DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

BEŞİKTAŞLI KARDEŞLERİM GELDİ

18.07.2017
1.193
A+
A-

 

Kara Kartal ben her ne kadar Fenerbahçe Kongre Üyesi olsam da dostlarımdır. Çocuklarımın Beşiktaşlı olması beni hiç bir zaman üzmemiştir. Bu bir renk aşkıdır, onlar Siyah-Beyazı seçtiler. Dün değerli yeğenim Serhat Yılmaz’la birlikte çok duygulandığım önemli bir ziyaret yaşadım. Çarşı Grubunun lideri Beşiktaş Tribün Lideri Şevşek Ali beraberinde Çarşı Grubu Üyeleri Hilmi Baykan, Uğur Aydın ve Gölcüklü güzel yeğenim yine Çarşı Grubunun has evladı Nedim Ararbay ile birlikte ziyarete geldiler. Hepsi birbirinden değerli ve yiğit adamlar. Şevşek Ali’nin imza günü nedeniyle Gölcük’e gelmişler, sağ olsunlar bizleri de ziyaret ederek onurlandırdılar. Ali kardeşim, yazdığı kitabı bizzat imzalayarak bana hediye etti. Çok mutlu oldum ve diyorum ki; işte Türkiye’ye böylesine yiğit ve sadece renk aşkıyla yanıp tutuşan gençlere her zaman ihtiyacı var. Yazdığı kitapta efsane başkan ve benimde çok sevdiğim bir ağabeyim olan rahmetli Süleyman Seba’nın da konu edinmesi zaten kendiliğinden o güzel eserin ihtişamını ortaya koyuyor. Kendileriyle epey sohbet ettik. Beni Beşiktaş’ın bir maçına davet ettiler, seve seve bu maçta olacağımı ifade ettim. Spor işte böyle bir şeydir. Dostluktur, kardeşliktir, sevgidir, barıştır. Futbol büyük bir arenadır ve kucaklaşmadır. Dün ben Beşiktaşlı kardeşlerimle candan ve yürekten kucaklaşırken; kırk sene, kırk beş sene öncesi o güzelim birlikte seyredilen maçlar aklıma geldi. İnşallah bundan sonra da tribünler sadece sevgi ve kardeşlik anılarıyla aydınlanır ve ışıldar.

 Dürüstlük Hikayesi

Bir kasabada her gün hava kararınca, insanlar maymuncuklarını ve fenerlerini yanlarına alır, komşularının evlerini soymaya giderlermiş. Fakat gün doğarken geri döndükleri her seferinde kendi evlerini de soyulmuş durumda bulurlarmış. Ama ülkede kimse kaybetmezmiş, çünkü herkes birbirinden çalarmış. Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Geceleri, diğerleri gibi çantasını fenerini alıp hırsızlığa çıkmaktansa, evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş bu adam. Hırsızlar da onun evinin önüne geldiklerinde içeride ışık yandığını görünce döner giderlermiş. Fakat bu durum böyle bir süre devam edince, ahali ona kızmaya başlamış, “Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını engellemeye hakkın yok” demişler. Bunun üzerine dürüst adam, geceleri ışığını söndürüp dışarı çıkmaya başlamış. Her gece, hırsızlık yapmadan orada burada dolaşır durur, sonunda yatmaya evine dönermiş. Fakat her döndüğünde evini soyulmuş bulurmuş. Sonuçta bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek içecek hiç bir şeyi kalmamış ve kasabayı terk etmek zorunda kalmış.  Kasabada hırsızlıkta ustalaşıp giderek zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Zamanla, zengin fakir ayrımı çoğalmış. Zenginler mallarını korumak için bekçiler tutmuşlar, hapishaneler kurmuşlar. Kendi mallarının çalınmasını da yasadışı ilan etmişler! Ancak yoksulların mallarını çalmak hâlâ serbestmiş! Bir süre sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş. Çünkü yoksullar ya açlıktan ölmüş ya da kasabayı terk edip gitmişler. Zenginler ve maaşlı soyguncular ise ortada soyacakları kimse kalmadığından servetlerini yitirmeye başlamışlar. Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için kasabayı ilk terk eden dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler. Nerede yaşadığını öğrenmişler. Evine gittiklerinde kapıda bir kâğıt görmüşler. Kâğıtta şunlar yazıyormuş:

“BİR İNSAN SADECE DÜRÜST OLDUĞU İÇİN ARANIYORSA, HERŞEY İÇİN ÇOK GEÇ OLMUŞ DEMEKTİR”

 Bir Bardak Su Hikayesi

Kadın akşam işten eve gelince sürekli sinirlenen kocası tüm gününü sinirle geçiriyormuş. Kadın doktora; “Lütfen bana yardımcı olun doktor bey. Ne yaparım ne ederim bilmiyorum.” demiş. Doktor: “Sen şimdi evine git, kocan akşam işten gelince tam sinirlenecekken karşısına geçip bir bardak suyu yavaş yavaş iç. Bu şekilde siniri ağır gitmeye başlayacaktır.” demiş.

Aradan bir hafta geçtikten sonra kadın tekrar doktora gitmiş.

Kadın: “Doktor bey sizin sayenizde eşimin sinirini yatıştırabiliyorum. Adeta bir sihir gibi bir bardak suyu kocamın karşısına geçip lıkır lıkır içiyorum ve yatışıyor siniri. İçtiğim suların şifasından dolayı kocamın siniri geçiveriyor galiba. Gerçekten bir bardak su nasıl bu kadar etkili olabiliyor?”

Doktor: “O içtiğin suyu bir etkisi yok aslında, sadece senin birazcık sessiz kalmanı sağlıyor.”

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.