DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

CUMARTESİ FIKRALARI

29.09.2017
816
A+
A-

 

Nereye Yaptıysan Söyle

Temel bir gün Dursun’un evine misafirliğe gitmiş. Yatma zamanı geldiğinde Dursun demiş ki;

-“Bak Temel evde bir tane tuvalet vardır. Eğer ihtiyacın varsa şimdi yap. Çünkü bütün gece boyunca yapamazsın. Tuvalete geçmek için yattığın odadan bizim odaya geçmen gerekli. Beni ve ve Fadime‘yi rahatsız edemezsin” demiş.

Temel şöyle bir düşünmüş. İhtiyacının olmadığına karar vermiş. Herkes yatmış. Fakat Temelin bağırsak faaliyetleri onu son derece rahatsız etmeye başlamış. Ne yapsın.

Tuvalete gidemez. Odanın penceresini açmış bakmış ikinci kat. O sırada pencerenin pervazında duran saksıyı görmüş.

Almış onu içeriye, çiçeği toprağıyla beraber çıkarmış ve büyük tuvaletini yaparak saksıyı toprağıyla ve çiçeğiyle beraber yerine koymuş.

Ve tekrar rahat bir şekilde uyumuş. Ertesi sabah herkes uyanmış ve vedalaşmışlar. Aradan 3 ay geçmiş ve Temel , Dursundan bir mektup almış.

-“Ulan Temel nereye yaptıysan söyle , üç ev değiştirdik hala koku çıkmadı.

 

Seni Susuz Mu Bıraktılar?

Kuran okuyordu. Bir ara susuzluğun ve yorgunluğun verdiği tesirle uzaklara daldı. Diz üstü oturmuş Kuran okurken, başı öne eğildi uykuya dalmıştı birden bire… Uykudayken rüyasında önünde bir koridor o koridorlar açılıyordu. Onu tutanlar götürüyorlardı, buradan buradan diyorlardı… Sonra o koridorlardan geçti, …orada bir ışık kümesi gördü orada birileri oturuyordu yaklaşınca birden ne görsün… Allah’ın Resulü oradaydı. Bir yanında Hz. Ebu Bekir öteki yanında Hz. Ömer vardı. Allah’ın Resulüyle karşı karşıya kalmıştı, Allah Resulü bakıyor gülümsüyordu:

– Osman geldin mi?

– Geldim ya Resulallah..

– Seni susuz mu bıraktılar?

– Beni susuz bıraktılar Ya Resulallah..

– Seni hapis mi ettiler?

– Beni hapis ettiler..

– Seni mescide indirmiyorlar mı?

– Beni mescide indirmiyorlar..

– Sen aç mı kaldın?

– Ben aç kaldım Ya Resulallah..

– Ya Osman dilersen iftarı bizim yanımızda yapabilirsin istersen yardımına gelip seni kurtarsınlar..

– Sizinle birlikte iftar etmek isterim ya Resulallah..

– Hadi Osman acele et gel bu akşam seni bekliyoruz, beraber iftar yapacağız..

Birden sıçradı, uyanmıştı. Cuma günü akşam üstüydü…

Hanımı geldi:

Ne oldu Osman? dedi.

Demin Resulallahı gördüm, beni çağırıyordu. Ben gitmek üzereyim demek ki..

Birden entarisini çıkardı, bana şalvar getirin dedi. Hayatı boyunca şalvar giymemişti… O an şalvar giydi, sadece o an.. Ve o kadar edepliydi ki biraz sonra şehit edileceğinden edep yeri açılmasın diye şalvar giyecekti. Biliyordu ki o zalimler onu yerde sürükleyeceklerdi.

Kapı zorlanıyordu, ve hanımına dedi ki terk edin burayı beni yalnız bırakın, beni Kuranla baş başa bırakın..

Kuran önündeydi başını önüne eğmişti, sadece Kuran’a bakıyordu kapıyı kıranlara bakmıyordu bile.. Sonra birisi içeri girdi, sakalından tuttu onu ve o an başını kaldırdı baktı birde ne görsün sevdiği bir insanın oğluydu, sevdiği bir dostunun oğluydu ve şunu dedi:

“Baban görseydi bunu sana ne diyecekti”

O an gözlerinden yaşlar geldi, ağlıyordu halife. Delikanlı bırakıp kaçtı. Sonra üst üste başına gelen demir darbeleri meleklerin haya ettiği o büyük insanın başını yarmıştı. Mübarek kanı Kuranı Kerimin üzerine “Onlara karşı sana Allah yeter” ayetinin üzerine damlıyordu..

Ve Hazreti Osman Şehit Edilmişti…

 

Ne Yaparsan Kendine Yaparsın

Yaşlı bir Marangoz emeklilik çağı gelmişti. Patronuna işten ayrılarak artık ailesi ve torunlarıyla zaman geçirmek istediğini söyler.

Bunun karşılığında patronu marangozdan son bir isteği olduğunu ve ondan son kez bir ev yapmasını istediğiniz söyler.

Marangoz kabul eder ve ise girişir. Fakat gönlü artık iste olmadığı için bastan savma isçilik ve kalitesiz malzeme kullanarak evi bitirir. İşini bitirdiğinde işveren, evi gözden geçirmek için gelir. Dış kapinin anahtarini marangoza uzatır. “Bu ev senin” der, “sana benden hediye“.

Marangoz şoka girer. Bu nasıl olur diye düşünür.

Bu son diye bir an önce bitirmek için yaptığı evin kendisinin olduğunu öğrenince çok utanır. Bu evin kendi evim olduğunu bilseydim hiç böyle yapar mıydım diye düşünür ve o anda yaptığı hatanın farkına varır.

Bir başkası için yaptığı iş aslında kendi kullanacağı standartların çok altındadır. Evet kendi hayatınızda da marangoz sizsiniz. Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar yada bir duvar dikersiniz.

Hayat bir “kendin yap” tasarımıdır. Başkaları için yaptığınızı düşündüğünüz olumlu ya da olumsuz herşey sizin kendi evinizi inşa eder. Oturdugunuz evin güzelligi de, çirkinliği de sizin eserinizdir.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.