Dünya Dans Günü
Dünya Dans Günü
”Dans,hayat gibidir,fazla düşünmeye gelmez.”
Her yıl 29.Nisan ,Uluslararası Dans Komitesi tarafından alınan bir kararla
Dünya Dans Günü olarak kutlanması düşünülmüştür.Bu tarih,modern balenin
yaratıcısı Jean Georges Noverre’nin doğum günü anısına,ITI Uluslararası
Dans Komitesi tarafından belirlenmiştir.
Bu günün hedefi ise,tüm siyasal,kültürel ve etnik engelleri aşmak ve ortak bir
dil olan dans aracılığı ile insanları bir araya getirmektir.Bu sanatın evrenselliği
içinde eğlenmek ve kutlamak,güzel duyguları n yaşanmasını sağlamaktır.
Dans nedir?
Dans,bir müziğin ritmine dayalı estetik bir ifade şekli.
Her çağda ,her ülkede insanlar duygularını,duygularını coşkularını,düşüncelerini
bir şekilde ifade etme gereği duymuştur..Dans ta bunun güzel bir yolu olmuş.
İlkel çağlarda mağara duvarlarına baktığımızda dans hareketlerinin varlığı
bize bilgi vermekte.Başarılı geçen bir av sonrası sevinçle zıplayan insan figürleri,
duyguların nasıl dansa dönüştüğünü kanıtlar sanki.Söz ve yazı bile bulunmadan,
insanoğlu kendini ifade etmenin yolunu bulmuştur demek ki..
Günümüzde de insanlar,gelişen ve hızla değişen yaşam koşulları doğrultusunda
kendisini ifade etmenin farklı yollarını keşfetmiştir.
İnsanoğlu her zaman coşkusunu,acısını,sevincini,çaresizliğini bir şekilde anlatmaya
çalıştı..Mesela kötülükleri kaçırmak için dans etti.Başarılı geçen bir av sevinci için dans etti.
Acıyı paylaşmak için,dans etti..Ruhunu özgür bırakmak için dans etti.
.Hastalıkları kovmak için,yağmur için dans etti.Kimseye anlatamadıklarını anlatmak
için dans etti..
Yani insanlar kendileri için her zaman iyi ve güzel olanı bulmanın yolunu bir
şekilde keşfetmeyi başarmıştı işte..
Dans,yaşamaktı..
Dans,alıp sizi başka yerlere götürendi..
Dans,dokunmak,duymak,hisssetmekti.
Dans,içtendi..
Yaşamaktı,alıp sizi götürmesine izin verdiğimizdi..
velhasıl,hayattı işte..
Pekçok insan içindeki dans büyüsünü bir yerlere saklar..Bazen bir müzik onu bir
anda olduğu yerden çıkarır ve ortaya döker..
Ben de her çocuk annesi gibi kızlarımın müzik ve dans eğitimleri için oradan
oraya taşıdım onları.Küçük kızım yıllarca bale yaptı.Büyük kızım da zaten bir sanat
okuluna gittiğinden uzun süre klasik eğitim aldı.Şan dersleri,yoğun koşturmalar
ile geçen uzun yıllar.
Bu arada ise büyük kızım Flamenko dansı ile tanıştı.Zaten üniversitede bunun
üzerine yaptı araştırmalarını..Taksim ‘deki Atatürk Kültür Merkezi o aralar bizim için
sanatı son derece yoğun yaşadığımız bir yerdi.Hiçbir operayı,bale gösterisini
kaçırmamaya çalıştık .Tabi Flamenko ateşi de giderek büyüdü yüreklerinde.En son
Bisset’in Carmen operasında,küçük kızım küçük Carmen i oynayarak sahne tozunu
daha da çekti içine.
Sonunda bizim kızlar Flamenko dansını severek yapmaya başladılar.Yıllar süren eğitim
sonunda,bu dansın büyüsü içlerine iyice işlemişti.Büyük kızım eğitiminin devamı için
İspanya ya gitti.Tabi herşeyi yerinde öğrenmek en güzeliydi..
