DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

ATATÜRK’E ÇATMANIN KİME NE YARARI VAR?

15.02.2017
978
A+
A-

Bir modadır gidiyor Atatürk düşmanlığı. Ayıptır, yazıktır ve günahtır. Bu ülkenin kurucusu, Cumhuriyetimizin baş mimarı, bir mücadele adamını hangi kafa yapısıyla küçük düşürmeye çalışırlar, anlamak mümkün değil. Birileri öyle dedi diye onların dedikleri olmaz. Bakın, zaman zaman inanç noktasında da yakışıksız sözler söylenir. Hani onlara en güzel tabiri ile “Edep ya hu” demek lazım. Şimdi sizlere şunu ifade etmek ve bir kez daha yayınlamak istiyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Balıkesir’in Zağnos Paşa Camii’nde Cuma Hutbesi vermiştir. O Zağnos Paşa ki, Fatih Sultan Mehmet Han’ın damadıdır ve o caminin inşaatında bizzat harç taşıyarak kum taşıyarak çalışmıştır. Buyurun size o muhteşem hutbe;

“ Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz  Efendimiz Hazretleri,  Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur’ân-ı Azimüşşan’daki açık ve kesin hükümlerdir. İnsanlara maneví mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi bununla diğer ilâhî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak’tır. Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazret-i peygamber’in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah’ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.  Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.”

SİZE BİR KAÇ ÖZLÜ SÖZLER SUNAYIM

İnsan hayatı her gün yeniden başlar. Bizler için her gün taze bir başlangıçtır. Üzülürüz güleriz, içimiz yanar, kimi zaman coşarız. Birlikte yemek yer, zaman zaman kuru ekmeği suya banıp yutarız. Hayat herkese her şeyi eşit sunmuyor. Ama ümitsizlik olmamalı. Dünya ümitsizlik yeri değil. Bak, ne diyor sabretmesini bilen gönlü güzel insanlar; “Dibe vurmanın en iyi yanı ne biliyor musunuz? Düşecek yeriniz kalmıyor, mecburen ayağa kalkıyorsunuz.” Burada bir Hz. Mevlana felsefesi seziyorum. Bir başka beceriksizlikler zinciri yaşayıp “of be” dediğimiz anda etrafa şöyle bir bakın, göreceksiniz ki başarılı insanların daima bir programı, başarısız olanların da sürekli bir mazereti vardır. Önemli olan kalbinizdeki ışığın sönmesine izin vermemektir. Kendinizi zifiri karanlıklara gömmeyin, ışık her zaman vardır. Çünkü insanın doğasında her türlü sorunun altından kalkabilecek güç ve kuvvet, inanç ve iman mevcuttur. Senin üzerine çullanmak için var olan küffara karşı sen Kainatın Efendisine sığındığında mümkün mü karanlık dehlizlerde dolaşmak? İlle de çıkarsın aydınlığa. Okyanuslar dahi sana küçücük bir göl gibi gelir, bir kulaçta geçersin karşı tarafa. Ve Aşık Veysel’le sözlerimizi şöyle tamamlayalım; uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece. Hayat böyle bir şeydir, o yollara düştün mü bir kere önce salih bir amelle “Merhaba” de gerisi gelecektir sana.

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.