BAYRAM

BAYRAM

Milletimizin son günlerde yaşadığı acı olaylar 11 Ayın Sultanında sadece yüreklerimizi dağlamakla kalmayıp, buruk bir bayram kutlamamızın da nedeni oldu. Acılı ve kanlı bir coğrafyada yaşadığımızın farkındayız. Tüm dünyanın gözlerinin bu coğrafyada da olduğunu biliyoruz. Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış güzel vatanımızda bizleri huzursuz etmeye çalışanların oyununu bozacak güçteyiz. Bayram deyince, yarım asır öncesine gidip çocukluğum aklıma gelir, ayakkabı ve giysilerimizi baş ucumuza koyup heyecandan sabaha kadar uyuyamadığımız günler. Bugün bakıyorum şimdiki çocuklarda böylesine heyecanlar yok. Sanal bir dünyada heyecanlanmayı daha çok tercih eder hale gelmişler. Bizlerin Ramazan Bayramlarında büyüklerimiz harçlıklarımızı mendillerin içerisinde verirdi. O zamanlar şeker ve tatlı ikramından sonra, mendiller ortaya çıktığında inanılmaz bir heyecan yaşanırdı. İçimiz içimize sığmazdı. Bir an önce mendilleri açmak için sabırsızlanır, hatta tuvalete gidiyorum bahanesiyle mendillerin içine bakmaya çalışırdık. Ramazan Bayramlarında bir sürü mendilimiz olurdu. Bugün hangi aile ellerini öpmeye gelen misafirlerine akrabalarına hatta kendi evlatlarına bayram harçlıklarını mendillerin içinde veriyor? Eğer gelenek ve göreneklerimizi kaybetmeye devam eden güzel adetlerimizden vazgeçersek, ileriki yıllarda bayram tatilleri ve bayram günleri sadece ad olarak kalır manasından uzaklaşırız. Zaten şimdi yüzbinlerce ailenin bayramları tatil fırsatına dönüştüğü evlerinden uzaklaştığını açıkça görmekteyiz. Her ne olursa olsun bu güzel gelenekler yaşatılmalı, herkes bu konuda azami özen göstermeli diyerek 11 Ayın Sultanı sonrasında yarın idrak edeceğimiz Ramazan Bayramının huzur getirmesini temenni ediyorum.

BİZİM BAYRAM

Bu bayram, bizim meşhur Bayram Ali Bıçkın. Yaşı 75. Altmış senedir buralarda yaşar. Hayatta tek başına mücadele verir. Her yere yürüyerek giden böylece yol parası vermekten kurtulan Bayram Ağa da artık yaşlandı. E kolay değil, üç çeyrek aşırı devirmiş durumda. Şimdi Değirmendere’den Gölcük’e dahi otobüsle geliyor. Yürüdüğünü pek görmedim. Bayram Ali Bıçkın da yarın bayramı idrak edecek, ademoğullarından biri. O çaresizliğine, o zor şartlarda yaşantısına rağmen, ben Bayram Ağanın bir gün bile şikayetçi olduğunu ve hayattan vazgeçtiğini görmedim. Cebinde ilaçları, hayat mücadelesine devam ediyor. Şehir içerisinde ziyaret ettiği yerlere yürüyerek gitmesi onun belki de sağlık açısındaki en büyük avantajı. Bayram Ağa önceki gün geldi, biraz sohbet ettik. E yaşı benden oldukça büyük olduğundan dolayı, bende ona sordum, “Bayram Ağa senin zamanında yani çocukluğunda bayramlar nasıl geçerdi?” dedim. Şöyle durup suratıma doğru baktı ve gülümsedi. “Ne bayramı arkadaş? Benim sadece adım Bayram. Ben çocukluğumda çobanlıktan başka bir şey bilmezdim ki? Sen hangi bayramdan bahsediyorsun? Çocukluğumdaki bayramlardan bahsediyorsan geç onları. Bayram diyorsan ben bu yaştan sonra sağlıktan başka bir şey dilemem. Param pulum zaten hiç olmadı. Parasızlığa ve zor hayata alışığım, ama dersen ki bayramda bir dileğin bir arzun var mı; bak işte onu söyleyeyim, herkes birbirinin elini tutsun, komşular birbirlerine aile gibi yakın olsun. Başka türlü huzuru bulamayız. İşte bende huzurlu bayramlar diliyorum.”

NE YAPMALI?

Mecliste tatil henüz başlamadı. İktidar partisinin kanunlaşmasını istediği tasarılarla alakalı toplantılar devam edecek. Söylendiğine göre bu yasama yolunda çıkarmak istediği kanunlar için hükümet, Ağustos ayının başlarına kadar meclisin çalışmasını planlıyor. Umarız ve dileriz ki çıkacak olan ve kanunlaşıp yürürlüğe girecek olan her teklif sonrasında vatandaş oh der. Birbirine daha çok kenetlenir. Bu ülkede bir bayrak altında ortak bir kültürle yaşama arzuları daha da güçlenir. Meclis ne yapmalı derseniz; işte bunları yapmalı. Seksen milyonun yurttaşın temsil edildiği en büyük makam olan Türkiye Büyük Milet Meclisinden beklentimiz de budur dilek ve temennilerimiz de budur.