DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

MÜSLÜMAN GİBİ YAŞAMAK

14.01.2018
804
A+
A-

MÜSLÜMAN GİBİ YAŞAMAK

Dün tanıdıkların eşin dostun cenazeleri vardı. Doğru Yol Partisine yıllarca hizmet vermiş, İlçe Başkanlığı yapmış Hüseyin Cerrahoğlu öğle namazına müteakip Tevfik Hoca Camii’nden kaldırıldı. CHP İlçe Başkanı İsmet İşeri’nin kayınvalidesi ise yine aynı saatlerde Merkez Camii’nden son yolculuğuna uğurlandı. Gölcük Müftüsünü merkezde dinledim. Müslüman gibi yaşamaktan bahsetti ve şöyle dedi “Müslüman kimsenin elinden ve dilinden zarar görmediğidir.” Sonra dedi ki “Müslüman geçinip birbirleriyle didişiyorlar, gıybet yağıyorlar” ve o anda Yunus’un bir sözüyle devam etti “Eğer bir kalp kırdı isen bu kıldığın namaz niye?” demek ki Müslüman gibi yaşamayı beceremiyoruz. Bir yanda hep bana Rabbanacılar, diğer yanda elindeki avuncundakini garip gureba fakir fukarayla paylaşma çabası içerisinde olanlar. Kime neyi nasıl anlatırsınız bilemeyiz ki. Dervişe sormuşlar en zor olan nedir diye; derviş demiş ki SÖZ. ANLAMASI DA ZOR, ANLATMASI DA. Maalesef aynı toplumda bir ve beraber yaşamımıza rağmen anlaşamıyoruz. Hâlbuki aynı dili kullanıyoruz, sözleri beceremiyoruz. Demek ki kalp gözleri kapanabiliyor. O hissetmeyince bakan gözler boş boş bakıyor. Buna siyahla beyazın karışmasından doğan gri derler. Müslüman gibi yaşamak ta fulü olunmaz. Neticede zaman zaman katıldığımız cenazeler ve ölüm bize bu acı gerçekleri hatırlatıyor. Birlikte yaşadığımız insanlarla yüzüne gülüp ardından gıybet etmek, eskiden bana anlatıldığına göre ölü eti yemekle eş değermiş. Lakin hepimiz görüyoruz ki dedikodusuz günümüz geçmiyor. Sonuçta felsefemiz olan komşusu açken tok yatan bizden değildir sözü tabelalara asılmış gibi kalıyor. İsmet’i şöyle kutlamak gerekir, kayınvalidesi bir ay boyunca yoğun bakımda kaldı, İsmet bir damat gibi değil evlat gibi davrandı, her gün yoğun bakımın kapısındaydı. Güzel bir insanlık örneğidir bu. Aslında anne ve babamızın kıymetini onlar yaşarken bilmek büyüklerimize bunu hissettirmek işte tam da Müslümanca yaşamanın güzel bir örneğidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” derken aslında Müslümanca yaşamının şifrelerini veriyordu.

 

Ben Bir Aynayım

Bir gün Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV) ve Ebubekir (ra) beraber geziyorlardı. Karşılarına Ebu Cehil çıktı.

Ebu Cehil, Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV) ‘i gördü ve ‘Haşimoğlularından bir çirkin belirdi’ dedi. Peygamber efendimiz haddini fazlasıyla aştın fakat doğru söyledin dedi.

Sonra Ebu Bekir, Peygamber efendimize bu kendiniz bilmez ne söylüyor ‘Sen bir güneşsin, parla ve dünyayı aydınlat.’ Dedi.

Peygamber ona da, ‘Doğru söyledin ey Ebu Bekir’ dedi.

Tanık olanlar bunun nedenini sordular…

Peygamber: ‘Ben bir aynayım, kim bakarsa bende kendini görür’ diye cevap verdi.

 

İhanetin Bedeli

Bir Gün Padişah Yavuz Sultan Selim pazarda gezerken keklik satılan bir tezgah görür ve keklik satılan tezgaha yönelir. Bütün keklikler 1 altındır fakat bir tanesi ayrı bir kafes içinde ve 100 altındır.

Yavuz Sultan Selim sorar:

-Bunlar 1 altın da bu neden 100 altın?

Satıcı:

-Hünkarım 100 altınlık olan ötüşüyle diğer keklikleri kendine çeker ve yakalanmalarını sağlar.

Yavuz Sultan Selim 100 altını çıkarıp adama verir ve

-Ver o kekliği bana! der.

Herkes şaşkınlık içinde napacak acaba koca Padişah bir kekliği diye düşünürken Yavuz Sultan Selim kekliğin kafasını tuttuğu gibi gövdesinden ayırıverir ve der ki:

-KENDİ IRKINA İHANET EDENİN SONU BUDUR.

 

Ölecekmişsin

Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider. Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve Kocanizin ölmemesini istiyorsanız şu kağıda yazdıklarımı uygulayacaksınız der;

1-Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve ise mutlu gitmesini sağlayın

2-Ögleleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin, böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.

3-Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı. Eve gelince eline bir kadeh içki verin dinlenmesini sağlayın.

4-Haftada en az üç kere birlikte olun, eğer isterse daha fazla birlikte olun. Ve tamamıyla tatmin olduğundan emin olun.

“Eger bu dediklerimi harfiyyen uygularsaniz kocanızın sağlık yonunden hiçbir problemi olmayacak” der doktor. Eve geldiklerinde adam karısına sorar,

Ne dedi doktor sana?

Kadın cevaplar: Ölecekmişsin

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.