DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

Yüreklerden kalemlere

14.03.2017
1.664
A+
A-

 

Günümüzde artık bir özelliği kalmayan, her gün gelişen haberleşme ağının gölgesinde kalan “Mektuplar” geldi aklıma.

Ablam üniversite de okurken ona yazdığım bir mektup geçti elime, onu özenle saklamış, bana verirken söylemişti.

Bin dokuz yüz altmış yedi yılında yazmışım, bir defter kâğıdına. Okuma yazmayı öğrendiğimi anlatan bir konusu vardı. Belli ki bir, birinci sınıf çalışması olmuş.

Çünkü tarih sağ üstte, hitap ortada ve sağ alt köşede adım soyadım, A’nın üzeri karalanmış, çocukça bir imza, doğru yerindeydi.

Sizin de böyle yıllar sonra yazdığınız bir mektup elinize geçseydi, neler hissederdiniz?

İşte, ben de o duygular içindeydim. Elbette etkilendim.  

Yıllar sonra yine aynı heyecanla ve aynı tebessümle okumak, içine yüklenen sevgiyi, özlemi hissetmek ne güzel bir duygu.

Bir de sevda mektuplarını düşünün.. Kimi hasret, kimi sevda, kimi hüzünle kaleme alınmış, yüreklere dokunan, yürekleri sızlatan duygu yüklü mektuplar..

Kimi savaş alanlarından seslenmiş sevdiğine, kimi vatan sınırında nöbette. Buram buram tüten hasretini, sevdasını yazmış, belki de veda mektubuydu, yüreklerden kaleme dökülenler…

Mektubun yerini alan iletişim araçlarını saymayacağım burada sizlere…

Ama küçücük bir zarfın içine sığdırılan kocaman sevgileri, bi dünya yaşanan duyguları, sevdaları, kalemlerden dökülen hasretleri hatırlatmak istedim, bir Çanakkale Savaşı’nın ardından..

Hangi sevda türküleri, hangi sevda nameleri geçti yıllar önce savaş alanlarında, savaşan erlerimizin yüreklerinden, bilinmez ama geriye kalan mektuplar bizim yüreklerimizi dağlar.

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, ruhları şad olsun diyorum… Sevgiyle kalın…

 

“KENDİ ELİMLE GÖMDÜM KARDEŞİMİ”

 

“Baba, Hasan şehit oldu. Üç gün önceki muharebede yiğitçe çarpıştıktan sonra şehit oldu. Düşerken yanında idim. Hakkınızı helal etmenizi rica etti. Bir kurşunla şakağından,iki kurşunla göğsünden yaralanmış,gülle de sağ elini götürmüştü.

Kendi elimle gömdüm kardeşimi. Toprağa girerken çehresi gülümsüyordu. Onu, senin hediyen olan yatağanla(hançer) beraber defnettim. Kınını da taş yerine başucuna diktim.

Ah babacığım, düşmana ne şiddetle saldırdık, bir görseydin. Düşman karabulut gibi geliyordu. Biz iki bölükten ibarettik. Yıldırım gibi bir hücum gösterdik.

En önde, çarıkları çözülmüş,fesi düşmüş,baş açık ve yalınayak Hasan koşuyordu.

Kuş gibi, rüzgar gibi, alev gibi koşuyordu. Elinizden öperim, duanıza muhtacım. Beni soranlara selam ediyorum..

Oğlunuz Onbaşı Hüseyin

 

“BENİM İÇİN KATİYEN AĞLAMA”

Üsteğmen Zahid’in karısına yazdığı mektup ve vasiyetname:

 

“Bu günlerde her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz.

Bilirsin, her muharebeye giren ölmez.

 

Fakat eğer ben ölürsem sakın gam yeme…

Beni ve seni yaratan Allah bizi nasıl dünyada birbirimize nasip etti ise , benden şehitlik rütbesini esirgemediği taktirde , elbette , ruhlarımızı da birbirine kavuşturur.

Vatan yolunda şehit olursam bana ne mutlu. Ancak ,sana bir vasiyetim var:

Birincisi benim için katiyen ağlama… İkincisi, eşyamın listesi ilişikte.Bunları sat , ele geçecek paradan “mihr-i muaccel ” ve “mihr-i müeccel ” ini al , üst tarafı ile bana bir mevlüt okut.

Eğer bunlar sana borcumu ödemezse hakkını helal et ve ilk gece aramızda geçen sözü unutma… Bu vasiyetimi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim.”

 

“SAĞ KOLUMU KAYBETTİM, ZARARI YOK, SOL KOLUM VAR”

 

Kadir Oğlu Mehmet Çavuş’un Hastaneden Cephedeki Komutanı’na yazdığı mektup (1915)

 

1’nci Kolordu, 1 nci Tümen, 7 nci Alay, 3 ncü Tabur, I nci Bölük Çavuşu, Çivril Kazasının Madenler Köyünden Kadir Oğlu Mehmet,

 

Conkbayır ve Seddülbahir Muharebeleri’nde  büyük kahramanlıklar göstererek düşman tarafından atılan bombaları patlamadan yine düşmana atmak suretiyle cesaret gösterdi.

Mehmet Çavuş, yine böyle bir bombayı alarak düşmana havale edeceği sırada her nasılsa birden bire infilâk eden bombadan sağ el bileğini kaybetti.

Hastanedeki yatak ızdırabından tabur komutanına gönderdiği mektup:

“Muhterem Komutanım, Sağ kolumu kaybettim, zararı yok, sol kolum var. Onunla da pekâlâ iş görebilirim.

Beni üzen şey;

yaramın kapanmamasından dolayı kıta’ma katılamamam ve düşmanla çarpışamamak.

Hastaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için, beni mazur görünüz, affediniz, muhterem komutanım”.

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
11 Mart 2024
3 Ekim 2018
6 Mart 2018
25 Ekim 2023
7 Mart 2017
22 Nisan 2021
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.