DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

BABA VE OĞLU

19.12.2017
1.316
A+
A-

Başlık sanki bir filmin adı gibi oldu değil mi? Evet bu bir filmin adı.   Kendinizin yazdığı ve oynadığı bir film sayın babalar…

Hayatta seçimleriniz ve kararlarınız sizleri baba yapar. Buna karar verdiyseniz, bu sahnelerde rol almak istiyorsanız ve gerçekten istiyorsanız bu filmde yer almanın sorumluluklarına da kucak açmış olursunuz.

 Eğer ki baba rolünü üstlenmek gibi bir karar aldıysanız ya da babaysanız bu rolü nasıl oynamanız gerektiğini ve hatta çocukların, babanın sevgi dolu ilgisiyle ve dokunuşlarıyla beslendiğini bilmelisiniz. Onun her maddi ihtiyaçlarını karşılayıp sonra da “hiçbir şeyini eksik etmiyorum” diyerek,  vicdanlarınızı “yalancı huzura” kavuşturmuyorsunuzdur umarım.

Anneler zaten fazlasıyla sorumluluk alıp dokunarak ve bireysel ihtiyaçlarını gidererek ilgileniyorlar. Hatta öylesine fazla ki, miktarı artırdıkça etkilerini yine kendi elleriyle azaltıyorlar farkında olmadan.

Şöyle bir geriden bakın kendinize ve hangi rolleri çok iyi oynuyorsunuz, hangi rolleri ezberlemeniz gerekiyor. Çünkü baba olmanın sorumlulukları var. Hem kendinize, hem eşinize hem çocuğunuza… Çünkü çocuğunuz sizi, dünyanın en güçlü, en kuvvetli babası sanıyor hem de en güzeli…

Herkesi yenebileceğinize çok şişman, uzun boylu adamı bile devirebileceğinize inanıyor. Hatta bunu o kadar gururla arkadaşlarına anlatıyor ki duysanız “Yapma ya, ben mi?” diye sorarsınız. Tabii ki hem de biz öğretmenlere ve dolayısıyla topluma sorumluluklarınız var.

Çocuk, aile içinde ruhsal doyuma, ihtiyacını karşılayacak kadar ulaşmışsa, sınırları çizilmişse, anne baba kendi kurdukları sağlıklı ilişkiyle çocuklarını besleyebilmişse hem öğretmenlerine hem topluma sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar.

Böyle bir öğrencinin akademik başarısı zaten kendiliğinden gelişecektir.

“4 yaş: Babam her şeyi bilir. 5 yaş: Babam çok şeyi biliyor. 6 yaş: Benim babam, senin babandan daha kuvvetli, daha çok şey biliyor. 8 yaş: Babam her şeyi bilmiyor olabilir. 12 yaş: Aslında, babam bu konuda hiçbir şey bilmiyor. “ şeklinde devam ederken,
30 yaşlarından itibaren de şu cümleleri kurdurabilmenin iletişimini, birikimini oluşturabilmeliyiz değil mi?

“ Bu konuda babamın fikrini alsak iyi olur. O kadar deneyimli ki! 35 yaş: Babama sormadan hiçbir şey yapmasam iyi olacak. 40 yaş: Acaba babam bu konunun nasıl üstesinden gelirdi? Ne kadar akıllı ve deneyimli bir insandı.”

Bunun için şimdiki zamanı nasıl kullandığınıza bakmalısınız. Unutmayın, oğlunuz, çocuklarınız sizi model alacaktır. Bugün sizin işlerinizin yoğunluğunda onlar evde sizin özleminizle sizi beklerken, sizin yaşlılığınızda da onların toplantıları olacak, onlar sizin özlemle beklemenizi sizin gibi anlayacak ama gelemeyecek. Çünkü önlerindeki model sizdiniz.

Sıfır üç yaş aralığındaki bir çocuğun babası iseniz çok şanslısınız. Kaybetmiş hiçbir şeyiniz yok. Hangi davranışları kazandırmak istiyorsanız onların temelini atma şansınız elinizde. Üç yedi yaş aralığında bir çocuğun babasıysanız eğer, yine de bir şey kaybetmiş sayılmazsınız. Sınırlarınızı çizme ve onunla gelecekteki baba oğul ilişkinizin en güzel temellerini atma vaktiniz var demektir.