Neydi,bu Flamenko..Çoğu insanın ”flamingo” dediği dans..
Yoğun kültürel etkilere sahip,geleneksel bir dans.İspanya ya özgü olduğu bilinir,
aslında Endülüs izleri taşır.Bölgede yaşayan İberik halklar,Berberi-Arap Müslümanlar,
İspanyol Yahudiler ve çigeneler tarafından yapılan muhteşem bir dans..
Genellikle gitar eşlik eder dansçıya.El ve ayak hareketleri baskındır.Tabi en etkileyici
olan inanılmaz güzellikteki kıyafetlerdir..
Şairlerin konusu olmaktan asla bıkmamış konular bulursunuz içinde bu dansın..
Saçlar özenle taranır,peynatalar ile süslenir,küpeler takılır,şallar omuza atılır.
..Kırmızı güller de takar
saçına sert bakışlı
bir kadın..Başladı mı dansına ne varsa hissedersin…Duyarsın müziğin çığlığından.
Eller tutar ritmi bazen,bazen bir müzik aleti olur ayakkabılar,
bazen de kastanyet eşlik eder.
Dans ederken sizi görmez bile öyle büyüsündedir dansçı.
Aşkı,öfkeyi,acıyı,sevinci ve hayatı dansında yaşar..
Anlattığı hikayenin izlerini taşır bakışlar..
Bazen dili bilmeseniz de,evrensel bir ifade tarzı ile anlatır size sevincini,derdini..Yaşadıklarını,
yaşayamadıklarını..
Dans,hayattır..
Fazla düşünmeye gerek duymadan,hissetmek ve yaşamaktır.
Sizi alıp başka diyarlara götürmesine izin vermektir..
Hayatın güzel yanında olmaktır..
Sanatla kalın,dans ederek yaş almanız dileğiyle…
Dünya Dans Günü
”Dans,hayat gibidir,fazla düşünmeye gelmez.”
Her yıl 29.Nisan ,Uluslararası Dans Komitesi tarafından alınan bir kararla
Dünya Dans Günü olarak kutlanması düşünülmüştür.Bu tarih,modern balenin
yaratıcısı Jean Georges Noverre’nin doğum günü anısına,ITI Uluslararası
Dans Komitesi tarafından belirlenmiştir.
Bu günün hedefi ise,tüm siyasal,kültürel ve etnik engelleri aşmak ve ortak bir
dil olan dans aracılığı ile insanları bir araya getirmektir.Bu sanatın evrenselliği
içinde eğlenmek ve kutlamak,güzel duyguları n yaşanmasını sağlamaktır.
Dans nedir?
Dans,bir müziğin ritmine dayalı estetik bir ifade şekli.
Her çağda ,her ülkede insanlar duygularını,duygularını coşkularını,düşüncelerini
bir şekilde ifade etme gereği duymuştur..Dans ta bunun güzel bir yolu olmuş.
İlkel çağlarda mağara duvarlarına baktığımızda dans hareketlerinin varlığı
bize bilgi vermekte.Başarılı geçen bir av sonrası sevinçle zıplayan insan figürleri,
duyguların nasıl dansa dönüştüğünü kanıtlar sanki.Söz ve yazı bile bulunmadan,
insanoğlu kendini ifade etmenin yolunu bulmuştur demek ki..
Günümüzde de insanlar,gelişen ve hızla değişen yaşam koşulları doğrultusunda
kendisini ifade etmenin farklı yollarını keşfetmiştir.
İnsanoğlu her zaman coşkusunu,acısını,sevincini,çaresizliğini bir şekilde anlatmaya
çalıştı..Mesela kötülükleri kaçırmak için dans etti.Başarılı geçen bir av sevinci için dans etti.
