DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

Cengiz, “Öğretmenlik çok güzel meslek”

Cengiz, “Öğretmenlik çok güzel meslek”

Öğretmen Emel Cengiz, “Ağrıda çalıştığım zamanlardı. Bir öğrencim birinci sınıfta ne yaptıysam okumayı öğrenemedi .Okul saatlerinden sonra çalıştırdım olmadı, bilen öğrencileri görevlendirdim olmadı. Anneye durumu anlatıyorum tamam ilgileneceğim diyor ama yine sonuç olumsuz. Neyse yıl sonuna doğru artık sabrım kalmadı anneye bak hala oğlun okumayı öğrenemedi dedim .Annenin bana verdiği cevap şu; ‘Yok hoca hanım oğlum evde okuyor hem de nasıl. Tabi ki ben şaşırdım Cemile nasıl evde okuyor burada harfleri bile söyleyemiyor dedim .Yok valla hoca öyle okuyor maşallah çok güzel dedi.Cemile anlat bakayım nasıl okuyor göster dedim çocuğu yanıma çağırdım hadi oku dedim .Çocuk annesinin yüzüne baktı. Okumaya başladı ama nasıl; önce anne okuyor, sonra çocuk tekrarlıyor. Öğretmenlik gerçekten çok güzel ve kutsal meslek. Bende Öğretmenlik hayatımda bir çok güzel günler yaşadım. İyi ki bu mesleği seçmişim. Tüm meslektaşlarımın 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum” dedi.

Yılmaz, “Ben bir daha dünyaya gelsem seçeceğim meslek öğretmenliktir”

Piri Reis İlkokul Müdürü Cemalettin Yılmaz, ” Öğretmenler günü gerçekten bir gün ile sınırlı olmamalı. Öğretmene her kesimden gerekli önem ve değer verilmeli. Çünkü toplumu yetiştiren, yön veren kişi öğretmendir. Şunu da söylemek lazım, bu mesleği çocuk sevgisi olmayan, sevgi bağını kuramayan kişiler yapmamalı. Ben bir daha dünyaya gelsem seçeceğim meslek öğretmenliktir. 24 Kasım öğretmenler günümüz kutlu olsun” dedi.

Meslek hayatımda unutamadığım anılardan biri ise yıl 1984 aylardan Eylül, Safranbolu İlçesinin bir köyüne tayinim çıktı. Göreve başlamak için Zonguldak İli Milli Eğitim Müdürlüğüne gitmek için sabah saat 08:00’de yola çıktım. Bir saatlik patika orman yolunu yürüdükten sonra arabaya binip Karabük’e oradan da tren ile Zonguldak’a vardığımda saat 13:00 olmuştu. Göreve başlayıp biraz alışveriş yaptıktan sonra sabah arabaya bindiğim köyün yol ayrımına geldim. Saat akşam 21:00’e gelmişti, elimde poşetler zifiri karanlıkta sabah ilk defa geçtiğim orman yolunu geri yürüyecektim. Düşe kalka bazende ormanda yolumu kaybederek kanter içinde köye çıkmıştım. Okulun lojmanına vardığımda gece 12:00 olmuştu. Sabah bir saatte indiğim yolu dönüşte üç saatte gitmiştim. Meslek hayatımda ki yüzlerce anılarımdan biri bu anımdır. İşte böyle zorluklardan bu günlere geldik. Bu kutsal meslek sevilmezse yapılmaz. Çocuklarımızı geleceğe hazırlamak, eğitmek, bilgi ile donatmak vatana yapılan en büyük hizmettir.

Yıldırım, “Belediye anonsunu ders zili sandım”

