DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

BİNALAR YÜKSELDİKÇE DOSTLUKLAR YIKILIYOR

13.08.2017
832
A+
A-

BİNALAR YÜKSELDİKÇE DOSTLUKLAR YIKILIYOR

Hep diyoruz eski, eski, eski diye. Bir komşuluk ilişkileri vardı. Tek katlı bahçeli evler, yan komşuya “Ayşe hanım huu çaya” geliyorum, sesleriyle birlikte “Buyur gel Fatma hanım” karşılığı. O eve eli boş gidilmez, Ayşe hanım börekleri götürür, çaylar Fatma hanımdan. Akşamları beylerinde katıldığı nefis komşuluk ilişkileri. Mahallenin çocukları zaten hep ortada. Kapının önünde. Karınları açıktı mı kimin kapısının önünde oynuyorsa, o evde karınlarını doyururlar. Yufkalar birlikte açılır, dolmalar birlikte sarılır, baklavalar birlikte hazırlanır. Ne kadar güzeldi. Eğer uyku vakti geldiyse çocuklar kimin evinin önündeyse o evde birlikte uyur. Tam bir aile havası. Açta açıkta kimse kalmaz. Herkes birbirinin durumunu bilir, müthiş bir imece hayatı yaşanırdı. Sonra tek katlı evlerin yerine mahallelerde binalar yükselmeye başladı. Yavaş yavaş bozulan komşuluk ilişkileri müthiş bir kopuşunda öncüsü oldu. Önceki gün Çocuklar Duymasın adlı dizide taş fırın erkeği Haluk o eski komşuluk ilişkilerine dönmek ve komşuluğu yaşamak için site sakinlerini evine akşam çayına davet etti. Kekler, börekler, dolmalar, baklavalar hazırlandı, çaylar demlendi. Büyük bir heyecanla komşuların kapılarını çalmasını beklediler. Baktılar ki saat yirmi bir olmasına rağmen ne gelen var ne giden. 150 kişilik sitede bir kişi bile kapılarını çalmadı. Taş fırın erkeği Haluk ve ailesi büyük bir moral çöküntüsü yaşadılar. Şu meşhur badi Hüseyin kahvede ne kadar adam varsa topladı hazırlanan yiyecekleri birlikte yediler. İşte durum bundan ibarettir. Birbirimizden o kadar koptuk, o kadar uzaklaştık ki binalar yükseldikçe dostluklar yıkıldı.

 

KARADENİZ İNSANININ ASALETİ

Daha henüz 15 yaşında. Bir yıl önce babasını kaybetmiş, ağabeyiyle birlikte evin bütün yükünü yüklenmiş. Adı Eren Bülbül. Belli ki bunalmış, belli ki çok çalışmış ve bir kaç ay önce twett atmış “Biri de çıkıp ta iyi ki varsın Eren” dese diye. Bir kaç gün önce Maçka’da ki dağ evlerinde teröristleri görmüş. Evdeki erzakları çalmışlar. Gidip polise haber vermiş olay yerine gelmişler. Polise hain teröristlerin yerini gösterirken alçakların ateş sonucu gencecik yaşta şehit düştü. Türkiye onun için ağladı. Herkes “İyi ki varsın Eren” dedi. Bahsettiğim asil delikanlı Karadeniz evladı. İçleri vatan sevgisiyle dolu Türkiye’nin şanlı şerefli vatandaşlarından bahsediyoruz.

 

TÜRKEYİ’NİN PARTİSİ OLACAĞIZ DEDİLER KÜRTLER’İN PARTİSİ BİLE OLMALADILAR

Aslında HDP oy aldığı insanlara da çok büyük ayıp ediyor. Maçka’da PKK’lı teröristlerin 15 yaşındaki Eren Bülbül’ü şehit etmesinden sonra ülke ayağa kalktı. Herkes peş peşe kınama mesajları yayınlarken HDP Eren Bülbül’ün alçakça şehit edilmesi olayını devlete yıkmaya çalışıp, “O çocuğun orada ne işi vardı” dedi ve hala Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi terörle aralarına bir mesafe koyamayıp bölücü terör örgütü PKK’yı lanetleyemiyorlar. O hain saldırıda bir polis memurumuzda şehit olmuştu. Onu da unuttular. Türkiye’nin partisi olacağız diye yola çıktılar 6 milyon civarında oy aldılar. Terör örgütüyle hala aralarını bir mesafe koyamayan bir siyasi parti o milyonlarca insana da çok büyük ayıp ediyor.

 

Başarmak ….

Bir zamanlar hayvanlar aleminin sevimli yaratıklarından kurbağalar, kendi aralarında bir yarışma düzenlediler. Hedefin, yüksek bir tepeye çıkmak olduğu bu yarışmaya kalabalık bir kurbağa sürüsü de seyirci olarak katıldı. Seyircilerden hiçbir kurbağa, yarışçıların bu yüksek tepeye çıkabilmesine ihtimal vermediği gibi “zavallı arkadaşlarımız, asla başaramayacaksınız, vazgeçin bu sevdadan!”diye tezahüratta bulunuyorlardı. Seyircilerin bu bağrışları sonucu azmini yitiren yarışmacılar, teker teker yarışmayı bıraktılar. Sadece bir kurbağa, ümitleri tükenen diğer arkadaşlarına inat, büyük bir gayret ve çaba sonucu tepeye çıkmayı başarmıştı. …Hayret içinde kalan diğer arkadaşları bu mücadeleyi nasıl kazandığını merak ettiler. Kazanan kurbağanın yanına yaklaşarak, “Bunu nasıl başardın, bu başarının sırrı nedir?”diye sordular. Ne yazık ki cevap alamadılar.Çünkü yarışmayı kazanan kurbağa sağırdı…

Eğer bir işi başarmak istiyorsak dışarıdan gelebilecek olumsuz her türlü etkiye karşı sağır kurbağa olmak ve içimizdeki enerjiye odaklanmak en doğru yoldur.

 

BAŞARI

Başarı deyince aklımıza farklı şeyler gelir. Toplumun gözünde başarı; iyi bir maddi gelir getiren kariyer, büyük bir ev, lüks bir arabadır. Aslında bunlar başarılı olmanın tanımı olamaz. Ralph Waldo Emerson ‘in başarıyı şöyle tanımlamıştır:

BAŞARI ;

Sık sık gülmek ve çok sevmektir,

Akıllı insanların ve çocukların sevgisini kazanmaktır;

Dürüst eleştirmenlerin onayını almak;

Sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır.

Güzeli sevmektir;

Herkesin en iyi yanlarını bulmaktır.

Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir.

Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe,

ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır.

Gönlünce eğlenmek ve gülmek,

Kendinden geçerek şarkı söylemektir.

Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir.

İşte tüm bunlar başarılı olmaktır.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.