Acıyı paylaşmak için,dans etti..Ruhunu özgür bırakmak için dans etti.
.Hastalıkları kovmak için,yağmur için dans etti.Kimseye anlatamadıklarını anlatmak
için dans etti..
Yani insanlar kendileri için her zaman iyi ve güzel olanı bulmanın yolunu bir
şekilde keşfetmeyi başarmıştı işte..
Dans,yaşamaktı..
Dans,alıp sizi başka yerlere götürendi..
Dans,dokunmak,duymak,hisssetmekti.
Dans,içtendi..
Yaşamaktı,alıp sizi götürmesine izin verdiğimizdi..
velhasıl,hayattı işte..
Pekçok insan içindeki dans büyüsünü bir yerlere saklar..Bazen bir müzik onu bir
anda olduğu yerden çıkarır ve ortaya döker..
Ben de her çocuk annesi gibi kızlarımın müzik ve dans eğitimleri için oradan
oraya taşıdım onları.Küçük kızım yıllarca bale yaptı.Büyük kızım da zaten bir sanat
okuluna gittiğinden uzun süre klasik eğitim aldı.Şan dersleri,yoğun koşturmalar
ile geçen uzun yıllar.
Bu arada ise büyük kızım Flamenko dansı ile tanıştı.Zaten üniversitede bunun
üzerine yaptı araştırmalarını..Taksim ‘deki Atatürk Kültür Merkezi o aralar bizim için
sanatı son derece yoğun yaşadığımız bir yerdi.Hiçbir operayı,bale gösterisini
kaçırmamaya çalıştık .Tabi Flamenko ateşi de giderek büyüdü yüreklerinde.En son
Bisset’in Carmen operasında,küçük kızım küçük Carmen i oynayarak sahne tozunu
daha da çekti içine.
Sonunda bizim kızlar Flamenko dansını severek yapmaya başladılar.Yıllar süren eğitim
sonunda,bu dansın büyüsü içlerine iyice işlemişti.Büyük kızım eğitiminin devamı için
İspanya ya gitti.Tabi herşeyi yerinde öğrenmek en güzeliydi..
Neydi,bu Flamenko..Çoğu insanın ”flamingo” dediği dans..
Yoğun kültürel etkilere sahip,geleneksel bir dans.İspanya ya özgü olduğu bilinir,
aslında Endülüs izleri taşır.Bölgede yaşayan İberik halklar,Berberi-Arap Müslümanlar,
İspanyol Yahudiler ve çigeneler tarafından yapılan muhteşem bir dans..
Genellikle gitar eşlik eder dansçıya.El ve ayak hareketleri baskındır.Tabi en etkileyici
olan inanılmaz güzellikteki kıyafetlerdir..
Şairlerin konusu olmaktan asla bıkmamış konular bulursunuz içinde bu dansın..
Saçlar özenle taranır,peynatalar ile süslenir,küpeler takılır,şallar omuza atılır.
..Kırmızı güller de takar
saçına sert bakışlı
bir kadın..Başladı mı dansına ne varsa hissedersin…Duyarsın müziğin çığlığından.
Eller tutar ritmi bazen,bazen bir müzik aleti olur ayakkabılar,
bazen de kastanyet eşlik eder.
Dans ederken sizi görmez bile öyle büyüsündedir dansçı.
Aşkı,öfkeyi,acıyı,sevinci ve hayatı dansında yaşar..
Anlattığı hikayenin izlerini taşır bakışlar..
Bazen dili bilmeseniz de,evrensel bir ifade tarzı ile anlatır size sevincini,derdini..Yaşadıklarını,
yaşayamadıklarını..
Dans,hayattır..
Fazla düşünmeye gerek duymadan,hissetmek ve yaşamaktır.
Sizi alıp başka diyarlara götürmesine izin vermektir..
Hayatın güzel yanında olmaktır..
Sanatla kalın,dans ederek yaş almanız dileğiyle…