DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

YAŞITLARIMLA MUTLUYUM

07.02.2017
1.600
A+
A-

 

Evet, çocuklarımız, “Yaşıtlarımla mutluyum”,  derler ve kendi yaş gruplarıyla daha mutlulardır. Küçükken, size bir misafir geldiğinde ya da siz gittiğinizde ilk soruları, “Çocukları var mı?” olur, hemen ardından cinsiyetini ve yaşını sorarlar, çünkü arkadaş ihtiyacı o yaşlarda başlar.

Anne baba olarak onlara elimizden geldiği kadar model olmaya gayret ediyor olabiliriz. Ancak çocuklarımız, bizden farklı örnekleri de görmeye ihtiyaç duyarlar. O, bu örnekleri kendi yaş gruplarında görmek ve öğrenmek ister.

Bizler, bir kaç kez göstererek anlatsak bile kendi yaşıtında görerek öğrenmesi daha kısa sürede, kalıcı ve sürekli olacaktır.

Bu nedenledir ki çocuklarımızı kendi yaşıtlarıyla bir arada büyütmenin pek çok faydaları vardır. Onlar bir araya geldiklerinde, hayallerini ve yaratıcılıklarını farkına varmadan büyütürler.

Bir yaşında, iki çocuğu yan yana getirin ve izleyin lütfen, neler oluyor. Her çocuk kendi yaş grubuyla oynarken öğrenir.

İnsanlarla iletişimi, sevmeyi, saygılı davranmayı, kavga etmeyi, küsmeyi, barışmayı, öfkeyi, üzülmeyi,  kaybetmeyi, kazanmayı öğrenecektir, yaşıtlarından.

Koşarak ve özgürce geniş alanlarda oyun oynamayı, tartışmayı, kendini ve haklarını korumayı, en önemlisi kendini sevmeyi, hep kendi yaşıtları olan arkadaş gruplarında öğreneceklerdir.

Okula ilk başlayan çocuklarımıza, biz ne kadar anlatırsak anlatalım, onlar yaşamadan öğrenmeyeceklerdir. Ne kadar tembih ederseniz edin, o yine sizin söylediklerinizi değil, gördüklerini öğrenecektir, yeter ki güzel örnekler görsün.

Bizler büyürken sokaklar en iyi okul olmuştur. Sokağın da kendine göre bir kültürü, bir kuralı vardı. Bunlara uyum sağlarken aynı zamanda da öğreniyorduk ve okula az da olsa öğrenmiş olarak gidiyorduk. 0-7 yaş arası eğitimin önemi burada kendini gösteriyor.

Güçlü olmayı, mücadele etmeyi öğrenerek gittiğimizde bize yapılan haksızlıklara, kabadayılıklara gereken cevabı kendi kapasitemiz kadar verip kendimizi koruyabiliyorduk. Sevmeyi sevilmeyi, oyuna çağrılmayı bekliyor, bizi oyuna alanı, arkadaş belliyor, en kötü olmadı küsüyorduk.

Böyle böyle arkadaşlığın ne olduğunu, sevgi kadar saygının da önemli olduğunu anlamaya başlıyor, saygılı davranmaya başlıyorduk.

Yıllar sonra arkadaş edinmeyi ve arkadaş seçmeyi öğreniyorduk. Geçen bir ömrün sonunda da birlikte yaşlandıklarımıza “dost” diyebiliyorduk.

Şimdilerde çocuklarımızın güvenliğini sokaklarda pek sağlayamadığımızdan mıdır ya da komşularımızı, ilişkilerimizin zayıflığından dolayı çok iyi tanıyamadığımızdan mıdır, onların sokakta oynamalarına pek izin vermiyoruz.

Bu nedenledir ki çocuklarımız, evlerinde ya yalnız zamanlar geçiriyor ya da birkaç arkadaşla, sınırları daraltılmış mekânlarda oynamaya mecbur bırakılıyor.

