DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

VATANDAŞIN HAKLI ELEKTRİK İSYANI

27.07.2017
816
A+
A-

VATANDAŞIN HAKLI ELEKTRİK İSYANI

Bu millet SEDAŞ’a elektrik paralarını tıkır tıkır öder. Ödemezse elektriğini keserler, parayı faiziyle birlikte tahsil ederler, bir de açma-kapama parası alırlar. Peki bunun karşılığında kurumdan dört dörtlük hizmet alırlar mı? Buna “Evet” demek mümkün değil. Dün iki kez elektrikler kesildi. Millet perişan oldu. Kimi okurumuz “Ya hu arkadaş elektrikli aletlerimiz bozuldu” diye isyan etti. Nedeni, niçini bizi ilgilendirmez. Biz vatandaş olarak verdiğimiz paraların karşılığında güzel bir hizmet bekliyor ve istiyoruz. Kışın yağmur yağar, kar yağar elektrikler kesilir; yazın aşırı sıcaklarda kablolar genleşir veya aynı manada her ne sebepse yine elektrikler kesilir. Gölcük’te halkın öfkesi büyüyor. Huzursuzluk hat safhada. Böyle şey olmaz! Sokaktaki vatandaş “Hangi yüzyılda yaşıyoruz da hala elektrikler kesiliyor?” diyor. Son derece haklı. Ağaçları, ormanları kesip; elektrik direkleri dikileceğine tüm direkleri yerin altına alın, bu iş kendiliğinden çözüme kavuşsun. Hatırlarsınız bir ara sık sık kesilen elektrikler, yanmayan sokak lambaları nedeniyle Gölcüklüler binlerce imza toplamış ve konu Başbakanlığa kadar iletilmişti. Bu milletin ödediği paralar karşılığında arzuladığı ve beklediği hizmetleri vermediğiniz sürece, o imzalar yine toplanmaya başlar; bizden söylemesi ve uyarması.

 

HAYAT BİR NAKIŞ

Bir küçük çocuk, annesi nakış işlerken dizlerinin dibinde oturup onu seyretmeyi çok severdi. Bir keresinde aşağıdan annesine doğru bakıp sordu: “Anneciğim, ne yapıyorsun?”

Annesi, tatlı ve şefkatli bir sesle cevap verdi:

“Nakış işliyorum yavrum. Bu kasnaktaki kumaşın üstüne güzel desenler işlemeye çalışıyorum.”

Küçük çocuk:

“Ama yaptığın şey, hiç güzel görünmüyor, karmakarışık…”

Gerçekten de çocuğun oturduğu yerden bakınca, annesinin elinde tuttuğu kasnağın altındaki ipler, birbirine giriyor, kasnağın üstünde görülen sanatlı işlemelerden ise, hiçbir eser görünmüyordu. Çocuğun bu sözüne annesi gülümseyerek:

“Hadi sen git, biraz oyna” dedi. “Nakışımı bitirdiğimde seni dizime oturturum, o zaman o nakışa benim yakınımdan bakar ve ne olduğunu anlarsın.”

Çocuk oynarken, annesinin parlak renkli ipliklerin yanında, o kapkara iplikleri neden kullandığını merak etmekten kendisini bir türlü alamadı. Biraz sonra annesinin sesi duyuldu:

“Gel kızım, yanıma otur da, birlikte bakalım bu nakışa.”

Annesi gibi kasnağa üst taraftan bakan çocuk, şaşkınlıktan ve hayranlıktan ne diyeceğini bilemedi. Kasnağın üstünde harikulâde bir çiçek resminin nakşedildiğini gördü.

Peki ama bu büyük farklılığın sebebi neydi? Alttan bakınca karmakarışık, üstten bakınca harika nakışlar. Nasıl böyle olabiliyordu? Annesi onun bu merakını şu sözleriyle giderdi:

“Yavrum, alttan bakıldığında nakış karışık ve anlaşılmaz görünüyordu. Çünkü sen nakışın üst tarafına daha önceden çizili bir plan olduğunu göremiyordun. Bu benim yaptığım bir dizayndı. O çiçeği işlemek için, benim bu çizimi ve planı takip etmem gerekiyordu. Şimdi benim tarafımdan baktığında ise, ne yaptığımı daha iyi görebiliyorsun.”

Küçük kız yıllar geçip büyüdüğünde, başına gelen her iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin olaylar karşısında, hep bu yaşadığı olayı hatırladı. Hayatının bir nakış gibi, İlâhî bir kudret eli tarafından dantel dantel işlendiğini, kendisine karışık, anlamsız, kötü gibi görünen olayların, aslında İlâhî bir planın nakışları olduğunu, ortaya çıkacak bütünün ve kompozisyonun hârikulade bir resim teşkil edeceğini hissederek hâlinden pek de şikâyetçi olmadı.

 

BESMELENİN ÖNEMİ

Bir Kadın her söze ve işe başlarken besmele çekermiş. O kadının birde münafık bir kocası varmış. Besmele çekmesine çok kızarmış. Hanımını Besmele ile ilgili bir işte mahcup etmeye karar vermiş.

Bir gün hanımına, içerisinde para bulunan bir kese verir, “Bunu sakla , sonra senden isterim” der.

Hanımı keseyi Besmeleyle bir yere koyup üzerini örter. Kocası, hanımın haberi olmadan gidip keseyi alıp ve kuyuya atar. Sonra gelip hanımından keseyi getirmesini ister. Kadın keseyi koyduğu yere gidip, Besmele çeker. Allahü Teala o anda Cebrail aleyhisselâma, yer yüzüne inip keseyi kuyudan alıp yerine koymasını emreder. Cebrail aleyhisselâm keseyi kuyudan alıp suları akar bir vaziyette yerine koyar.

Kadın keseyi almak için elini uzatınca, keseyi ıslak bir halde bulunca “Bu kese nasıl ıslandı?” diye hayretler içinde kalır. Hiçbir şeyden habersizce kocasına götürüp verir. Bu durum karşısında Hayretler içinde kalan kocası da hemen tövbe edip Salih bir Müslüman olur. Bundan sonra her işe başlarken ve bir şey yaparken Besmele çekmeye başlar.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
18 Temmuz 2016
23 Kasım 2017
11 Ağustos 2017
6 Haziran 2022
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.