DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

ANADOLU ATEŞİ

01.08.2017
662
A+
A-

Bu toprakların özüdür Anadolu. Anadolu bizi hiç yanıltmadı, insanı hiç yıkılmadı. Malazgirt’te başlayan kutlu yolculuğu Sultan Alparslan’la başlatmıştı. Fatih Sultan Mehmet Han bir çağı açıp bir çağı kapattığında Peygamberin methiyesine mahzar olan İstanbul bizimdi. İşte Anadolu bize ne çok şey verdi. Anadolu bizim yurdumuzun ta kendisi, biz çok şey borçluyuz ona. En çok “Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın” derken tüylerim diken diken olur. Ne de severim bu güzel mısraları. Anadolu; benim yurdum, benim vatanım, benim özüm. Yedi düvelin toplanıp üzerimize çullandığı o hain ve haksız savaşlarda “Türk gibi kuvvetli” sözünün ne olduğunu gösterdik Çanakkale’de tüm dünyaya. Anadolu bizi hiç yanıltmadı, gözleri hep parıl parıl parladı, topraklarından bereket fışkırdı. Bir büyük milletin bir büyük şahlanışına öncülük eden Anadolu, Kurtuluş Savaşında Baş Kahraman Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte Misak-ı Milli sınırlarını şehit kanlarıyla çizdi, Mehmet Akif İstiklal Marşını oradan yazdı ve Anadolu bizi Cumhuriyetle bütünleştirdi. Bu ülkenin her karış toprağında her köşesindeki yurdum insanında Anadolu ateşi vardır o hiç sönmez ve sönmeyecektir.

SAKLI BAHÇE TOPLANTISINDAN NOTLAR

Bazı ayrılıklar ne kadar da hüzün doludur. Rahmetli Alparslan Türkeş’in yarım asır önce başlattığı Ülkücü Harekette yıllardır hem davalarının hem de partileri MHP’nin peşinden giden insanların arz-ı veda edişi. Yıllardır camianın en önde gelen isimlerinin yanı sıra o davaya gönülden bağlı ülkücü hareketi içlerinde yaşayanların kopuşu hüzün vericidir. Meral Akşener’le başlayan yeni siyasi oluşumun içerisinde yer almak adına yeni bir yola çıkan Gölcüklü insanlar Saklı Bahçe’de bir araya geldiler. Masalar doluydu ve yüzlerce yıllarını MHP’ye vermiş ülkücüler yeni bir harekete yelken açmak adına oradaydı. Siyaset dediğiniz sürekli ihtiyaçlardan doğan bir harekettir. Bir toplum talebidir, bir rüzgar meselesidir. Gölcük’ün o tanınmış ülkücü hareketin vefakar ve cefakar insanları Akşener Hareketine inandılar ki topluca istifa ettiler. Gazetemize verilen rakamlarda bu istifaların 410 olduğu ifade edildi, devamının da geleceği söylendi. Önümüzdeki günlerde yine aldığımız haberlere göre yeni siyasi oluşumun netleşmesi ve bir parti kurularak teşkilatlanmasının Eylül veya Ekim gibi başlayacağı ifade ediliyor. Dedim ya, kopuşlar hep hüzünlüdür. Arz-ı vedaların hüznünü çeşitli törenlerde hep gördüm gözlemledim. Ne diyelim, önümüzdeki günlerde hareketin hedef ve Türkiye’ye sunduklarını izleyelim.

DUA

Pakistanlı Dr. İşân Hüseyni yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gidiyordu. Uçağa bindi. Ancak havada bir arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı. Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve “O toplantıya muhakkak yetişmem lazım. 16 saat bekleyemem” diye bağırdı.Görevliler gideceği şehrin 6 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak gidebileceğini söylediler. Acele yola çıktı ama aksilik bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve selden dolayı araç gidemez olmuştu.  Yol kenarında eski bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi. Yaşlı bir kadın içeride oturuyordu. Süratle ona “Telefonu verir misin telefon etmem lazım” dediğinde kadın tebessüm ederek dedi ki: “Görmüyor musun evladım ne telefonu. Burada ne telefon ne de elektrik var. Geç az dinlen, yemek ye, çay iç sonra düşünürsün bu işleri”

Adam çaresiz az ısınarak yemek yedi ve çayını yudumlarken yaşlı kadın namaz kılıp uzun uzun dualar etti. Dikkatle baktığında kadının bir beşiği salladığını ve beşikte çok küçük bir bebeğin hareketsiz durduğunu gördü.

“Kimin bu bebek anacığım? Hayırdır bu kadar uzun ağlayarak dua ettin”

Yaşlı kadın:

“Hem annesi hem de babasından yetim olan torunumdur. Ağır hastalığı var. Bölgedeki hiçbir doktor çaresini bulamadı. İşan Hüseyni adlı bir doktor var. Çaresi ondadır dediler. Ancak çok uzakta olduğundan birkaç gündür ALLÂH’a dua ediyorum ki ALLÂH bu bebeğin işini kolaylaştırsın.

– Doktor Hüseyni ağlayarak dedi ki “Kalk anacığım. ALLÂH senin duanı kabul etti. Senin duan yıldırımlar çaktırıp uçağı yere indirdi. Seller akıttı ve sonunda beni size ulaştırdı. Dr. İşan Hüseyni benim. ALLAH’ın kullarına böylece isteğini ulaştıracağına kalpten iman ettim. Bütün yollar kapanınca yeri göğü yaratana sığın. Onun iltiması dua”

 

SECDE

Nur yüzlü bir adama:

“Bu küçük seccadede nasıl namaz kılıyorsun?” diye sormuşlar.

“Farkında değilim” diye tebessüm etmiş. “Özellikle secdeye eğilirken o kadar büyüyor ki!”

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.