Coğrafya Öğretmeni Özlem Yıldırım, Öğretmenlik yaşamında unutamadığı şu olayı gazetemize belirtti: “Öğretmenliğe dershanecilikle başladığım ilk yıllarımdı. Derse girmiş, uzunca bir zaman geçmişti. Öğrenciler aktif bir şekilde derse katılıyor, ben soruyorum onlar cevaplıyor, kısacası keyifli bir ders işliyorduk. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Bir ara ‘ding dong’ diye bir ses geldi. ‘Evet çocuklar teneffüs zamanı’ dedim. Kimse çıkmıyor ve herkes birbirine bakıyordu. Bir öğrencim ‘O zil sesi değil Öğretmenim’ dedi. Meğerse belediye anons için deneme yapıyormuş. Ben ‘Şaka yaptımmmm’ kem küm dedikten sonra da gerçek zil çaldı zaten… Birkaç yıl sonra da özel okula geçtim. Orada da bir öğrenci, ders düzenini bozuyor, laf dinlemiyor, ödev yapmıyordu. Sonunda dayanamadım ‘Çık dışarı’ dedim. Ne yazık ki yine dinlemedi. Bir ara gözüm karardığını ve öğrencinin defterini- kitabını toplayıp koridora fırlattığımı hatırlıyorum. O da şaşkın bir şekilde söz dinleyerek sınıftan çıktı. İşin ilginç tarafı, bu öğrencimle bir daha hiç sorun yaşamadım. Hatta, başınız sıkışsa hemen yardımınıza koşabilecek, saygılı ve mert bir genç olarak anılarımda yer aldı. Şimdi o büyüdü.. Gazeteci oldu. Kim mi? Afşin tabi kiii.”

Mercan, “Bilgilerimizin üzerine bilgi, tecrübelerimizin üzerine tecrübe katmalıyız ”

Edebiyat Öğretmeni Metin Mercan, ” Öğretmenlik hiç bitmeyen bir öğrenciliktir. Yani her gün yeni bir şey öğrenilir ve öğrencilerine öğrendiklerini aktarır. Peygamber efendimizin çok güzel bir Hadis-i Şerif’i var:  “İki günü eşit olan ziyandadır” diye. Yani bugünümüz dünden, yarınımız bugünden farklı olması gerekir. Bilgilerimizin üzerine bilgi, tecrübelerimizin üzerine tecrübe katmalıyız öğretmenler olarak. Çağın gereklerine uygun değişen yeni nesli de göz önünde bulundurarak anlatacaklarımızı onlara uygun bir dil ile ve öğretim tekniği ile anlatmamız gerekir. Klasik bir benzetme vardır. Öğretmen mum gibidir, etrafını aydınlatırken kendisi erir, biter, tükenir. Tükenmemesinin tek şartı da kendisini yenileyebilmesidir. Öğretmen bir değerdir. Öğretmenlikte bir peygamber mesleğidir. Geleceğin nesillerini bir hamur gibi yoğurur. ona verilecek değer bir gün ile sınırlandırılmamalıdır. Bu duygu ve düşünceler ile tüm öğretmenlerimizin her gün olduğu gibi bugün de kutluyorum” dedi.

Öğretmenlik anılarımdan unutamadım anı ise 5 sene önce Aksaray’ın Ortaköy İlçesinde Ortaköy Lisesi’nde yaklaşık 1 buçuk sene  öğretmenlik yaptım.  Öğrenciler ile çok güzel bir diyalog yakalamıştık. Derslerin yanında sportif faaliyetlerde bulunuyorduk. Oldukça güzel günler geçirmiştik. Yaklaşık bir ay önce bu öğrencilerimden Caner Avcı adında ki öğrencim beni aradı. Caner, tarih bölümünü bitirip Uşak Üniversitesinde Yüksek Lisans yapmaya başlamış. Yüksek Lisans yaparken Öğretim Görevlisi ” Hayatınıza yön veren bir öğretmeninizi bana anlatın” demiş. Diğer Yüksek Lisans öğrencileri el kaldırmazken Caner,” Hocam ben size Ortaköy’de dersimize giren Edebiyat Öğretmenim Metin Hocayı size anlatmak istiyorum” demiş ve beni Yüksek Lisans öğrencilerine ve öğretim görevlisine anlatmış. Ders bitiminden sonra da beni aradı ve durumu anlattı. Öğrencilerimin üzerinde olumlu bir etki bırakmak ve hayatına pozitif anlamda dokunmak beni de Caner kadar çok etkilemiştir. Çünkü ben onlarla sadece ders anlatımı olarak değil hayatı paylaşmıştık. Yıllar sonra öğrencimden böyle bir telefon almak beni çok duygulandırdı. Ben bu bir buçuk yıl içeresinde öğrencilerimin dertlerine dert ortağı, mutluluklarına sevinç ortağı olmuştuk. Beni unutmamış olması bir yana hayatına yön veren öğretmen olarak beni anlatmış olması beni çok duygulandırmıştı.