Kim bilir belki de arkadaşlığın, dostluğun, özgürlüğün hikâyesini, hayallerinde yazıyorlardır. Arkadaşlık ve dostluk menfaatsiz emek ister, sevgiyle beslenir, saygıyla perçinleşir.

Arkadaşım ve dostum  diyebildiklerinizle mutlu günleriniz olsun, sevgiyle kalın ..

Baba ve oğul konuşuyorlarmış. Babası oğluna sormuş, “Senin kaç tane dostun var?”Oğlan cevap vermiş: “Ohooo yüzlerce…”Babası oğluna açıklamış.

“Bak oğlum” demiş insanın bir sürü arkadaşı olabilir ama yüzlerce dostu olamaz. Dost dediğin diğer arkadaşlara benzemez. İnsanın hayatı boyunca ancak 1 ya da 2 tane dostu olabilir.

Oğlan saçma demiş. Benim bir sürü dostum var ve hepsi beni sever ve her zaman bana yardıma koşacaklarına eminim. Öyle mi demiş babası? O zaman gel seninle bir test yapalım.

Adam birkaç tane tavuk kesmiş ve başka birkaç ıvır zıvırla birlikte bir çuvala doldurmuş. Çuval’dan kanlar akıyormuş. Şimdi git demiş bu çuvalı arkadaşlarına götür ve onlardan yardım iste. Çuvalı birlikte bir yerlere gömün.

Çocuk çıkmış yola, bir arkadaşının kapısını çalmış, arkadaşı elindeki kanlı çuvalı görünce çocuğun yüzüne kapıyı kapatmış, başka arkadaşları bir daha onlarla konuşmamalarını görüşmemelerini rica etmişler, çünkü hepsi çuvalın içinde bir ceset olduğunu sanmış.

Oğlan yüzü allak bullak babasına dönmüş olanları anlatmış. Babası demiş; “İşte senin arkadaşlarının dostluğu bu kadar. Şimdi al bu çuvalı benim dostuma götür.”

Oğlan tekrar sırtlamış çuvalı düşmüş yola. Babasının dostu kapıyı açıp, oğlanı ter içinde, elinde kanlı bir çuvalla görür görmez etrafa şöyle bir bakmış ve hemen almış içeriye.

Sen Ahmet’in oğlusun değil mi demiş? Evet demiş çocuk. Ver elindekini diyerek çuvalı almış. Arka bahçeye çıkarmış, arka bahçede bir çukur kazıp çuvalı gömmüş. Çocuğa su ikram etmiş. Bu arada yetmemiş, gömdüğü yer belli olmasın diye sarımsak ekmiş oraya. Çocuk ben artık gideyim demiş. Adam da babana söyle sarımsak tarlasına gözüm gibi bakıyorum demiş.

Çocuk gitmiş babasına durumu anlatmış, gerçekten senin dostun varmış benim ise sadece sıradan arkadaşlarım demiş. Yooo bitmedi demiş babası, şimdi tekrar git dostumun kapısını çal ve açar açmaz yüzüne okkalı bir tokat yapıştır. Çocuk olur mu hiç öyle şey demiş.

Olur olur, ancak o zaman anlayacaksın dostluğun ne demek olduğunu. Çocuk çaresiz utana sıkıla tekrar düşmüş yola. Kapıyı çalmış. Babasının dostu kapıya çıkar çıkmaz da babamın size iletmek istediği bir şey var demiş.

Nedir o demeye kalmadan çocuk okkalı bir tokat yapıştırmış babasının dostunun suratına. Üzülmüş bir yandan da nasıl vurdum diye. Babasının dostu demiş ki, benim de babana iletmek istediğim bir şey var…

Söyle o babana “biz bir tokada satmayız koskoca sarımsak tarlasını” demiş! İşte böyle. Çocuk o zaman anlamış dostluğun değerini ve babasının yüzlerce arkadaşın olacağına bir dostun olsun yeter derken ne demek istediğini.(alıntı)

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.