DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

MEMLEKET

03.04.2017
994
A+
A-

Ben size memleket diye hitap ediyorum. Taşı ile toprağı ile kurdu ile kuşu ile bizim memleketimiz. Yunus’tan Mevlana’ya, Ferhat ile Şirin’den, yaşayan bütün aşklarla bizim memleketimiz. Bu memleket bizim, dağlarında “Önce vatan” yazan Ay Yıldızlı Bayrağın gönderde dalgalandığı hür ve bağımsız memleket bizim. Gidip te görmediğimiz o köyler bizim. Yurdun her köşesinde memleketine aşk ile bağlanan insanlarız. Burası bizim memleketimiz. Havası ile suyu ile, üç yanı denizlerle çevrili bu cennet vatan bizim. Biz ki, memleketiz. Bu memlekete de Türkiye derler. Rengarenk çiçekleri olan, bu memleket ve o çiçekler biziz. Bir aşktır memleket ve biz birbirimize aşık insanlarız. Yaşadığımız sevdalı olduğumuz memleket biziz. Sonsuza dek sürecek bu aşkın ve sevdanın kahramanlarıyız biz. Bu aşkı hiç öldürmeme ve yaşatma görevi de bizim. Çünkü biz birlikte memleketiz. Sevgiyle kalın, MAVİDE KALIN.

GECE EKMEK ARAYANLAR

Kimileri yataklarında mışıl mışıl uyurken gecenin emekçileri, ekmekçileri görev başındadır. Önceki gece yine düştüm yollara, şehrin ışıkları yollara vurmuş, ama sessizlik hakimdi. Bir köşede çöp konteynırı vardı, yanında eski püskü bir araba ve çöp toplayan bir kadın. Karton, teneke kutu ve şişe topluyordu. Gece yarısı sabah kahvaltıya koyacağı lokmalar için onlar görev başındaydı. Biraz yaklaştım, hele bir yavaş geçeyim de suratına bakayım dedim. Bir gurur ifadesi o kadar net bir şekilde yansıyordu ki, o kadın şunu söylüyordu; “Ben ekmeğimi helalinden kazanır, alın teri dökerim. Sabah doyurmam gereken çocuklarım var.” Bilemedim, belki de yaşlı büyükleri de vardı o evde. Ne kadar hislendiğimi anlatamam. Bir kadın düşünün, gece yarısı yollarda. Onların sofralarında salamlar, sucuklar, ballar, tereyağları, en kralından peynirler yok. Belki bir kaç somon ekmek, bir kaç domates biber, biraz zeytin, biraz peynir. Hiç isyan eder gibi bir hali de yoktu. Kaderine küsmüş bir ruh hali içinde de değildi. Kim bilir, o ekmek arayışı saat kaça kadar sürecekti. Belki o gece aradıklarını daha erken bulup, sabah olmadan eve dönecek, belki de daha uzun turlar atıp sabah ezanıyla birlikte evine varacaktı. Gecenin insanları aslında gökyüzündeki yıldızlar gibidir. Gökteki yıldızlar dünyamızı aydınlatırken, yeryüzündeki bu emekçi yıldızlar da gökyüzünü aydınlatır.

NİÇİN MAVİ

Hep mavi derim ya, ne güzeldir o mavi. Kimi zaman dostlar sorar bana niçin mavi? Baksanıza gökyüzü mavi, griye döndüğünde içimiz kararır. Maviyle buluştuğunda güneşle birlikte dünyamız aydınlanır ve bir mutluluk hissederiz. Benim için mavi mutluluktur. Denizin mavisi içinde yüzen balıklar, deniz anaları, deniz kestaneleri hep mavi olduğunda görünür. Deniz dalgalanıp karardı mı mavi de gider, içimize bir kasvet çöker. Biliyorum ki maviyi balıklar da seviyor. Biz dünyaya bakarken, benim gözlerim mavi değil, ama tıpkı mavi gözlü olanlar gibi ben de mavi mavi bakarım. İçimden öyle gelir. Aslında diyorum ki sana, hadi gel sana sarı laleler alayım, çiçek pazarından. Evet, lalelerin rengi sarı ama o çiçekleri sana alıp getiren ben maviyim.

DÜNYAYI DÜZELTMEK

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi sonra düşündü; “oh be kurtuldum, en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı aksama kadar düzeltemez.” Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve  -“Baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz” dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi.  Gördüğünde de halen hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu.

Çocuk : -“Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti” dedi.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
21 Ağustos 2016
21 Ekim 2019
6 Eylül 2016
11 Şubat 2020
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.