Seyhan, “Gönül ister ki 24 Kasım’lar öğretmenler için bir günde olsa tatil edilip tüm öğretmenlerin bu kutlamalara katılması sağlanmalıdır”

Beden Eğitimi Öğretmeni Hüseyin Seyhan, ” 24 Kasım 1928’de Mustafa Kemal Atatürk’üne Millet Mekteplerinin başöğretmenliğini kabul ettiği gündür. Bakanlar Kurulu Mustafa Kemal Atatürk’e Millet Mektepleri Başöğretmenliği 11 Kasım 1928’de yapmış olduğu görüşmede vermiş. 24 Kasım’da Millet Mektepleri Talimatnamesinin yayınlanmasıyla resmileşmiştir. Ülkemizde de Atatürk’ün 100. doğum yılı olan 1981 yılında ülke çapında Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verildi. Çocuk her yaşta doğası gereği öğrenme çabası ile büyür. ailede süre gelen eğitim süreci okul çağına geldiğinde biz öğretmenler ile devam eder.  Öğrenci öğretmenini yaşam sürecinde bir model olarak alır. Sadece okuma yazma değil davranış biçimini, örf adetlerini öğretmeninden alır. Bu durum karşısında toplumsal hayata daha çabuk adapte olur. Cemiyet içinde yer edinme duygusunu alır. işte öğretmenin öğrenciye verdikleri sadece 24 Kasım’lar da değil her gün öğretmenler günü olarak kutlanmasından yanayım. Sadece yılda bir defa öğretmeni anlatmakla öğretmenin değeri ortaya çıkmaz. Gönül ister ki 24 Kasım’lar öğretmenler için bir günde olsa tatil edilip tüm öğretmenlerin bu kutlamalara katılması sağlanmalıdır.

Öğretmenlik hayatımda unutamadığım anıların içinde, 1986’nın Ocak ayında 15 tatil dönemi de Malatya Gazi Lisesi Kız Voleybol takımı ile Denizli’de yapılan Türkiye Şampiyonasına katılmıştık. Denizli’ye gittiğimizde katılan 8 okulun içinde en gariban okul olarak biz yer alıyorduk. Kura çekimine Denizli Valisi ‘de iştirak etmişti. Kura sonunda bir beyefendinin “Sizi vali bey çağırıyor” demesi ile heyecanlandım ve Vali Bey’in yanına gittiğimde bana ” Nerelisiniz” diye sorduğunda, bende Tekirdağlı olduğumu söyledim. Vali Bey, ” Ama takımınızın eşofmanlarının arkasında Malatya Gazi Lisesi yazıyor” dedi. Bende bu okulun beden eğitimi öğretmeni olduğumu söyledim. Vali Bey, ” Bende Malatyalıyım” dedi ve nerede kaldığımızı sordu. Bende Sağlık Koleji Yurdunda kaldığımızı söyledim. Vali Bey, ” Olamaz böyle bir şey, size hemen bir minibüs tahsis ediyorum. Öğrencilerinizi yurttan alıp Pamukkale Özel İdare Motel’de konaklamanızı ve bir hafta boyunca benim misafirimsiniz” dedi. Akşamları da bende sizleri ziyaret edip öğrenciler ile birlikte vakit geçireceğini söyledi.   Bizde Vali Beyin misafiri olarak bir hafta Özel İdare Motel’inde konakladık. Benim ve öğrencilerimizin unutamayacağı bir hafta geçirdik. Hala öğrencilerim ile görüştüğümde bu bir haftayı unutamadıklarını çok güzel bir hafta geçirdiklerini dile getiriyorlar. Bende spor sayesinde ve Vali Beyin misafiri olarak ilk defa Pamukkale’yi görmüş oldum. Tabi biz bu bir hafta boyunca maçları unuttuk ve 8 takım arasında Türkiye 7. si olarak tarihe geçmiştik” dedi.

SONY DSC

SONY DSC

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.