DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

AHMET PAŞA’NIN ZİYARETİ

24.05.2017
1.013
A+
A-

Biz sevgili Ahmet Hacıoğlu’nu Gölcük’te Jandarma Komutanlığı yaptığı dönemde tanıdık. Adam gibi adam olduğu için, Gölcük Halkı Ahmet Paşa’yı o dönemde mahşeri bir kalabalıkla uğurladı. İrtibatımızı hiç koparmadık. Ben onun abisi, o da benim her zaman kardeşim oldu. Sonra Türk Ordusuna kurulan kumpas iğrençliğinde Ahmet Paşa sahte delillerle diğer vatansever komutanlarla birlikte hapse atıldı. Ben hem Silivri’deki duruşmalarda hem de Hasdal Cezaevinde yatarken ziyaretlerine her zaman gittim. FETO Kumpası ortaya çıkınca o kahramanlar beraat ettiler. Bugün Ahmet Hacıoğlu Tuğgeneral Rütbesiyle Bursa İl Jandarma Komutanı. Her zaman tertemiz, her zaman pırıl pırıl, her zaman da mütevazi bir insan. Önceki gün sağ olsun, ziyaretime geldi. Sarılıp kucaklaştık, hasret giderdik. Ahmet Paşa gibi yürekli ve vatansever komutanlar bu ülkenin olmazsa olmazlarıdır. Böylesine değerli insanların Türkiye’de varlığı bizlerin ve ülkenin geleceğinin en büyük teminatıdır. Sağ ol Ahmet Paşa, var ol, ömrün uzun yolun da her daim açık olsun.

MEVLANA’NIN YEDİ ÖĞÜDÜ!

Ölümünden sonra yaklaşık sekiz yüzyıl geçmesine rağmen, Mevlana’nın felsefesi unutulmamıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri, düşüncelerinin evrensel olması ve düşüncelerini şiir sınırsızlığı ile sunabilmiş olmasıdır. Mevlana felsefesinden etkilenen ve Mevlana’nın görüşlerini temel alan Mesneviliğe, tüm dünyada milyonlarca insan gönül vermiştir. Her yıl Türkiyede tertiplenen Mevlana gününe, birçok ülkeden insanlar iştirak ederek, o’nun felsefesi ve eserlerini tartışmaktadır.

Mevlana’nın yedi öğüdü:

Hz. Mevlana’nın çağlar ötesinden, günümüze ulaşan önemli miraslarından biri, yedi öğüt’üdür. Gerek ferdi, gerekse toplumsal, pek çok problemin reçetesi olan bu yedi altın öğüt şöyledir:

1- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol

2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol

3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol

4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol

5- Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol

6- Hoşgörürlükte deniz gibi ol

7- Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol

Mevlana’nın yedi öğüdü, hemen hemen herkesin bildiği, fakat farkına varamadığı hususlardır. Yani herkes cömertliğin, merhametin, vs. iyi bir şey olduğunu, başkalarının kusurlarını araştırmanın, hiddetin de insana zararı dokunan özellikler olduğunu bilir, ama çoğu zaman bir kişilik özelliği olarak, bunları içselleştirmeyi başaramaz. Bu durum sigaranın pek çok kanser türünde büyük bir rolü olduğunun bilinmesine rağmen, başta sağlık personeli olmak üzere, hala pek çok kişi tarafından içiliyor olması gibidir. Yedi öğütte ortaya konan hususlarla Mevlana, mesnevi ve diğer eserlerinde ortaya koymaya çalıştığı ideal insan modelinin bir parçasını sunmaktadır. Onun niyet-aksiyon perspektifinden yani ahlak felsefesi açısından ele aldığı ideal insan modeli, Kur’an’ın ideal insan yani salih insan modeliyle örtüşmektedir.Mevlana dünya malına, servete, soya-sopa itibar etmemiş, insanları sabırlı, devlet adamlarını adaletli ve merhametli olmaya davet etmiştir. Mevlana insanların hem aklına, hem de gönlüne hitap etmiştir. Böylece insanın sevgi pınarı harekete geçer, beşeri ilişkilerinde daha hassas ve ulvi duygularla hareket eder, sosyal dayanışma tesis edilir. Yaşadığımız yüzyılda, başta stres ve çevre kirliliği olmak üzere, pek çok olumsuzluk insanlığı tehdit etmektedir. Dışarıdan etki yapan bu tür baskılar ise, bağışıklık sistemimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Bağışıklık sistemimizin bozulması ile, geliştiği düşünülen hastalıkların birkaçı şunlardır: gastrit, ülser, kolit gibi psikosomatik hastalıklar, tansiyon yüksekliği, bazı kalp, akciğer hastalıkları ve tümörlerdir. Bu tip hastalıkların doğmasına yardımcı olan etkenler ise: üzüntü, güvensizlik, inançsızlık, şüphecilik, gurur, kibir, ego, ilgisizlik, sevgisizlik vb.dir ki bunlar da Mevlana’nın mesnevisinde dikkat çektiği hususlardır. Mevlana’nın gösterdiği şekilde, dünyaya niçin geldiğini aramasını bilen, cehaletten kurtulmuş, sevgiyi tanımış, kendi içi ile barışmış, iç dünyasına önem vererek onu eğitmeye niyetlenmiş kişi ve bu kişilerden oluşmuş toplumlar daha huzurlu ve bu nedenle daha sağlıklı olacaklardır. Tasavvuf, huzura kavuşturan haldir. Şifamız kendi içimize bakabilişimizdedir diyerek, bugün psikiyatride gerek hastalığın önlenmesi, gerek tedavisinde amaçlanan kişi ve kişiler arası ilişkiyi iyileştirme çabalarında: kine-nefrete, tükenmişliğe yol açmayı önlemeyi, akıl bozukluğu olan hezeyanların-depresyonun gelişebileceği ortamı önlemeyi, ve ruhi bütünlüğü sağlayıcı yolları tarif etmektedir. Mevlana, hayatta olup bitenler, günlük stresler karşısında insanın dayanamayıp, fizik ve ruhsal hastalıklara yakalanmasının, tasavvuf metodu ile önlenebileceğini ifade etmektedir. Esasen bütün dinler, felsefe ve ahlak sistemleri insanın maddi değil, ruhi yönünü ele alıp, “insanı mutlu kılmak” ister. Görülüyor ki Mevlana insan ruhuna büyük önem vererek, akıl sağlığında koruyucu reçete yazıyor. Hem de ızdıraplı yatan hastanın, hekiminden beklediğini yaparak, çocuk–kadın-yaşlı-suçlu ayırt etmeden herkese sevgi ile muamele etmeyi öğretiyor. Fert ve toplum düzeninde anahtar rolü oynayan insan sevgisinden bahseden Mevlana: “ne ben benim, ne sen sensin, ne sen bensin, bensiz… hem ben benim, hem sen sensin, hem sen bensin…” diyerek iyi ilişkilerin fert ve toplum açısından önemini belirtmekte ve en ideal ruh hekimi gibi insan sevgisini hatırlatarak, “Biz kimseden ücret istemeyiz, ücretimiz hiçbir eksiği olmayan Allah’tan gelir…” ifadesiyle “halkı” ve “Hakkı” bir tuttuğunu belirtiyor.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
28 Mart 2021
1 Nisan 2016
2 Ağustos 2022
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.