüydü, hizmette mi bir kusur ettik?” Temel “Kardeşim ben gidiyorum” deyince bir bayan görevli gelmiş. Temel başından geçenleri anlatıp şöyle demiş “Yahu kardeşim ben yaşlı başlı adamım, nefsim ayda bir kere uyanır ama günde otuz kere yellenirim ben burada nasıl durayım?”

Bunu da kim uydurduysa nasıl uydurduysa, farklı bir adem masalı. Demem o ki, dünyanın çeşitli yerlerinde farklı cins, farklı din farklı anlayışa mensup insanlar yaşıyor. Bugün dünyanın nüfusu yedi milyar olarak ifade ediliyor, kim bilir dünyanın neresinde ne kadar farklı kimi övünç dolu, kimi dram dolu, kimi de böylesine trajikomik olaylar yaşanıyordur. Öyle ya burası dünya, her an her şey olur. Lakin, şunu da iyi düşünmek lazım, bu dünyada ne yapıyorsan nasıl yaşıyorsan ne alıp verdiysen, hepsi karşına çıkacak. Burada olduğu gibi öbür taraf içinde muhasebe defterleri tutuluyor. Bugünkü dünya için şu anlattığım komik hikayeden yola çıkarsak, şöyle diyebiliriz, zengin her türlü zorlukta dağları aşırır, fakir garip ve gureba ise düz yolda şaşırır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.