Tabi ki kızlarınızla da aynı vakti, değerlendirmek mümkün ne var ki erkek çocukları için baba modeli çok daha önemli.

Aslında çok kolay, hiç abartıya geçmeden, öğütler vermeden sadece doğru model olarak, sürekliliği ve istikrarı koruyarak çocukların davranışlarındaki sınırları çizebilmek yeterli olacaktır. Bir de şu “hayır” kelimesiyle tanıştırabilirseniz tam olacaktır başlangıç için.

İşten geldiğinizde ona ayırabileceğiniz, bir oyuncaktan daha da değerli olacak o bir saatlik, hadi vazgeçtim, yarım saatlik zaman dilimi, onun geleceğine yapacağınız en büyük yatırım olacaktır. Sadece ona mı? Hayır, aslında kendi geleceğinize.

Hele onunla yerlerde yuvarlanıp boğuşsanız. Onu biraz zorlayıp, onun o küçücük bedeninde sizinle mücadele etmenin keyfini yaşatsanız.

Ara sıra yenilmenin hüznünü (ki bu yenilgi çok şey kazandıracaktır), ara sıra da onun sizi gerçekten yenmiş olmasının mutluluğunu yaşatsanız ona çok iyi gelecektir.

Bir baba olarak sizi yenmiş olması, sizin sırtınızın yere gelmiş olması, onun için en büyük özgüven temelleri olacaktır. Bu arada baba oğulun beden temasları da güvenli kollarda olduğunu hissettirerek, direnme ve karşı koyma gücünü artırıp, kendisinin de her konuda ona benzeme isteğini oluşturacaktır. Babalar, oğullarınızla boğuşun lütfen.

Hatta çocuğunuz büyük bile olsa, bazen onların boğuşmasını izlemek ayrı bir güzellik, ayrı bir heyecan…

Babaların, çocuklarına zaman ayırabilmeleri dileğiyle… Sevgiyle kalın…

Adam yorgun bir şekilde eve döndüğünde 5 yaşındaki oğlunu kapıda beklerken buldu. Çocuk babasına, “Baba bir saat içinde ne kadar para kazanıyorsun” diye sordu? Zaten eve yorgun gelen adam, “Bu senin isin değil” diye cevapladı. Bunun üzerine çocuk, “Babacım lütfen, ama lütfen bilmek istiyorum” diye üsteledi.

Adam, “ille da bilmek istiyorsan söyleyeyim. 20 Lira” diye cevapladı. Bunun üzerine çocuk , “Peki baba bana 10 milyon borç verir misin ?” diye sordu hemen. Adam iyice sinirlenip, “Benim şuan senin o saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi derhal odana git ve kapını kapat” diye bağırdı.

Çocuk üzülerek sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı. Adam sinirli sinirli “Bu çocuk nasıl böyle bir şeye cesaret eder.” diye düşündü ve aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz sakinleşti.

Çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, belki de gerçekten de çok gerekiyordu. Yukarı çocuğun odasına gitti ve kapıyı açtı, yatağındaki çocuğa, “Uyuyor musun oğlum” diye sordu.

Çocuk “hayır” diye cevap verdi. “Al bakalım sana bugün benden istediğin 10 Lira. Sana az önce sert davrandığım için de üzgünüm. Ama yorucu ve uzun bir gün geçirdim” dedi. Çocuk sevinçle ayağı kalktı, “Teşekkürler babacığım” dedi ve yastığının altından diğer buruşuk paraları da çıkardı. Babasının yüzüne baktı ve yavaşça paraları saydı.

Bunu gören adam tekrar sinirlenerek, “Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun evladım. Benim, senin o pahallı saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok” diye kızdı.

Çocuk “Ama yeterince yoktu” dedi ve paraları babasına yavaşça uzattı; “İşte sana 20 Lira, bir saatini alabilir miyim?”

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
3 Ekim 2017
6 Mart 2018
7 Şubat 2018
20 Haziran 2018
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.