OKUMA-YAZMA HAKKIMIZ
OKUMA-YAZMA HAKKIMIZ
İnsan,hayat boyu bir şeyler öğreniyormuş..
Bazen bir olaydan,bazen de birilerinden.
Geçen haftalarda,çok mükemmel ve özel birkaç kadınla tanışma imkanım oldu..
Hayat Boyu Öğrenme Kursları kapsamında açılan tüm kursların,insan ruhuna
yaptığı değişim ve onarımları büyük bir sevgiyle izleyenlerdenim.Bu amaçla açılan
yetişkinlere özel kurslar,onlara vaktiyle isteyip de yapamadıkları herşeyi hayata
geçirme imkanı sağlıyor.
Belediyeler ve Halk Eğitim Merkezleri,ihtiyaçlar ve istekler doğrultusunda birçok
yetiştirme kursu açıyor.El Sanatları,dikiş,nakış,resim,seramik,hat,tezhip,pastacılık
vs.vs..Bunlardan en önemlilerinden biri de okuma-yazma kursları..
Okula başlamaları gereken bir dönemde bu hakları ellerinden bir sürü bahane
ile alınmış yüzlerce insan ..
Ben bu anlamda ,hep bunun eski zamanlarda olduğunu,şartların zorluğu ile
okuyamadıklarını düşünürdüm..Taa ki,bu güzel hanımlar ile tanışana kadar..
Gölcük Halk Eğitim Merkezi’nde açılmış olan okuma-yazma kurslarına katılan
çok değerli hanımları anlatmıştı Ümran Hocam..Halk Eğitim Md.Yrd.Sayın Ümran
Ceyhan’ın kadın emeğine olan hassasiyetini her zaman görmüş ve takdir etmişimdir.
Halk Eğitim Merkezi olarak da,eğitim konusunda tüm kurumun özel olarak çabaları
ve destekleri gururla izlediğim olaylardan.Fakat bu,bana sanki daha özel geldi..
Kurumda sık sık okuma- yazma kursuna katılan kadınların çok farklı ve özel
olduklarını duymuştum.
Ümran Hoca’mın uzun uzun bahsettiği hanımlarla tanışmak için can atıyordum..
Sınıflarına ziyarete gittiğimde,muhteşem tatlı öğretmenleri ile öğlen teneffüsündeydiler..
İçeri girdiğimde,bana bakan ışıl ışıl ve sevgi dolu gözleri ilk anda beni etkiledi sanırım..
İnanılmaz pozitif ve neşeli ortam bana da iyi gelmişti.Tabi sohbete başlamak ve onları tanımak
için de can atıyordum..
Neyse,laf lafı açtı..İlk sorduğum,neden okuyamadınız? sorusu oldu..
Başlar öne eğildi ve gözler yaşardı..
Ve başladı hikayeler..
Saadet teyze,Trabzonlu..Yaşı 65..43 sene Almanya’da yaşamış..Yıllarca memleket hasreti
çekmiş.Evlatlarını okutmuş,son derece akıllı bir teyze..Memleketi Trabzon’da annesi evde
çalışması gerektiğini düşündüğünden okula gönderilmemiş..Evin işleri ona yüklenmiş.Ev
onun için ,herşeyden korunacağı bir yer diye düşünülmüş..Evlenerek de,Almanya’ya gitmiş.
Son derece akıllı ve sohbeti güzel bir insan.Yıllarca hayatını sürdürmüş,ama bir yanı hep
eksik kalmış..
Güldane Yılmaz.73 yaşında..18 yaşında evlenerek Gölcük’e gelmiş.Onun okula gönderilmeme
nedeni de,sevgilisi olur da mektup yazar korkusu..Sanki sevgi kötü bir şey gibi…Keşke yazsa da,
içindeki sevgiyi kağıda dökebilseydi.Belki de koruma adına yapılan bu hareketin,ona neler
hissetireceği kimin umurundaydı ki..Belki de aynı şeyleri yaşamış bir anne,ya da katı kurallarla
sevgi sözünden korkan bir babanın mı..Fakat Güldane teyze.o çok korktukları sevgiyi gözlerine
yerleştirmiş,baktığınızda tüm ruhunu oradan görmenizi sağlıyordu.Neşeli,güleryüzlü ve son derece
akıllı ,hayata güzel bakan o güzel teyzenin hayatta karşılaştığı zorluklar bile,yüzündeki gülümsemeyi
alamamıştı işte..
Hanife Burak,Gölcük Ferhadiye Köyü’nden.O da bağ ,bahçe işlerinden yollanmamış okula.O zamanlar,
yollar da kötü olunca,merkeze inmek zor denilerek evde bırakılmış..Hocalardan dini eğitim almış.
Son derece komik ve şakacı..Herkese yaptığı şakalar ile,mizahi yönü güçlü bir teyze.Hatta daha ileri
gidip,yaptığı maskeler ile tiyatral bir yönü de var..Çocukken hep bahçe işlerine koşmuş,hayatı bu köyde
kısıtlı bir çevre içinde geçmiş..Yürüme mesafesinde olan merkeze inmek bile,onun için arada yapılan
bir olaymış.O da,tüm bunlara rağmen evlatlarına sahip çıkan,şimdilerde de hasta eşine bakan ve bu
arada da okuma-yazma eksiğini tamamlamaya çalışan özel kadınlardan..
Ve en gençleri Fatma..Ağrı’dan gelmiş Fatma Aksan.Evlenerek gelmiş Gölcük’e..O da fiziki şartlar dolayısıyla
okuma hakkı elinden gidenlerden..Babasının kendisini çok sevdiğini ve hep iyi davrandığını anlattı bize.Şimdilerde
hasta olan ve okutmadığı kızının bakımına muhtaç baba..Okuma-yazma bilmemek bu gibi yerlerde daha
yoruyordu Fatma’yı..Hangi doktor,kaç numara,hangi ilaç diye herkese sormak gerekiyordu..İşte o zaman
belki de babası,keşke diyordu keşke yollasaydık kızımı okula..Ve bunları yaşamasaydı Fatma..
Sanki sohbet hiç bitmese dediğim özel anlardandı..Müsade istedim ve sınıftan çıktım.
İçimde tarif edemediğim bir hüzün oturuyordu sanki..
Hani düğüm düğüm olur ya boğazınız,yutkunamazsınız ve öylece kalırsınız ya,öyle birşey.
İşte karma karışık bir ruh hali ile,konuştuklarımızı düşündüm yol boyunca..
Hayata başlarken en önemli haklarımızdan biriydi,okumak.
Ve düşünün ki, bu hakkınızı da sadece birileri öyle istedi diye elinizden alıyorlardı..En acısı da,o birileri
sizi en çok seven,sevmesi ve koruması gereken aileniz oluyordu…Herşeyin en doğrusunu bilmesi gereken
büyükleriniz yani..
Bunları yaparken de nedenleri neydi peki?
İş gücü kaybı,kız olmanız,namus ve canlarının öyle istemesi..
Şİmdilerde ise bu güzel insanların,onların kendilerine vermedikleri bu hakkı yine kendi çabaları ile
kavuşma istekleri..
Okuma heyecanı taşıyan ve bunun için büyük emek veren tüm özel hanımlara sonsuz sevgi ve saygılarımla..
Tabi onlara bu hakkı sağlayan HalkEğitim Merkezleri,Belediyeler,Milli Eğitim Müdürlükleri ve onlara
büyük bir sabırla bu işi öğreten o elleri öpülesi öğretmenleri Serpil Alagöz..