DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

TUTUNUP KALMAK

24.10.2017
1.618
A+
A-

 

Her yeni şey heyecan vericidir. Hele bir de hayatımıza renk katacak, rahatlatacak, bizi mutlu edecek ve güvende hissettirecekse, kesinlikle heyecan vericidir.  

Yaşarken bunu pek çok kez, farklı konularda deneyip, tecrübe edinmişizdir.

Yaşadığımız ilk heyecanları bir hatırlayım lütfen, neler hissettik?

Hele birde bu yeniliğe gerçekten ihtiyacımız varsa ve bu bizim için gerçekten bir dönüm noktası olacaksa heyecanımız ve kaygılarımız arttığı kadar sabırsızlığımız da artacaktır.

Bir an önce sahip olmak isteriz, beklemek bizi yorar. Beklerken pek çok olumsuz düşünceler geçer aklımızdan ve sonra “korktuğum gibi olmadı” deriz.

Aslında, kendi zihinsel olarak ürettiklerimizdir bu olumsuzluklar. Bazen gerçekten faydası olduğunu bilsek de bir şekilde kodladığımız olumsuzluğa o kadar sıkı tutunuruz ki gerçekmiş gibi inanırız.

Bu da enerjimizi, zamanımızı alır ve ilerleme gücümüzü engeller.

Diyelim ki “çamaşırları makine de yıkamak çok zararlı, bunu sakın yapmayın, yünlüler hemen çekiyor” dediler. Bizde elimizde yıkamaya başladık. Bir düşünsenize neler olacağını.

O eskidendi elde yıkamak. Annelerimizin, anneannelerimizin zamanıydı. Bütün bir gün sürerdi. (Sanırım şimdi iki günde altından kalkamayız.)

Bu fikre tutunup kalmak, biz bayanlar için oldukça zarar verici olacaktı. Gelecekte hasta bir vücuda sahip olacaktık. Oysa şimdi bay – bayan, oldukça sağlıklı çamaşır yıkayabiliyoruz.

Bu nedenledir ki neye tutunacağımız konusunda sağlıklı kararlar verebilmek geleceğimize yapacağımız en iyi yatırım olacaktır. Kararları vermek de, yaşadıklarımıza eklediğimiz bilgi birikimleriyle oluyor. Bilgi birikimleri de okuyarak ve kendimizi geliştirerek oluyor.

O zaman anlıyoruz ki makine yünlüleri çektirmiyor, onu çektiren bizim hatalı kullanımımız.

Bu Pazar, 94. yılını kutlayacağımız, Cumhuriyet Bayramınızı kutlarken, büyük önder Atatürk ve canlarını bu uğurda feda eden şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnet ve şükranla anarım.

Sevgiyle mutlu kalın…..

 

CUHURİYET NASIL İLAN EDİLDİ? (Bir Anı)

*Aşağıda cumhuriyetin ilanını meclis muhabiri olarak izlemiş bir yazarımızın anısını okuyacaksınız.

“O günlerde bütün gazeteciler ve halk merakta idi. Bir yenilik var… Fakat bu nedir ? Bir türlü belli olmuyordu. Ben o zamanlar Öğüt Gazetesinde çalışıyordum. Meclisin bütün toplantılarına devam ediyordum.

Atatürk Çankaya’da kendisine konuk olan arkadaşlarına Cumhuriyet’i ilan etmenin zamanı geldiğini, bildiriyor. Bunun için anayasada değişiklik yapmak gerektiğini açıklıyordu. 28 Ekim 1923 günü konukları gittikten sonra İsmet İnönü ile birlikte anayasada ne gibi değişiklikler yapılacağını görüştüler.

1923 yılının Ekim ayının yirmi dokuzuncu Pazartesi sabahı idi. Güneşli bir hava. Samanpazarı ve Karaoğlan’dan insanlar sel gibi meclise doğru akıyordu. Kalpaklı, başlıklı, fesli erkekler ve bunların arasında kadınlar, meclisin karşısındaki Millet Bahçesi’ne meydana toplanmışlardı.

Halk Millet Meclisinin kararını merakla bekliyordu. Birçokları tanımadıkları milletvekillerine yaklaşıyor, haber soruyordu. Güneş battı. Karanlık bastı. Buna rağmen halk dağılmıyordu. Hepimiz sabırsızlıkla bir haber bekliyorduk. Meclisin dar kapısından bir milletvekili çıktı. Orada bulunan gazeteciler, hepimiz milletvekilinin etrafını çevirdik. Milletvekili :

– Şu dakika içerde pek mutlu ve tarihsel kararlar veriliyor, dedi. Dışarıya sızan haber bu kadardı.

Akşam saat on sekiz kırk beş’ti Millet Meclisi oturumu açıldı. Donuk bir ışık. Sağda dinleyicilere ayrılmış bir yer, solda gazeteciler balkonu, ortada okul sıralarında oturmuş milletvekilleri, Atatürk yok. Bütün milletvekilleri sıkışık bir durumda oturuyorlardı. Bu sessizlik içinde İsmet İnönü : Anayasanın birinci maddesinin “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Devletinin hükümet şekli cumhuriyettir” biçiminde değiştirilmesi için görüşme açılsın dedi. Değiştirilmesi istenen başka maddeler de vardı. Değişiklik isteği üzerine birçok milletvekili söz aldı. Heyecanlı konuşmalar yapıldı. Bu sırada milli şair Mehmet Emin Yurdakul söz alarak orada bulunanları “Yaşasın Cumhuriyet” diye bağırmaya davet etti. Bütün milletvekilleri tek bir vücut gibi harekete geçti, ayağa kalktılar. Gün görmüş gaziler, generaller, kalemleriyle, kılıçlarıyla bu memlekete hizmet etmiş kahramanlar dimdik durdular. Sonra hep bir ağızdan “Yaşasın Cumhuriyet” diye bağırdılar. Anayasa değişikliği görüşmeleri tamamlandıktan sonra değişiklik isteği oya sunuldu. Bütün eller “kabul” diye kalktı. Türkiye devletinin cumhuriyet olduğunu belirleyen değişiklik oy birliği ile kabul edildi. Saat sekiz buçuktu. Bu dakikadan itibaren Türkiye Devleti’nin adı Cumhuriyet olmuştu.

Bu cumhuriyete bir başkan seçmek gerekiyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine 158 milletvekili katıldı. Ankara milletvekili Gazi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanlığına seçildi.

Bu anda Kemal Atatürk meclis salonunda göründü. Alkışlar arasında kürsüye çıktı. Herkes Atatürk’ü dinliyordu. Konuşmasını bitirdiği zaman uzun uzun alkışlandı. Gök gürültüsünü andıran alkışlar arasında Atatürk yerine oturdu.

Halk meclisin önünde bekliyordu. Cumhuriyetin ilanını ve Atatürk’ün Cumhurbaşkanı seçildiğini duyunca coştu. Bu arada 101 pare top atıldı. Top sesleri Türk ulusuna cumhuriyeti ilan ediyordu. Türk ulusu, yıllardan beri hasretini çektiği egemenliğe ve cumhuriyete kavuşmuştu.”

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.