DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

NELER ÖĞRETTİN YILLAR?

26.12.2017
1.380
A+
A-

Zaman çok çabuk geçiyor, yıllar sanki bir birini kovalar gibi. Bu yılın da son günlerini yaşıyoruz. Neden bilmem ama bu son günler beni, biraz düşündürür, biraz hüzünlendirir ve biraz da umutlandırır.

Kaybettiklerimle birlikte kazandıklarım geliyor aklıma. Hayatıma değer katanlar, hayatımda değerli olanlarla geçen yıllar..

Yaşadığım mutsuzluklarım, mutluluklarım, hayal kırıklıklarım, iyi ya da kötü günlerim, her birinden aldığım dersler ve öğrendiklerim.

Sevmeli miyim hüzünlerimi, hüzünlerime sebeplerimi, teşekkür mü etmeliyim her bir yıla, yaşadıklarıma, yaşattıranlara öğrettikleri için?

Ne çok öğrendiklerim var, ne çok….

Sabretmeyi öğrendim, yıllardır. Sabretmenin de kıymetini.

Her üzüldüğümde ardından sevineceğimi öğrendim, sevinmeyi hak ettiğimi de.

Her ağladığımda güleceğimi biliyordum. Küçükken söylemişlerdi, “ağlamakla gülmek kardeşmiş.”

En iyi arkadaşın kendim olduğunu, kendimle barışık olmam gerektiğini öğrendim. Kimi zaman yalnız kaldım, yalnızlığımı sevdim, bu arada ‘ben’le yalnızlığın bana kattıklarını da sevdim.

Başkalarının hayatlarını yaşamak yerine kendim olmayı, “hayır” demeyi öğrenerek, kendim için yaşamayı öğrendim.

İçim rüzgârlar tarafından ne kadar talan edilse de sevdiklerimi mutlu etmekten, onlara huzur vermekten vazgeçmedim.

Gönlü gönlüme yakın olanları sevmeyi öğrendim, sevebilmenin gücünü, sevebildikçe güçlendiğimi.

Farklılıklara saygı duymayı öğrendikçe mutlu olduğumu fark ettim, farkında olmanın bana neler kattığını da tabi.

Her yeni günde yeni şeylerin peşine düştüm. Okudum, öğrendim, araştırdım, sordum soruşturdum ve uyguladım.

Rica etmenin, lütfen demenin, özür dilemenin, teşekkür etmenin erdemliğini öğrendim. Gördüm ki bunlarla “ben” den, “biz”e geçiyoruz.

“Denizler dalgalanmadan durulmaz.” derdi anneannem. Ne kadar da doğru söylüyor büyüklerimiz bazı konularda.

Bazen yaşamım, denizdeki dalgalar gibiydi hırçın ve hareketli, bazen çarşaf gibi durgun, sakin, dingin ta ki bir rüzgâr, bir fırtına ortalığı darmadağın edene kadar.

Bir bakıyorum, düzelttiğim, düzenlediğim her şey, “dur şunu da yapayım, dur bunu da yapayım, oh yaptım”,  dediğim her şey o fırtınada dağılıp gidiyor.

Ben yine yeniden uğraşırken, toparlamışken bir de bakıyorum ki yine yeniden yeni koca bir yıl kapımı çalıyor ve bana çok güzel süslenmiş kocaman bir paket içinde ne getiriyor dersiniz?

Yeni bir YAŞ…

“Erken geldim ama nasıl olsa geleceğim.” diyor yeni yaşım. Ben de sevgiyle kabul ediyorum.

Evet, sevmeliyim hüzünlerimi, hüzünlerime sebeplerimi, teşekkür etmeliyim yaşadıklarıma, yaşattıranlara ve bu yılla birlikte her bir yıla bana öğrettikleri için.

Kocaman paketimin içinde, yeni yaşımdan başka, sizler ve tüm insanlar için yetecek kadar sevgi ve saygıyla birlikte paketlenmiş iyi niyet, yardımlaşma ve dostluğun yanında sağlık, huzur, başarı, sabır, hoşgörü, barış ve mutluluk vardı.

Bir de yanın da küçük bir not: Yalnız değilsin!

Umutlandım.

Umutlarımla ve hediyelerimle birlikte geçmişte yaptığım hataların yanından uzaklaşıp, öğrendiklerimle önüme bakarak ilerlerim düşüncesiyle 2018’e kapımı araladım.

Teşekkürler 2017, seni olduğun gibi kabul ettik ve

2018, bizlerle birlikte tüm insanlık için getirdiğin iyi ve güzel şeyleri sevgiyle kabul ediyoruz.

Mutlu yıllar sizlere değerli okurlarım, güzellikleriniz aynaya yansısın.

Sevgiyle kalın…

Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden çocuk ayağı takılıp düşüyor ve cani yanıp ‘AHHHHH’ diye bağırıyor. İleride bir dağın tepesinden ‘AHHHHH’ diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor.
Merak ediyor ve
– ”Sen kimsin?” diye bağırıyor. Aldığı cevap ‘Sen kimsin?’ oluyor. Aldığı cevaba kızıp – ”Sen bir korkaksın!” diye tekrar bağırıyor.

Dağdan gelen ses ‘Sen bir korkaksın!’ diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp
– ”Baba ne oluyor böyle?” diye soruyor.
– ”Oğlum” der babası, ”Dinle ve öğren!” ve dağa dönüp ”Sana hayranım!” diye bağırıyor.

Gelen cevap ”Sana hayranım!” oluyor. Baba tekrar bağırıyor, ”Sen muhteşemsin!”Gelen cevap; ”Sen muhteşemsin!’. Çocuk çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor. Babası açıklamasını yapıyor:
– ”İnsanlar buna yankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol!

Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.” Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır.

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

  1. Fatma dedi ki:

    Yine çok güzel bir yazı ellerinize gönlünüze sağlık