DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

MERKEZ CAMİİ’NE YAKIŞIYOR MU?

15.11.2016
1.219
A+
A-

MERKEZ CAMİİ’NE YAKIŞIYOR MU?

Hayatımda Kur’an Kursu için ilk adımımı attığım mekandır, Merkez Camii. Biz İmam Abdullah ve Hafız Ali ile büyüyen nesiliz. İlk göz ağrımız. Orada olmaktan duyduğumuz mutluluk ve heyecan bir damak tadı olarak hala üzerimizdedir. Ahşap ve iki katlı bir küçük ama maneviyatı büyük bir cami iken yerine bugünkü devasa mabet yapıldı. Teravih namazlarını özellikle orada kılmayı yeğlerim. Eski dostları görelim, eski günleri analım diye. Onun dışında cenaze namazları, bazen de Cuma namazlarında Merkez Camii mekanımız olur. Dün İmam Mustafa’yı gördüm. Bizim rahmetli Abdullah Hoca’nın oğlu. Doğma büyüme Merkez Camii’nin yanındadır. İmam ve müezzin yurtdışına göreve gittiklerinden dolayı yaklaşık altı aydır camide işlerin pekte yolunda gitmediğini ifade etti. “Geçici görevlendirmelerle, bu işler öyle istediğimiz gibi olmuyor” dedi Mustafa Ağabey. Hatta hafta sonlarında cemaatten insanların imam ve müezzinlik görevini üstlendiklerini ifade etti. O caminin iki değerli görevlisi bir hak olarak tabi ki yurtdışına gidecek. Oradaki insanlarımızın da dini ihtiyaçlarının karşılanması konusunda hizmet verecekler. Bunlara eyvallah, lakin Gölcük’ün göz bebeği olan bir camide de işler hiç eksikliğe mahal vermeden tıkır tıkır yürüyecek. Değerli Müftümüz Mehmet Yazıcı’nın hassasiyetlerini bilirim. Umarım bu konuda da gerekeni yaparak Merkez Camii’nin bizdeki bıraktığı intibalarla hizmetlerine devam etmesinin yolunu açar.

 

DÖRT KÖPEK BİR KEDİYİ PARÇALARSA

Dün çarı içinde dolaşıyorum, arkamdan Nurettin Bey” diye bir ses duydum, döndüm baktım Yazlıklı bir vatandaş. “sizi gördüğüm iyi oldu…” diye söze başladı. Sonra korkunç bir olay anlattı. Malum sokak köpeklerinden zaman zaman ağır şikayetler alırız. Köpeğin yeri tabi ki sokaktır, onun için ona sokak hayvanları deniyor. Ancak bunun da bir ölçüsü var. Mesela sokak köpekleri koloni gibi geziyorlar. İşte Yazlık’ta da bana bu hikayeyi anlatan vatandaşın anlattığındaki gibi. Köpekler belli ki açtı diyor anlatan kişi. Küçücük bir kediyi dört köpek parçalamışlar. O zaman biz de hadiseye şöyle bir bakalım. O kedinin de yaşamaya hakkı yok muydu? Demek ki köpekler sokakta gezecek ama kimseye de zarar vermeyecek. Kavaklı’dan Halil Terzi geçirdiği kaza nedeniyle biraz aksak yürür. Çok sevdiğim bir ağabeyimdir. Sabah namazına geldiğinde caminin kapısında köpek sürüsünü görünce epey tedirgin olmuş. Dolayısıyla bu hayvancağızlara karınlarını doyuracak, aç kaldıkları zaman nereye gideceklerini bilecekleri yer lazım. Aksi takdirde bu tür tatsız olaylarla karşılaşacağımız gibi, vatandaşında sinirlerini sürekli hoplattığınızda yarın biri bir vahim olayla karşı karşıya geldiğinde o köpekleri öldürse, suçu nerede arayacağız?

 

KARGA PEYNİRİ KAPAMADI

Bilirsiniz, bunun birde hikayesi var. Karga peyniri ağzına alır, bir dala konar. Kurnaz tilki de bunu görür, ağacın altına gelip kargaya yalakalık yapmaya başlar ki, peyniri ondan kapsın. “Senin ne güzel sesin var karga kardeş, bir şarkı söyle de dinleyelim” deyince zavallı karga “gak” der demez, peynir ağzından düşer, tilkinin midesine iner. Dün parkta ayaküstü konuşanlar vardı. “Yahu şu kargalar bile aç, eskiden peynir kaparlardı, şimdi ortada peynirde kalmadı. Dolayısıyla kapacakları bir peynir parçası yok.” Bir tanesi “kurnaz tilki buna pek üzülmüştür, öyle ya peyniri kapan tilki değil mi?” o tilki başka yollara başvurup hinliğini her yerde gösterip, yeni peynirler bulur. Ama karga peynir kapamaz hale geldiğinde bil ki yerdeki tavuklar da aç kalıyor demektir. Dememiz o ki, benim o konuşmalardan çıkardığım sonuç şu ki, herkes kendi ekmeğinin derdinde. Öyle ya insanoğlu helal rızıktan nafakasını çıkarmak, evine ekmeğini götürmek, helal lokma yemek için mücadele etmez mi? Tilki karga yok diye peynirsiz kalmaz. Karga da peynir kalmadı diye aç kalmaz. Ama karganın kaptığı peynir, eskiden her sofranın bol miktarda Baş tacıyken bugün o sofralardaki yerini terk ediyorsa, bence bakılması gereken nokta ne karga ne de tilkidir. Siz peynire bakın. Onu her gün tadabiliyor musunuz, ee cevabı da sizde.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
24 Temmuz 2019
1 Nisan 2022
11 Şubat 2020
22 Nisan 2016
24 Kasım 2016
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.